ANKARA
Bilindiği gibi CHP, 31 Mart 2019 yerel seçimlere ilişkin belediye başkan adaylarını erken açıklamak için kolları sıvadı.
Kendi iç takvimine göre aday belirleme sürecini erkene çekmek isteyen CHP yönetimi, şu ana kadar ülke genelinde 1397 belediyeden yaklaşık 205’ini belirledi.
Belirlenen iller içerisinde henüz Muğla yok.
Zira il genelinde anketler devam ediyor.
Ankara, anketler bitmeden sonuçlarına ulaşmadan aday belirlemek istemiyor.
Muğla’da yapılan anketlerin merkezinde ise büyükşehir belediyesi ve aday adayları yer alıyor.
Her seçim döneminde karşımıza çıkan ‘Ankara’ bu seçimde de pozisyonunu koruyor.
Örgüt iradesi, ön seçim, eğilim yoklaması falan hak getire.
Her şeyin kararını o veriyor.
CHP tabanı ve örgütleri bir an önce adayların belirlenmesini istiyor olsa da Ankara’nın acelesi yok gibi görünüyor.
Zira yerel siyasetle, Ankara’nın takvimi eş zamanlı ilerlemiyor.
Bilindiği gibi bu ara Ankara’da aday patlaması yaşanıyor.
Bu sayede ölü sezonda Ankara’nın turizm girdileri de tavan yapıyor.
Bu işe en çok ‘taksiciler’ seviniyor.
Taksicileri otel-motel ve restorantlar takip ediyor.
Anadolu’dan gelenlerle Ankara ekonomisi ikiye katlanıyor.
İnsanın; ‘Ankara, Ankara, Güzel Ankara‘ diyesi geliyor.
Ama diyemiyor.
Zira eski oratoryolar, senfonik tavırlı eserler yerini şıngırdaklı gecekondu güzellemelerine bırakıyor.
Orada yeni ve biçimsiz bir kültür inşa ediliyor.
Siyaset dâhil her şey bu biçimsiz kültürden nasibini alarak yeniden şekilleniyor.
Durum böyle olunca da fazla umuda kapılmamak gerekmiyor.
Adaylara, destekçilerine ve siyasi kulislere bakacak olursak (!)
Herkes Ankara ile görüşerek işini sağlama aldığını ifade ediyor.
Bilindiği gibi Ankara ile görüşmeden sonuç alınamıyor.
Ancak herkesin Ankara’sı farklılık gösteriyor.
Birisinin Ankara’sı ile diğerinin Ankara’sı birbirini tutmuyor.
Birisi bilmem kaçıncı katta,
Diğeri bir alt katta mesai harcıyor.
Kırmızı kartı bulanlar ise diğerlerine göre daha şanslı sayılıyor.
Zira kırmızı kartlılar genel başkan dâhil bütün katları dolaşabiliyor.
İlginçtir (!) bu Ankaraların hiç birinin kuyruğu birbirine değmiyor.
Sürecin hediye paketlerini ise;
Datça bademi, Marmaris Balı, Bodrum kolonyası, Ortaca narı, Köyceğiz portakalı, Fethiye domatesi, Milas zeytinyağı gibi yerel ürünler oluşturuyor.
Arada bir Ankara’ya çıntar gittiği bile oluyor.
Bir gün, iki gün, üç gün, dört gün derken Ankara (!) kendilerini kabul ediyor.
“Ankara’da kimse sen niye geldin?” demiyor.
Adam başı onar dakikadan üç-beş görüşme sonrası, görüşen tam gaz geri dönüyor.
Daha yarı yoldayken müjdeli haber, cep telefonu ile paylaşıyor.
“Ankara ile görüştük iş tamam” deniliyor.
Velhasıl;
Aday adayı olarak gidilen Ankara’dan; ‘aday’ olarak dönülüyor.
Bize de buna inanmak kalıyor.