Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Muğla Şubesi ile Muğla Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği arasındaki yemek krizi, SES’in öne sürdüğü iddialarla yeni bir boyuta taşındı. SES’in geçtiğimiz günlerde basında yer alan yemeklerde yabancı madde ve haşere çıktığını yönündeki iddiaları Muğla Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Dr. Rıza Murat Himoğlu tarafından yalanlanmıştı. Himioğlu’nun “Gerçek olduğu sadece iddia da kalan bir haber” yorumunun ardından SES Muğla Şubesi üyeleri Himioğlu’na “Madem sadece iddia, o zaman Muğla Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri yemek konusunda niçin firmayı sürekli uyarma ihtiyacı duymaktadır?” sorusunu yöneltmişti.
Muğla Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği, SES’in 10 Ekim tarihinde yayınlanan iddialarına yönelik dün yemekli bir basın toplantısı düzenledi.
Genel Sekreter Himioğlu, toplantıda slayt eşliğinde göreve geldikleri günden itibaren yapılan hizmetleri sıraladı. Polikilinik yenilenmesinden, çocuk alanlarına, asansörlerden, ameliyathanelere hatta koridorların rengine kadar hastanenin iyileştirilen fiziki şartlarını ‘Eskiden böyleydi, şimdi bu hale geldi’ diyerek tek tek anlattı. Güzel işler yapılmıştı.
Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin sağlık hizmetlerinin yüzde 40’ını oluşturan bir lokomotif olduğuna dikkat çeken Himioğlu, bu hastanenin geliştirilmesiyle sağlık konusunda yaşanan sorunların büyük ölçüde çözüleceğini dile getirdi.
Himioğlu’nun slaytlı sunumunda söz döndü dolaştı, karşılıklı açıklamalarla krize dönüşen yemek konusuna geldi. Himioğlu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası tarafından yemeklerde yabancı madde ve haşere iddialarını bir kez daha asılsız iddialar olarak nitelendirdi. Yiyeceklerde böcek çıkmasının bir kurgu olabileceğini öne sürdü. Yemekhanede kadayıf üzerinde sırt üstü yatan böceğin bir tesadüf olmadığı, bu tür bir böceğin kadayıfın pişme sürecinde tıpkı kadayıf gibi kızarması gerektiğini, yine böyle bir böceğin kadayıf üzerindeyse dökülen şuruptan nasibini alması gerektiğini, fotoğrafı yanınlanan mefta böceğin böyle bir halinin olmadığını, hazretin bacakları havaya dikerek, sırt üstü yatmış vaziyette oldukça sağlıklı göründüğünü şu sözlerle dile getirdi:
“Kadayıf üstünde sırt üstü yatmış bir böceğin yemekhanede çıkması çok zor. O yemeği sunan arkadaş yemeği verirken görmeyecek, alan kişi farketmeyecek, yemeğine gidecek, ki bu sırtüstü yatıp ölmesi içinde kadayıf yapılırken böcek orda yok. Kadayıf pişti ama böcek pişmiş değil, böceğin rengi gayet orjinal sararmamış hali. Şerbetinin içinde varsa bile şerbette de pişmemiş. O böceğimiz rengi normal, sırtüstü yatıyor”…
Basın toplantısında Himioğlu’na , SES’in iddiaları içinde yer alan personele yönelik ‘eylemlere katılmayın’ talimatı verip vermediği de soruldu.
Himioğlu bu iddiayı da yalanladı. Kimseye kesinlikle eyleme katılmayın talimatı vermediklerini belirterek şunları söyledi:
“Eylem yapmak isteyen hak hukuk çerçevesinde eylemini yapar. Bir problemimiz yok onunla ilgili. Amma velakin bizim istediğimiz şey, olması gereken silsile izlendikten sonra eylem yapılacaksa yapılması. Hatta dün mesela benim mantığıma oturan bir şey değil. Türk Tabipler Birliğinin 3 günlük boykot eylemi. Siyasete girmeyi istemiyorum ama eğer şehitler olduğunda bu eylem yapılmıyorsa vatandaşın olduğunda yapılması kötü olarak diye söylemiyorum. Ama şehitlerde de o zaman yapmak lazımdı. Bu duyarlılığı göstermek basın açıklaması yapmak lazımdı. Ve yapılan eylemden dolayı hasta mağduriyeti yaşatılıyorsa bu hak olan bir eylem değildir. Dün Başhekimlerimizle konuşurken whatsapp’da mesajlaşırken kendi grubumuzda başhekim arkadaşlarada söylediğimiz buydu. Konu üzerindeki hassasiyetinizi bildirmek için eylem yapan arkadaşlarla sizde çıkabilirsiniz, hassasiyetnizi bildirirken orda bulunabilirsiniz. Saygı duruşunda bulunabilirsiniz, alkış yapabilirsiniz ama hassasiyet bildirildikten sonra gelen hasta mağdur edilmeden bakılmaya devam ettiği sürece. Bu hassasiyet mutlaka gösterilsin. Konu gerçekten hepimizi yaralıyan bir şey. Oradaki ölen insanlar içerisinde bizde olabilirdik. Ki Ankara Tren Garı’nı çok kullanırım son zamanlarda olmasa bile. Anadolu’da çalıştığım dönemde en çok kullandığım ulaşımdı. Bu belki benimde benim yakınımında başına gelebilecek bir olaydı. Bu konudaki hassasiyetimizi birliğimizi bütünlüğümüzü göstermek için hepimizin tepki göstermesi lazımsa mutlaka gösterelim. Amma velakin ‘gelen hastaya bakmayacağım, ben buna tepki gösteriyorum’ bu mantıklı bir şey değil. O hastanın bir suçu yok. O hasta belkide kaç zamandır çektiği ağrının derdini bulmak için kaç zamandır randevu aldı geldi muayene olacak. Yok kardeşim ben hassasiyetimi göstereceğim sana bakmayacağım. Kendi başına gelse bu arkadaşlar bunu yapmalarını kabul eder miydi? Sanmıyorum. Kendimin istemediği şeyi benimde yapmamam lazım mantığımız bu”
Bu açıklamanın ardından söz alarak gazetecilerin kişi ya da kurumlardan gelen iddialar ve haber değeri taşıyan konularda halkı bilgilendirmek adına haber yaptıklarını belirterek, Himioğlu’na Türk Tabibler Birliği’nin aldığı eylem kararı konusunda yaptığı açıklamaya katılmadığımızı ifade ettik.
Türkiye’deki toplumsal olaylarda yaşamını yitiren vatandaşların şehitlerle kıyaslanmasının yanlışlığına dikkat çektik. Tabibler Odası’nın böylesi toplumsal bir olayda hassasiyet göstermesini doğru bulduğumuzu, şehitlerden dolayı hepimizin canının yandığını ancak toplumsal olaylar nedeniyle yaşanan ölümlerin şehitlerle, şehitlik mertebesiyle kıyaslanmasının Himioğlu’nun kendisine hiç yakışmadığını dile getirdik.
Nasıl ve nereden, ne şekilde gerçekleşirse gerçekleştirilsin ölümün itibarsızlaştırılmaması gerektiğini ve hassasiyetlerin insanlığın evrensel kriterlerle oluşması gerektiğini belirterek toplantıdan ayrıldık.
SES’in “Yemeklerde haşere çıkıyor, böcek çıkıyor” iddialarını yalanlamak adına sekreterlik binasına taşınan ve basın mensuplarına ikram edilen yemeği yemeden, gerekçe göstererek oradan ayrıldık…