Son günlerde kaleme aldığımız yazıların ardından “Ak Parti’ye ayar çekiyorsunuz” eleştirisi aldık. Daha öncede “CHP’ye ayar çekiyorsunuz” eleştirisi almıştık.
O zamanda “bu kadar yazmayın” denilmişti.
Birileri CHP’yi koruma hakkını kendinde görmüş, özel ulak haber göndermişti.
Anlaşılan şimdi sıra Ak Partililerde….
Biliyoruz ki; siyasetin sinir uçlarına dokunan yorum ve tespitlerimiz can sıkıyor. Ancak bilinsin ki bu yazıların temelini siyasi partiler değil, partilerde siyaset yapan siyasetçiler oluşturuyor.
Bizim için sorun teşkil eden, siyasi partiler değil…
Bizim için sorun partilerin içindeki siyasetçi yapısını oluşturan insan kaynağı.
Buradan bir kez daha ifade edelim.
Biz; “ne CHP’ye ne de Ak Parti’ye ayar çekmiyoruz”.
Öyle bir derdimiz yok.
Aksine biz yazılarımızdaki tespit ve yorumlarımızla siyaseti kendi zemininden uzaklaştıran, siyasetin ayarını bozanlara dikkat çekiyoruz.
Biz tam da bunu yapıyoruz.
Siyaseti toplumdan uzaklaştırıp kişiselleştirenlere, seçilebilme gayretiyle ideolojiyi ya da davayı bir kenara koyarak siyaseti kendine göre ayarlayanlara dikkat çekiyoruz.
Siyasetin aşina yüzleri dışında birisini, siyasete alternatif getirenleri kaleme alınca, parti içinde demokrasiyi, ön seçimi destekleyince, örgütsel iradeyi savununca biz; siyasete ayar çekmiş mi oluyoruz?
Demokrasinin evrensel kriterleri ortada dururken ve bu kriterler uygulanabilecekken, evrensel kriterler yerine bölgesel ve kişisel kriterleri yürürlüğe sokan özensiz ve derinliksiz siyaseti bu topluma dayatanları köşemize taşıyınca biz; siyasete ayar mı çekmiş oluyoruz.
Fethiye’nin Kumluovası’nda yerli domates dururken, siyasete ithal domates yedirmeye kalkanlara dikkat çekerken biz; siyasete ayar çekmiş mi oluyoruz?
Bırakın bu işleri.
Biz;kimsenin ayarıyla oynamıyor, kimseye ayar da çekmiyoruz.
“Ak Parti’ye ayar çekiyorsunuz” eleştirisini yapanlar iyi bilmeliler ki;
Ayrıca Ak Parti yerel teşkilatlarının bizden gelecek bir ayara ihtiyacı yok.
Orada siyasete yeteri kadar ayar çekenler var.
Siyasete o kadar ayar çekiliyor ki; siyaset bir türlü ayar tutmuyor, kendi doğal seyrinde gitmiyor, yüzünü topluma dönemiyor, önünü de göremiyor.
Biri geliyor, ince bir ayar çekiyor gidiyor.
Ardından gelen ayarı bozup, kendine göre bir şeyler ayarlıyor.
Vekiller ayrı ayar çekiyor,
Yöneticiler ayrı ayar…
İlin çektiği ayar, ilçede bozuluyor.
Yetmezse vekiller imdada yetişiyor.
Sonuçta ayar ayar üstüne biniyor (!)
Herkesin kafası karışıyor.
Birinin ayarı, ötekini bozuyor ve sonuçta; çanlar çalmaya başlıyor.
Ak Parti yerel teşkilatlarında çanlar çalarken, CHP yerel örgütlerinde de sazlar çalınıyor.
Herkesin oyu belli, oranı belli (!) adı belli, soyadı belli.
Merkez sağ’da çanlar (!)
Merkez sol’da sazlar çalınıyor…
Kızma birader (!)
Bu kadar ayarcının içinde;
Partilere ayar çekmek ne haddimize…
Partilerde bu kadar ayarcı varken, kadrolu ayarcılar iş başındayken, ayar ayar üstüne binmişken, çok şükür bize ihtiyaç yok.
Kendi kendilerine yetip artıyorlar…
Sonlayalım.
Ne Ak Parti ne de CHP siyasetine ayar çekmek gibi bir derdimiz yok.
Derdimiz ayar çekenlerle yani; ayarcılarla…
Derdimiz; siyaseti kendi zemininden başka zemine taşıyarak sığlaştıran,toplumdan uzaklaştıran, kişiselleştiren, seçilebilme gayreti ile kendine göre ayar çekerek siyasetin ayarını bozanlarla.
Yetmedi (!)
Bu ayara saygı duyulmasını isteyenlerle.
Derdimiz bunlarla.