Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) desteği ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) ortaklığıyla ‘Muğla İli İmalat Sanayi Envanteri’ raporu hazırlandı.
Raporun detaylarını MUTSO Başkanı Bülent Karakuş açıkladı.
Buna göre; Muğla’daki toplam girişimlerin sadece yüzde 7’sini imalat sanayi oluşturduğu gerçeği ortaya çıktı.
İmalat Sanayi Envanteri; bizim gibi Muğla’nın gerçeğini arayanlara, gerçek Muğla’yı arayanlara kapak oldu.
Envanterde yer alan bilgilere göre; imalat sanayi alanında faaliyet gösteren firmaların yüzde 55’i son 15 yıla kadar yani 2001 yılına kadar yok. Yüzde 7’nin yüzde 55’i son 15 yılda oluşmuş.
Bu rezil rakamlarla (!) bölge ve ülke ortalamasının altında kaldık.
Gıda ve mermer sektörü de olmasa kentte sanayiden bahsetmek mümkün değil.
Zira yüzde 7’nin büyük bir çoğunluğu küçük ölçekli firmalar oluşturuyor.
Yüzde 7’nin yüzde 52’si aile şirketi.
İstihdam edilen kişilerin yüzde 84’ü ve firma sahiplerinin yüzde 82’si erkek.
Sanayide kadının adı yok denecek kadar az.
Yüzde 7’nin yüzde 56’sı hammaddeyi Muğla’dan karşılıyor.
Yüzde 7’nin yüzde 56’sı dışa bağımlı değil.
Ancak bu firmaların sadece yüzde 28’i ihracat yapabiliyor.
Geri kalan yüzde 72’sinin neredeyse yarısının hedefinde ihracat-mihracat yok.
Bu grup dış pazarı tanımıyor, bu grubun ihracat korkusu da buradan kaynaklanıyor.
Bu tür işletmeler için dış ticaret gerçekten bir ütopya.
İşletmelere gereken cesaret ise durduk yere gelmiyor.
Zira bu tür işletmelere dış ticaret konusunda bilgi aktarmak, cesaretlendirmek gerekiyor.
Peki bu işleri kim yapıyor?
Tayin olup Muğla’yı arkada bırakan bir banka müdürü Hakan Filiz burada görev yaptığı süre içinde kentin ihracat yapabilme becerisini arttıracak girişimlerde bulunmuş, bankacılık sistemi dahil bunun için gerekli olan bütün alt yapıyı hazırlamış ve kentin konuya ilgisizliği nedeniyle de isyan etmişti.
Sahip olduğu üretim değerleri ve imalata dayalı üretimiyle Muğla’nın kendi ihracat firmasını kurması gerektiğine inanan, yerel kalkınma için bunun gerekli olduğunu savunan Filiz, Muğla’nın kendi ihracat firması İMEXTÜRK’ün kuruluş işlemlerini tamamlamış, bu kuruluşun hareket etmesi için büyük gayret göstermişti.
İMEXTÜRK, Muğla’dan ihracat yapan firmaların en büyük korkusu olan malı verip parayı alamamak konusundaki korkuları factoring sistemiyle aşan bir çözüm ortaklığı da sunuyordu.
Muğla, Hakan Filiz’i anlamadı.
Muğla’nın bir türlü anlayamadığı Hakan Filiz, bugün bir finans şirketinin yatırım danışmanlığını yapıyor.
Bugün kentin imalat sanayisinin, ihracatının gelişmesi için tüm unsurlara ortaklık ve birlikte hareket çağrısı yapanlar o gün işin ucundan tutmamışlardı…
Biliyoruz ki; Türkiye’de bölgesel kalkınma planları ve Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)’nin temeli 1960 yıllarda atıldı.
Bu dönemde sanayi lokomotif sektör kabul edildi. İllerde ekonomik dengenin kurulması, sosyal ve ekonomik kalkınmanın birlikte sağlanmasının temeli o yıllarda atıldı.
Bursa OSB’nin kuruluş tarihi 1962 idi.
O süreçte Bursa OSB alt yapı yatırımlarının yüzde 99’unu kurulan fonlardan, yüzde 1’ini ise OSB’yi kuran ticaret- sanayi odaları ve yerel yönetimlerden karşılandı. Yatırımcıya olanak sağlayan Endüstri Bölgeleri Kanunu’da bu kapsamda çıkarıldı. Arkasından KOBİ’ler ve yüzlerce yasal düzenlemeler geldi.
Muğla ne yazık ki; 50 yıllık kış uykusundan bir türlü uyanamadı.
1960’dan 2000’e kadar Organize Sanayi Bölgeleri’nin kuruluş ve işleyiş konusunda yasal düzenlemeler yapıldı, ancak Muğla bölgesel kalkınmanın temelini oluşturan tek bir OSB’nin sahibi olamadı.
An itibariyle elimizde Milas Ticaret ve Sanayi Odası’nın OSB’den başka bir şey yok.
Bunun için kimi suçlayalım, kimlere yüklenelim bilmiyoruz.
Bildiğimiz; Muğla İli İmalat Sanayi Envanteri’nin Muğla’nın gerçeğini arayanların yüzünde bir tokat gibi patladığı…