Fosil yakıtla, kömürle çalışan üç termik santralinin yarattığı hava kirliliği nedeniyle yıllarca hava kirliliğinde ilk sıralarda yer aldık.
Yirmi yıla yakın özellikle kış aylarında büyük kirlilikler yaşadık, büyük kirliliklere maruz kaldık.
Bu süreçte üçü birden tam kapasite çalışan termik santrallerine ‘desülfrizasyon’ filtresinin gerekli olduğunu 80 yaşındaki Fadime Nine’ye bile öğrettik.
Belediye başkanlarının makam koltuklarına, öğrencilerin okula, esnafın işyerine maskeyle gittiğini belgeleyen fotoğraflarla ulusal basının haber kuşaklarını süsledik.
Haber bültenlerin ilk sıralarında yer aldık.
Bununla yetinmedik “Namımızı bütün dünya duysun” diyerek uluslar arası yayın yapan medya kuruluşlarının (CNN-BBC- Euronews vs.) “Environment” mahreçli (çevresel) haber kuşaklarında “No commend” (yorumsuz) uyarısıyla hava kirliliği görüntülerimizi yayınlatma başarısı gösterdik.
Kirli havada yaşayabilen yeni bir tür olarak yerelde, ulusalda ve dünya genelinde bütün çevre örgütlenmelerinin ve biyoloji kulüplerinin ilgi odağı olduk.
Hava kirliliğinden doğudan batıya, Ege’den Akdeniz’e kadar sayısız çevre platformu ve derneği yaratarak binlerce eyleme imza attık.
“Bu termik santral kapatılmazsa kendimi yakarım” diyerek eylem gerçekleştiren, üzerine benzin dökerek ateşe veren ve yanmaktan son anda kurtarılan Çevreci Ana merhum Saynur Gelendost’u az kalsın vaktinden önce kaybediyorduk.
Binlerce kişiyi kapsayan ve yıllarca süren sağlık taramalarından elde edilen verilere; kanser, verem, astım, bronşit, nefes darlığı, solunum yetmezliği gibi hastalıklara hiç kulak asmadan, Yatağan ve Milas’ta tam kapasite çalışan üç termik santralinin yarattığı hava kirliliğine özellikle kış aylarında ucuz ve kaçak kömür kullanarak kirlenme konusunda gereken katkıyı sağlama başarısı gösterdik.
Mahalli çevre kurullarının yasakladığı düşük kaliteli, bol kükürtdioksitli Yatağan kömürünü ne yapıp edip, ay buluta girdiği anlarda, denetim ve kontrolü mümkün olmayan keçi yollarından, dere tepe demeden düzgiderek; Düğerek, Ortaköy, Yeniköy ve Dirgeme gibi tali yollardan getirerek iç bir ekonominin temelini oluşturduk, ülkenin ilk kaçak kömür borsasının temellerini attık.
Kaçak kömür satarak fakir fukarayı sevindirdiğini öne süren kömür tacirlerini kod adlarıyla andık, ‘şuralı-buralı’ gibi, sarı traktör, kırmızı massey gibi uluslarası kriminal uzmanlarının bile çözemeyeceği enigmatik isimler koyarak onları hiç deşifre etmedik.
Yapılan kamu hizmetine hep saygı duyduk.
Binbir ricayla yerleşim merkezlerine konulan kirlilik ölçüm cihazlarının üst seviye alarmını kerelerce çaldırarak, kategorisinde en büyük dünya rekorunu kırdık.
Kırmızı alarma rağmen büyük bir fedakarlık örneği göstererek termik santrallerin yarım kapasite (tek baca) üretim yapmasını ulusal menfaatten saydık, bağrımıza kömür bastık…
Çernobil ile Muğla’nın kardeş şehir olabilmesi için hiç küçümsenmeyecek çabaların sahibi olduk.
Yöneticilerinin beceriksizliği yüzünden ne yazık ki Çernobil ile kardeş olamadık.
Haberlerde Muğla’dan ne zaman hava kirliliğine yönelik ses yükselse “Kesin şunların elektriğini” diyerek Muğla’yı 20. yüzyılda karanlığa gömen Başbakanları, Çevre Bakanlarını, Çine Madran yolunda davul-zurna ile karşılayarak önlerinde dana kurban ettik.
Defalarca oy vererek, yine-yeni-yeniden seçilmelerini sağlayarak onları taçlandırdık.
Allah var (!) hiç birisine saygısızlık etmedik…
“Hava kirliliğine son, santraller kapatılsın” diye yolları arşınladıktan iki hafta sonra yine aynı kortejle “Santrallar halkın malıdır, kapatılamaz” sloganıyla protesto yürüyüşleri düzenleyerek emek-sermaye çelişkisine yeni bir bakış açısı getirdik.
Termik santrallere yönelik; “Kapansın- kapanmasın, satılsın-satılmasın” eylemleriyle sınıfsal çelişkinin tillahını yarattık.
Yetmedi (!)
Termik santrallerinin özelleştirilmesine karşı çıktık, ancak özelleştirmeyi savunan siyasi partilere oy vererek ne kadar bilinçli bir yurttaş olduğumuzu cümle aleme gösterdik.
Aktif yurttaşlığın tarifini yeniden tanımladık.
Sizinde fark ettiğiniz gibi yazı, aldı başını gitti.
Oysa bugün fosil yakıt kullanarak zehir solumaya devam eden ancak doğalgaz hattının dışında kalan ilçelerden birisi olan Milas’ın doğalgaz kullanmak için başlattığı ve BOTAŞ’a ulaştıracağı imza kampanyasından bahsedecektik.
Ama olmadı, yazı bize sormadan aldı başını gitti.