Gazeteciler hastane konusunda müjdeli haberi, basın toplantısından bir gün önce akşam yemeğinde öğrendiler. Yaklaşık 15 gazeteci, Muğla Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özden’in Marmaris davetine katıldı. Bu yemek “off record” olarak geçti. En ciddi konuları bile mizahi yönüyle değerlendirme becerisine sahip olan gazetecilerin hastane konusundaki esprileri havada uçuştu. O gece çok eğlendik.Rakı, viski, kola ve muhtelif içecekler L masanın  süsü oldu. Hava soğuk ama ortam sıcak ve samimi idi. Gecede, ayrılar bile aynı masada buluşurken gazetecilikte dargınlık olmayağını bir kez daha anladık. Yapılacak olan hastanenin zorlu sürecini Yüksel Özden’den dinledik. Özden bu süreci “Bir doktora daha yaptırdı” şeklinde değerlendirdi. Sürecin olumsuzluğunu yaratan unsurları gazetecilerle paylaştı. Hemen ertesi gün, Halk Hizmet Buluşması adı altında düzenlenen basın toplantısına gazeteciler konu hakkında bilgi sahibi olarak gelmişlerdi. Ancak salonda bilmediğimiz ve daha önce hiç görmediğimiz bir Yüksel Özden’le karşılaştık. Kürsüde söylemini derinleştiren, yöntemini keskinleştiren bir hatip konuşuyordu. Arka sloganlarla başlayan açıklama gitgide yerini çok net ifadelere, tespitlere bıraktı. Özden, tarihi bir konuşma yaptı.Artık her şey bu kibar adamın bile canına tak etmişti ve kibar adam kürsüden “yetti gare” diye haykırdı. Kentin siyasi tarihi eğer bir gün birileri tarafından yazılırsa eminiz ki 31 Ekim 2011 tarihinde gerçekleşen bu toplantı da mutlaka tarihteki yerini alacaktır. Bu tarih, kentin egemen gücünün değiştiği tarih olarak hatırlanacaktır. Kentin siyasi tarihinde bir devrim olarak nitelendirilen bu sürecin ana aktörü olan Yüksel Özden, Ak Parti’nin kentteki evriminin de mimarı oldu. Özden sayesinde “Ak Parti evrim, Muğla devrim yaşadı”.
Söylemesem çatlarım “Her devrim gibi bu da geç geldi”.
Yaklaşık on yıldır, mevcudiyet yapısı ile kentteki siyasi varlığını sürdürmeye çalışan Ak Parti’nin bundan önceki seçilmişlerinin, kentin siyasi oluşumları ve statik yapıları ile yanaşık düzen olmaları sonucu bir türlü yaşanamayan kentsel evrim Yüksel Özden’le yaşandı. Bu evrimle; tarihsel bağlarını, ideolojilerini bir kenara koyarak, mevcut statik yapıdan, vesayetçilerden, CHP’den, ve CHP’li belediyeden her ortamda ve her platformda “yöntem ve uygulamaları” nedeniyle kendilerine teşekkür edilen, plaket verilen Ak Partili siyasetçi tipinin nesli tükenmiş ve türlerinin de sonu gelmiş oldu.  CHP’nin plaket yağmuruna tuttuğu, her platformda kendisinden övgü ile bahsettiği Ak Partili siyasetçilere kendi parti teşkilatlarından, genel merkezinden bizim hatırladığımız formaliteden bile olsa tek bir plaket yada tek bir teşekkür gelmedi. Artık yazabiliriz, zamanı geldi… Yeniden ve daimi aday gösterilmeyi “Cepte Keklik” gören, Ankara’da Genel Merkezde “Ak”, Muğla Merkezde “Gök” olmayı beceren bu tür siyasetçilerin aday gösterilmemesinin ardında işte bu gerçek yatıyor. Ak Parti Genel Merkezi, CHP’den yeterince plaket ve teşekkür alan siyasetçi tipine bir daha seçilme hakkı vererek onları ödüllendirmedi. Ak Parti Genel Merkezi her şeyin farkına vardı ve gerekeni yaptı.  Şimdi, şu anda toplum;  başka siyasi çatıdan seçilmelerine karşın yerel yönetime ve CHP’ye kentsel partnerlik yapan, insan tipinin nerede olduğuna ve neyin peşinde koştuğuna dikkat etsin. Kendi teşkilatlarındaki insan gücünü reddeden, parti içindeki donanımlı insan gücünü yok sayan CHP’nin, merkez sağdan ithal yöntemi ile kötü günler geçiren bu tür siyasetçiler eminiz ki bir şekilde teselli edilecektir. Statüko, bir önceki dönemin çözüm ortakları açıkta bırakmayacaktır. Hastane yapımını statüko’nun, vesayetçilerin ve rantçıların elinden alan, onu halkın hizmetine sunan, kararlı duruşu ile 40 yıllık statik yapıyı dize getiren, yaşadığı sorunlar ve ayak oyunları karşısında efendilik sınırını aşarak, “Yetti Gari” diye haykıran, masaya vuran Muğla Milletvekili Yüksel Özden’in Ak Parti’ye yaşattığı evrim, işte bu nedenle devrim olarak algılandı.