Kent Konseyi; Merkezi yönetimin, yerel yönetimin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplumun ortaklık anlayışıyla, hemşehrilik hukuku çerçevesinde buluştuğu, kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının, vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği ortak aklın ve uzlaşmanın esas olduğu demokratik yapılar ile yönetişim mekanizmaları sağlayan, kadın ve gençlik meclisleri başta olmak üzere kent konseyinin görev alanlarında, yönetişim anlayışına dayalı ve sürdürülebilir kalkınma içinde çeşitli toplum kesimlerinin kent yönetimine katkıda bulunmalarını, kaliteli ve yaşanabilir bir kentin yönetiminde aktif rol almalarını hedefleyen bir oluşum.
Geçtiğimiz yılın son iyimserliği buydu. Kent Konseyi Kadın Meclisi yılın son genel kurulu olarak tarihe geçti. Yapısı tartışılır durumda olan Kent Konseyi ve onun Kadın Meclisi genel kurulu her iki adaya eşit oy çıkması sonucu bir kez daha ertelendi. Kent Konseyi Kadın Meclisinde kadınlar, meclisin erkekleri gibi pes etmedi. Kent Konseyi Kadınlar Meclisinde kadınlar işi “oldu bittiye” getirmek isteyenlere karşı direndiler. Kadınlar erkeklerin aksine Kent Konseyini “Arka Bahçe” olmaktan kurtarmak için mücadele ettiler. Çünkü meclisin kadınları, erkekler gibi “Arka Bahçe” değil özgür bir meclis istiyorlardı.
Kent Konseyi ve Kadın Meclisi genel kurullarında ne yapılmak istendiğini anlamak ve topluma anlatmak zorundayız. Son bir yıldır yöntem ve uygulamaları tartışılan Muğla Belediyesi yöntem ve uygulamalarını sorgulamayan, tepki göstermeyen, kendisini tastikleyen bir yapı oluşturmak istiyor. Bunca eleştiri, kavga ve tartışmanın nedeni bu. Toplumun tüm kesiminin temsilcilerinden oluşmuş ancak işlevi olmayan bir konsey hedefleniyor. Denetlenebilir, sorgulamayan, ağzı var dili yok bir arka bahçe. Bu yapının peşindeler ve bu yapının oluşması için büyük riskleri bile göze alıyorlar. Bu tehlikeli bir oyun ve bu oyun toplumda bir ayrışma yaşanmasına neden olabilir.Bunun bir sonraki aşaması “kentin insana sağladığı olanaklar ve kent kimliği” tartışmalarıdır.
Kent Konseyi ve Kadın Meclisi genel kurullarında yaşanan tartışmaları medyadan, basından takip eden kent insanı, boyutları büyüyen tartışmalarda tartışan gruplardan hangisinin Muğlalı olduğunu sormaya, sorgulamaya başladı. Genel kurullarda çarpışan iki listenin “demokrasi gereği” olduğunu bir kenara bırakıp, hangisinin Muğlalı olduğunu anlamaya çalışan kent insanı, olaylara Muğlalılık penceresinden bakabilir.
Muğlalık penceresi başka bir penceredir.
Kentin demokratik yapısı, huzuru ve barışcı tavrı toplumun tüm kesimlerinin menfaatlerinin üstündedir. Bu özel yapı, hiçbir anlayışa kurban edilemez. Bu nedenle hiç kimse ama hiç kimse kentin içinde kendisine sağlanmış demokratik yaşam olanaklarına güvenip gücünü sınamaya kalkmasın. Bu kentte hiç kimsenin nüfus cüzdanına bakmadan içinde yaşayanların tamamına eşit özgürlükler sağlandığı unutulmasın. Kent Konseyi, konforu bozulan, toplum tarafından eleştirilen, yöntem ve uygulamaları tartışılan yönetimlerin kibirli tayfasına rahatlık sağlayacak bir platform değildir. Kendi konforunu yaratmanın peşinde olanlar bu kente ateşten bir gömlek giydirmeye çalışıyorlar. Bu ateş herkesi yakar… Bilinmesini isteriz. Kent Konseyine ve onun tüm organlarına herkes aday olabilir, yönetimlerde görev alabilir. Kimsenin adaylığına, listesine yönelik bir eleştirimiz yok. Bizim eleştirimiz Kent Konseyinin işlevsiz, işe yaramaz bir hale getirilmesinedir.