30 BÜYÜKŞEHİR HEDEFİ
Ak Parti 6. Olağan Büyük Kongresi öncesinde iki konu ilgimizi çekti.
İlki, biz Muğlalılara tanıdık gelen büyük kongreye yönelik ‘Millet Bir Hedef Bir’ sloganı.
İkincisi ise Arena Spor Salonu önünde toplanan kalabalığa hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yerel seçimlerde bütün büyükşehirleri halkımızdan emanet alacağız” açıklaması.
Her ikisi de ilgi çekiciydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyükşehirlere yönelik yüksek hedefli açıklamasını günün anlam ve öneminden kaynaklanan bir tezahürün ötesinde görmek ve değerlendirmek gerekiyor.
Bize göre bu hedef, durup dururken kurultay öncesi teşkilatları motive etmek için ortaya konmuş bir hedef değil.
Bilindiği gibi ülke genelinde büyükşehir statüsünde 30 il bulunuyor.
Yanılmıyorsak 30 büyükşehrin 18’i Ak Partili belediyeler tarafından yönetiliyor.
12 büyükşehir ise farklı siyasi partilerin yönetiminde.
Hiç kuşku yok (!)
Ak Parti, iktidar pratiğini yerel yönetimlerdeki başarısı ile sağladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük kongre öncesine “30 büyükşehiri alacağız” iddiası bu pratiğin devamı.
Evet, Türkiye yeni bir sisteme geçti.
Devlet yapısı ve kamu yönetiminde model oluşmasına karşın henüz yerel yönetim modeline yönelik çalışmalar konusunda bilgi sahibi değiliz.
Başkanlık sistemine geçiş, yerel yönetimleri nasıl etkileyecek?
Henüz bilmiyoruz.
Bildiğimiz yerel yönetimlerin demokrasinin tabandan tavana doğru uygulaması ile kalkınma politikalarının merkezinde yer aldığı.
Bu süreçte böylesi bir öneme sahip olan yerel yönetimlerin yapısı mutlaka yeniden ele alınacak.
Belki de önümüzdeki süreç içerisinde reform niteliğinde kararlar çıkacak.
Hatırlayanlar olacaktır.
Geride bıraktığımız 24 Haziran seçimlerinde Ak Parti’nin seçim beyannamesinde yerel yönetimlerin yapılanmasına ilişkin bazı detaylar paylaşılmış, beyannamede yerel yönetimlerin yeni hükümet sistemine benzer şekilde yapılandırılacağı bilgisine yer verilmişti.
Bazılarını hatırlatalım:
*Yerel nitelikteki her türlü kamu hizmet sunumunun asıl sorumlusu yerel yönetimler olacak.
*Önümüzdeki dönemde başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerin; idari ve mali kapasitelerini geliştirilecek.
*Belediye çalışmalarının daha verimli ve etkin bir hale getirilebilmesi için ilk olarak, belediyelerin icracı gücü artırılacak.
*Bu amaçla mahalli yönetimlere yeni yetki ve görevler verilecek.
*Merkezin görev alanında olan bazı işler yerel yönetimlere devredilecek.
*Belediyelerin mali kaynakları güçlendirilecek.
*Yeni hükümet sisteminde yer alan üst düzey bürokratların cumhurbaşkanı ile göreve gelip, cumhurbaşkanı ile birlikte görevden ayrılması ilkesi yerel yönetimlerde uygulanacak.
*Bu kapsamda, bağlı kuruluşlarda görev yapanlar da dâhil olmak üzere belediyelerdeki tüm üst düzey yöneticiler belediye başkanı ile birlikte göreve gelecek, başkanla birlikte görevden ayrılacak.
*Katılımcılık ve hesap verebilirliğin bir gereği olarak belediye meclislerinin denetim gücü artırılacak.
*Bunun için denetim mekanizmaları güçlendirilecek, belediye şirketleri belediye meclis denetim komisyonu kapsamına alınacak.
*Meclis toplantıları ve belediye ihalelerinin internet üzerinden canlı yayınlanması mecburi hale getirilecek…
Yukarıda görüleceği gibi yerel yönetimler yapılanmasında kapsamlı bir değişikliğe gidilecek.
Muhtemeledir ki bu süreçte büyükşehir yasasından kaynaklanan sorunlar yeniden ele alınacak.
Soru şu:
Yeni yapılanma ‘30 büyükşehir’ iddiasına giden yolu açabilir mi?
Şehir yönetimi anlayışında merkezi yönetim ile yerel yönetimler (belediyeler) arasında iş birliği ve koordinasyonu arttırmak amacında olan Ak Parti, 2019 yerel seçimlerinde 30 büyükşehir belediyesi içerisinde yer alan Muğla Büyükşehir Belediyesi’ni alabilir mi?
‘İyi Bayramlar’ dileyerek sonlayalım.
***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir.