Muğla Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri Büyükşehir statülü seçimler öncesindeki ilk seçim. Muğla büyükşehir statüsüne kavuşmuş olmasaydı bu seçim yine rutin olarak seyrini sürdürüp, halinden memnun olanlarla da yoluna devam edecekti. Mutso seçimlerini bir önceki oda seçimlerinden ayıran, farklılaştıran kentin büyükşehir statüsüne kavuşmasıdır. Yani Muğla büyükşehir statüsüne sahip olmasaydı Mutso seçimleri siyasette ve kentte bu denli kırılmalara ve bir ayrışmaya neden olmayacaktı. 
***
Bu tespit nereden çıktı denilmesin. Okuru ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek biz kent yazarlarının görevi. Bu nedenle Mutso seçimleri ile başlayan sürecin doğru tahlil edilmesi gerekiyor. Doğru bakabilmek bizim için bir zorunluluk. İnsanlar, onlara ne söylediğinizi unutabilir. İnsanlar onlara nasıl davrandığınızı da unutabilir. Ama insanlar onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar. Kendisini kötü hisseden insanı bir sonraki aşamaya ancak değişim olgusu taşıyabilir. Bu nedenle Mutso seçimleri kentin kapısına dayanmış olan değişim isteğinin zorunlu tezahürüdür.
***
Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi coğrafyasına giderseniz gidin her seçim döneminin en önemli argümanı “Değişim”dir. Değişim dünyanın her yerinde genel seçmen eğilimini oluşturan yüksek beklentinin adıdır. Mevcudun yetersizliği konusunda seçmen aradığı yeni davranış şeklini bu argümanda arar. Seçim dönemleri bu nedenle toplumun değişebilme umudunun üst seviyeye taşındığı dönemlerdir.
***
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerini sadece bir meslek grubunun seçimi olmaktan çıkaran işte bu gerçektir, toplumun değişebilme gerçeğidir. Değişmek bu kent için “sosyal bir yenilik”tir. Ancak görüyoruz ki kent bu sosyal yeniliğe hazır değil.
***
Biz sosyalistiz. Rasyonel düşünür, analitik davranırız. Bu nedenle de toplumla paylaştığımız her makalemizin derinliğini bilim oluşturur. Felsefe ve sosyoloji temelli, can sıkıcı yazılarımızın altında yatan aslında bilimin gerçeğidir. Mutso seçimleri ile başlayan süreci kişisel öngörüden uzak sosyoloji ve felsefe bilimi ile açıklamak gerekiyor. Çünkü bilim her türlü davranış şeklini ve toplumsal eğilimleri daha önceden “büyük insanlığa” tanımladı. Bizim genel doğrumuz da böyle oluştu.
***
Kenti ayrışma noktasına getiren gerçeği bilimin gözüyle açıklayalım. Bu kentin bir tarafında istikrar ve güven, diğer tarafında ise özgürlük ve değişim isteği var. Bu kentte mevcut düzenciler, (bunlara kent statükosu da diyebiliriz) düzeni devam ettirmek istiyor. Mevcut düzenin devamını isteyen, halinden memnuncular kazanılmış alışkanlıklarından vazgeçmek istemiyor. Kent için sorun yaratan da işte bu gerçek. Kent bu haliyle “alışkanlıkların kölesi “olmuş durumda. Bu nedenle değişim isteğini şiddetle red ediyor ve yeni alışkanlıklar kazanmak istemiyor. Her şey aynı ve böyle kalsın diyen bir toplum için yeni alışkanlıklar kazanmak zor! Ama alışkanlıkları değiştirmek daha da zor. Bu kenti; Muğla’yı özetleyen de işte bu çatışma.
***
Muğla alışkanlığı; politik, ekonomik ve menfaat ilişkisinden besleniyor. Oysa sosyal hayatın getirdiği yaşam şekli ve senaryoları alttan bizi değişime, yeni alışkanlıklar edinmeye zorluyor. Farkındaysanız bu kentte değişim istediği dilek ve temenni olmaktan çıktı, “yüksek beklenti” halini aldı. Bu artık toplumda net bir şekilde hissediliyor. Kentin yaşadığı sancı da işte bu! Kentin migreni tuttu. Mutso seçimleri sürecinde kente yaşanan onca ayrışma ve kargaşa bu sancının net bir göstergesi. Mevcut durumcu Bülent Karakuş ve ekibi, kentin ekonomik yaşamını değiştirmek, geliştirmek isteyen Safa Altaş ve Gelişim Hareketi’ne bu nedenle karşı. Çünkü Safa Altaş ve Gelişim Hareketi; Mutso seçimlerinin “antitezini” oluşturuyor.
***
Aslında “diyalektik süreç” işliyor. Kent mevcut durumcu statükoya karşı biz istemesekte antitezlerini oluşturacak. Bugün Mutso, yarın büyükşehir, ardından genel seçimler. Safa Altaş ve Gelişim Hareketi ile kentin ekonomik yaşamında başlayan antitez, bu süreçte politik alana da yansımak zorunda. Politik antitezi Ak Parti’nin oluşturması beklendi. Ancak Ak Parti; kentin mevcut durumcusu CHP’ye karşı bir antitez olmayı beceremedi. Bilimsel kıstaslara göre Ak Parti Muğla teşkilatları dağınık bir durumda. Temel misyonunu “Milletin iradesi yönünde değişimi ve demokratikleşmeyi gerçekleştirmek” olarak açıklayan Ak Parti Muğla teşkilatının kendi iç dinamiklerinki çatışma bu dağınıklığın temelini oluşturuyor. Milletvekilleri ile il ve ilçe teşkilatları arasındaki görüş ayrılığı, kişiselleşmiş davranış yöntemleri bizi ve toplumu “Dava siyasetine ne oldu?” noktasına götürüyor. Ak Parti eğer; milletvekilleri, il ve ilçe teşkilatları ile “Uyumlu bütün” oluşturabilmiş olsaydı kentte CHP’nin antitezini oluşturabilirdi. Eğer Ak Parti uyumlu bütün oluşturmuş olsaydı; değişim isteği, yani bu antitez o kadar güçlü olurdu ki yanına diğer siyasi oluşumları ve partileri toplayabilir, parti bir cazibe haline gelebilirdi. Ama olmadı, olamadı. Ak Parti, büyükşehir statülü seçimler öncesindeki “Antitez” olmayı, Mutso seçimlerinde de “Uyumlu bütün” olmayı beceremedi . Şeytan taşlamaktan ibadete fırsat bulamadı.
***
Bu kent gerçeklerinden yola çıkarak Aristo’nun binlerce yıllık özlü sözü ile sonlayalım. “Madem ki alışkanlıklarımızın kölesiyiz, o zaman iyi alışkanlıklar edinelim “.
Devam Edecek