Deştin Çevre Platformu, Bayır Çevre Komitesi ve MUÇEP Menteşe Meclisi eçtiğimiz günlerde Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ve gazeteciye yapılan saldırıya ilişkin açıklamalarda bulundu. Yerel mücadeleye ilişkin manifesto niteliğindeki paylaşımda; “Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santrallerinde çalışan Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (TES-İŞ)’e üye 500 işçi ve TES-İŞ temsilcilerinin Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ile yaptıkları görüşme sırasında TES-İŞ Muğla Şubesi Mali Sekreteri Kemal Özcan’ın ve bazı sendika temsilcilerinin kışkırtması sonucu yaşanan arbedeyi, sözlü ve fiziki saldırıyı kınıyoruz” denildi.
Büyükşehir Belediyesi’nin 8 Nisan 2021’de imzalayarak tarafı olduğu ‘Avrupa Birliği Belediye Başkanları İklim ve Enerji Sözleşmesi’ kapsamının gereği kömürle çalışan termik santralların adil geçiş takvimi de oluşturularak kapatılması gerektiği vurgulanan açıklamada; “Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, hem Akbelen’de, hem de çimento fabrikasına karşı mücadele eden Deştin köylülerinin yanında bulunarak, hem de kömürsüz Muğla’yı savunarak doğru yerde durmaktadır. Sendikacılara düşen görev; normal çalışma süresini tamamlamış ve mahkemelerce de kapatma kararı bulunan kömürlü termik santralları ve patronların çıkarını savunmak değil, halkın, işçilerin ve Muğla’nın yanında yer almaktır. Emek ve yaşam hakkının kesişim noktası yaşam alanlarıdır. Emeğin haklarının korunması tıpkı doğanın haklarının korunması gibi vazifelerimiz arasındadır” ifadelerine yer verildi.
Son zamanlarda yaşanan olaylara dikkatle bakıldığını ifade eden açıklamada Muğla’nın her bir yerinde azgın sermaye saldırıları görüldüğü, bu konuda geniş bir mücadele hattı kurulmaya çalışıldığı vurgulandı. “Doğa katliamlarından tutun da emekçilere yönelik işten çıkartmalara kadar uzanan saldırılara birlikte mücadele etme zorunluluğu en acil gündemizdir” denilen açıklama şöyle devam etti: “Bu ilke doğrultusunda, çevre platform sözcüsü arkadaşlara Yatağan TES-İŞ Sendikası’na gidip işçilerin işten çıkartılmalarına karşı, ADİL GEÇİŞ uygulamasını ve bu konuda sendikanın alacağı her türlü eyleme katılacağımızı, emeğin sermaye karşısında birlikte mücadele etmesi gerektiğini anlattık. Ancak bugüne kadar işten çıkartılan işçiler için herhangi bir eylem yapılmadı. Özellikle ADİL GEÇİŞ konusunda bir duyarlılık göremedik. Bizler biliyoruz ki; sermaye, doğaya ve emeğe karşı saldırılarını sürdürürken hedef şaşırtmak için farklı yöntemler uygular. Bunun en bariz örneği birlikte mücadele etmesi gerekenlerin birbirlerine karşı düşmanca davranmasını sağlamaktır. Termik santrallar ve linyit kömürü maden ocakları, ormanı, dereleri, zeytinlikleri, tarlaları, bağı bahçeyi, arıcılığı ve 8 köyü tamamen 15 köyü de kısmen yani toplam 23 köyü yok etmiş, köylüleri göçe zorlamış, yarattığı hava kirliliği ile binlerce insanın sağlık sorunları yaşamasına ve ölümüne yol açmıştır. Sadece kendi makam, koltuk ve çıkarlarını savunan TES-İŞ ve MADEN-İŞ sendika ağalarının gerçek yüzü Akbelen direnişi döneminde yakından görülmüştür. Bu sarı sendikacılar Akbelen ormanlarını ve kendi köylerinin maden ocakları tarafından yok edilmemiş kısmını savunmak için mücadele eden Akbelen köylüleri ve yaşam savunucularının yanında yer almak yerine Limak patronlarının yanında yer almışlardır. Limak patronlarının istekleri doğrultusunda köylüleri ve yaşam savunucularını karalayan basın açıklaması yapmış, hatta Limak patronları gibi tehditlerde bulunmuşlardır. Kömür işletme ruhsat sahası içinde 60 köy vardır ve yok edilmiş 23 köyün dışında yok edilmesi planlanan 37 köy daha vardır. Yaklaşık 45.000 hektarlık kömür ruhsat sahası içinde köylerin yanı sıra yok edilmesi amaçlanan daha binlerce dönüm orman, dere, zeytinlik, tarım alanı, bağ, bahçe bulunmaktadır. Muğla’nın taşı, toprağı, havası zehirlenmiş, köyleri, ormanları, dereleri yok edilmiş, halkın geçim kaynakları, su kaynakları LİMAK’a peşkeş çekilirmiş tüm bunlar sarı sendikacılar tarafından görmezlikten gelinmektedir. Yapılan bir çalışmaya göre, 2017 yılına kadar termik santralın yarattığı hava kirliliği nedeniyle 48.000 kişi ölmüş, binlerce kişi de hasta olmuştur. Bu sayıya 2025 yılına kadar daha binlerce kişi eklenmiştir. Santrallar çalıştıkça bu sayıya binlerce kişi daha eklenecektir ve bu sarı sendikacıların umurlarında değildir. Bizler işçilerimizin işsiz kalmasını değil, termik santrallarının ve linyit kömürü maden ocaklarının kapatılmasını istiyoruz. Kömürle çalışan termik santrallarının ve kömür maden ocaklarının kapatılması için bir plan yapılmalı ve bu süre içerisinde işçilerin tüm hakları gözetilerek ve rızası alınarak başka iş dallarına ADİL GEÇİŞLERİ sağlanmalıdır. Sürecin, emekçilerin hak kaybına uğramadan ADİL GEÇİŞLE yürütülmesinin takipçisi olacağız.”