İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Adaylığı

44

CHP’yi yazacaksın değil mi? sorularını yanıtlayalım.
Elbette…
Siz de takdir edersiniz ki CHP öyle birkaç köşe yazısına sığmaz, yazılmadan da olmaz. An be an dinamik bir süreç yaşayan CHP’ye yönelik düzenli ‘yerel-genel’ yıllık çıkarsanız yine de yetmez. Bir tarafları eksik kalır.
Gelen iletilerden anladığımız kadarıyla işe Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı ön seçim adaylığı ile başlamak gerekiyor.
Ya öncesi? Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adayı, CHP kurultayı, Özgür Özel liderliğinde partide gençleşme ve değişim (!) bu süreçte en önemli figürlerden birisi haline dönüşen İmamoğlu, 31 Mart seçimlerinden sonra kamuoyunda “Özgür Özel genel başkan ancak partinin lideri İmamoğlu” şeklinde oluşan algı. Sırası geldikçe yazılacak.
Evet. CHP 2023 seçimlerindeki başarısızlık sonrası yeniden yapılanma sürecine girdi. Özgür Özel liderliğinde partide gençleşme ve değişim öne çıktı. İmamoğlu, bu sürecin en önemli figürlerden biri olarak kendisini konumlandırdı. Bu konumlanma; büyükşehir belediye başkanı olarak ortaya koyduğu belediyecilik anlayışı ve yönetim şekli, 2019’daki seçim zaferinden itibaren demokratik değerleri savunması, sosyal belediyecilik ve merkezi iktidara karşı güçlü bir muhalefet duruşu üzerinden şekillendi.
İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı, CHP’nin yerelden genele iktidar stratejisinin en büyük adımı olabilir.
Geniş seçmen kitlesine hitap eden yeteneği ile İmamoğlu siyasi avantajlara sahip. İmamoğlu, yalnızca CHP seçmenine değil, muhafazakâr ve merkez sağ seçmene de ulaşabilen bir siyasetçi. Anketlerde, Mansur Yavaş ile birlikte CHP içinde en popüler isimlerden biri olarak öne çıkıyor ve bu gerçekle İmamoğlu, kendisini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı güçlü bir rakip olarak konumlandırıyor.
İstanbul gibi bir metropolü yönetmesi, yürütme deneyimi açısından kendisine önemli bir avantaj sağlıyor. Büyük ve yüksek ihtimal İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olarak yürüteceği seçim kampanyasında bu yönetim pratiklerini kullanacaktır.
Basın bürosu, sosyal medya ekibi başta olmak üzere İmamoğlu’nun sıkı bir analitik ekibi var. Bu ekip işini iyi yapıyor. Orada tutunamayanlar, metropol belediyelerin yönetim ekibinde yer alamayanlar (!) CHP’li belediyelere paket servis yöntemiyle gönderiliyor ve bu vahim durum birçok belediyede sorun ve şişkinlik yaratıyor. Şişkinlikte kabızlığa neden oluyor. Bu kabızlık İngiliz karbonatıyla da geçmiyor. Ötesinde şişkinlik parti içinde de huzursuzluklara, bıdı bıdılara neden oluyor.
Biliyorum, bu ayrı bir yazı konusu. Uzatmayacağım ancak şunu söylemeden de geçemeyeceğim. Muğla’nın yerel yönetim yapısına, iradesine, mevcut yönetim kadrolarına  ‘yönetici’ etiketiyle yapılan her müdahale (!) özellikle belediye başkanlarını, belediye meclislerini ve örgüt yönetimlerini zora sokuyor. “Kent hafızası yok, siyasi birikimi yok,  kente turist mesafesinde birilerini gönderiyorsunuz” türünde tepkilere neden oluyor.
Şimdilik “CHP’li belediyeler genel merkezin ya da genel başkan yardımcılarının atama sahası, personel havuzu değildir” uyarısını yapalım ve konumuza dönelim.
Bilindiği gibi, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 28 Ocak grup toplantısında bir sonraki genel seçimlerdeki cumhurbaşkanı adayını örgüt denetimli ön seçim yöntemiyle belirleyeceklerini açıklamış ve yeni üye kampanyası başlatmıştı. Oy kullanma hakkı için üyelik başvuruları 28 Şubat itibarıyla sona erdi. 23 Mart’ta gerçekleştirilecek örgüt denetiminde ön seçimde, 1 milyon 744 bin 588 parti üyesi oy kullanacak. Ön seçim kararının alınmasının ardından partiye çok sayıda yeni üye katıldı. Yeni üyeler, eski üyeler tamam. Ya gelenekçi kanattaki diğer üyeler?
Bu soru bir başka soruyu doğuruyor. Soru da şu; İmamoğlu bu süreçte zorlukla karşılaşabilir mi?
Cumhurbaşkanı adayı olmasına engel oluşturmasa da, parti içi dengeler konusunda zorlukla karşılaşabilir. CHP içinde İmamoğlu’na destek vermeyecek bazı gruplar var. Özellikle parti içindeki geleneksel kanat oylamaya katılmayarak tepkilerini gösterebilir.
İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması halinde, İstanbul’un kaybedilme ihtimali, hakkındaki yargı süreçleri gelenekçi grupların temel argümanları. Ancak asıl argümanlarını “Özgür Özel genel başkan ancak partinin lideri İmamoğlu” algısı oluşturuyor.
Her ne kadar Özgür Özel liderliğindeki CHP’de ‘tek figür yok, kolektif bir anlayış var’ görüntüsü verilse de parti içindeki geleneksel kanat, Özel’in ve İmamoğlu’nun politikalarından rahatsız.
Birçoğunun aklı hala bir önceki dönemde, hala Kılıçdaroğlu’nda…
Başka bir konu da cumhurbaşkanı adayının erken açıklanması konusu. Cumhurbaşkanı adayının erken açıklanması konusunda farklı tepkiler mevcut. Kimilerine göre seçimlere daha uzun bir süre varken böyle bir adım atmak gereksiz. Bu görüşü savunanların sayısı da azımsanacak gibi değil. Ancak İmamoğlu’nun adaylığını erkenden ilan etmesi, CHP’nin erken seçime yönelik yürüttüğü kampanyanın bir parçası olarak görülüyor. İmamoğlu, “Kısa mesafe değil, ben bir maraton koşacağım” diyerek kampanya sürecini uzun vadeye yaymayı hedefliyor. Birçokları ise CHP’nin bu hamlesini stratejik hamle olarak değerlendiriyor.
Toparlayalım.
Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı CHP’nin ve muhalefetin kaderini belirlemenin yanında ülkenin siyasal geleceğinde belirleyici bir rol oynayacaktır. Ancak bu süreç parti içi dinamikler, İstanbul seçimleri ve yargı engelleri gibi faktörlerden mutlaka etkilenecektir. Eğer CHP, bir önceki denemesinden uzak, dört ayağı da yere basan güçlü bir ittifak yapısı kurabilir ve yerel seçimlerde İstanbul’u kaybetmeyecek bir yöntem ya da aday bulabilirse (!) İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en zorlu rakibi olarak seçime girecektir.
Son bir notla bitirelim.
CHP’nin 23 Mart’taki ön seçimine yönelik oluşturulan çağrı merkezi çalışmalarına başladı. Çalışma kapsamında, 100’er kişilik gruplardan sorumlu olan ve ilçe başkanlıkları tarafından atanan 17 bin 422 grup sorumlusu, CHP Genel Merkez’de çalışan 60 kişilik grup tarafından tek tek aranarak ön seçime ilişkin bilgilendirme yapıyor. ©

 

 

Haberi Paylaş