Bize gelen bir iletide; “Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’ü yazdın, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’u yazdın, Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar’ı da yazdın ama Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı’yı yazmadın” deniliyor.
Yazmadığım belediye başkanları arasında sadece Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı yok. Meraklı okurların da bildiği gibi henüz Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş’ü, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ı ve diğerlerini yazmadım.
Sırası, zamanı gelince yazılmayan belediye başkanları da elbette bu köşenin konuk listesindeki yerini alır.
Kimsenin kuşkusu olmasın.
Fethiyeli okurlarımızdan gelen “Herkesi yazdın ama Behçet Saatçı’yı yazmadın” tespiti bu konudaki okur beklentilerinin göstergesi.
Bu tespitin bizi götürdüğü yer ise “neden yazmıyorsun?” noktası…
O noktadan hareket edelim ve okur beklentisini yerine getirelim.
Ayrıca bir köşe yazarı durup dururken de Behçet Saatcı’yı yazabilir.
Zira Saatcı, bir belediye başkanı olarak dönemsel hatırlanmalara ihtiyaç duymayan, alnında mücadele yazan, sıradışı yöntem ve uygulamalarıyla tanınan ve bilinen bir belediye başkanı.
Bunun ötesinde ulusalda da karşılığı olan bir siyasetçi.
İdeolojisi tescilli bir dava adamı olarak duyurumluklara; ‘Kürtçe’ mesajlar yazarak ezber bozan ve bundan dolayı partisinden ihraç edilen ancak omurgalı duruşundan ve demokrasi teamüllerinden vazgeçmeyen Behçet Saatcı, “Seçilerek gelenlerin mazeret lüksü yoktur” sözleri, yöntem ve uygulamalarıyla yerel yönetimler tarihimizdeki yerini almış bir kaç belediye başkanından birisi.
Saatcı aynı zamanda ‘halk- hizmet-yerel yönetim’ ilişkisinin en seçkin örneklemelerinden de birisi.
Sayın Başkan’a bu köşeden methiye düzecek değiliz.
Zira onu sizde en az, bizler kadar iyi tanıyorsunuz.
Şu günde; ne onun methiyeye ihtiyacı var, ne de bizim methiye düzmeye…
Birimiz sağ’da, birimiz sol’da dursa da (!) evvel allah ikimizde bir şiir dizesi gibi bu memleketliyiz.
Anadoluluyuz…
Tüm bunların ötesinde bir siyasetçi olarak kendisinden yüksek beklentilerin de sahibiyiz.
Sonuçta Behçet Saatcı’yı yazmanın Fethiyeyi yazmak olduğunu biliyoruz.
Yine biliyoruz ki;
Fethiyeliler il olmak istiyor.
Fethiyeliler kendi üniversitelerini kurmak istiyor.
Fethiyeliler tarım da ve turizm de kendi üretim değerlerinden ve olanaklarından kendi markalarını yaratmak ve kendi sınırlarını aşmak istiyor.
Fethiyeliler bir üst lige çıkmak ve orada tutunmak istiyor.
Uluslararası rekabette ‘bizde varız’ demek istiyor.
Tüm bu beklentilerini gerçekleştirmek için kollarını sıvayıp işe koyuluyor.
Her alanda ve her zeminde ‘Güç Birliği’ yapıyor…
Bu birliktelik tüm sınıfsal ve siyasal çelişkilerin ötesinde belediyeleri, üniversiteyi, sivil toplumu ve meslek örgütlerini ve siyasileri kısacası toplumu oluşturan tüm unsurları bünyesinde barındırıyor.
Ve her geçen gün Fethiyeliler hedeflerine bir adım daha yaklaşıyor.
Şimdilik hissedilmese de (!) bunun için cesaretli adımlar atıyor.
Şu günde herşey Fethiye’nin il olmasına endekslenmiş durumda.
Bir bütün halinde hareket eden Fethiye’de Başkan Behçet Saatcı, milletvekili Hasan Özyer, Rektör Mansur Harmandar, Oda Başkanı Akif Arıcan ve adını sayamadığımız onlarca kanaat önderi bize göre; bu yüksek hedefin aktörleri arasında yer alıyor.
“Fethiyeliler il olmak istiyorlar” diye gönül koyacak, bu yüksek beklentiyi de hafife alacak değiliz.
Gerçekleşir-gerçekleşmez bilemeyiz.
Fethiye başarırsa, il olursa (!) Behçet Saatcı’nın toplumun tüm unsurlarınca kurucu il belediye başkanı olarak aday gösterileceği kanaatindeyiz.
Bu süreçte Saatcı’ya gerekli olan siyasi zemininde sağlanacağı inancı içerisindeyiz. Bu noktada Başkan Behçet Saatcı’yı bir başka partide görebiliriz. Büyükşehir yasasını yapan Ak Parti iktidarının, çukur ve hendek siyasetiyle yasaya ilişkin bir büyük yüzleşme yaşadığını, yasanın yönetim ve idari yapısından kaynaklanan sorunları aşmak için de yasayı revize edeceğini biliyor ve bu işi fazla uzatmayacağını tahmin ediyoruz.
İnancımız o ki;
Eğer olursa (!) büyükşehir yasası revize edilir, yenilenmiş bir büyükşehir yasasıyla ilin sınırları yeniden çizilir ve Fethiye il olma hayali gerçekleşirse; Behçet Saatcı, Ak Parti’den kurucu il belediye başkan adayı gösterilir.
Fethiye için, Fethiye’nin kazanımları için Başkan Saatcı’nın böyle bir fedakarlıktan kaçınmayacağını düşünüyoruz.
Bu tespitimiz sonrasında “Vay efendim nasıl olur?” diyerek ayranı kabaranlara, karşı çıkanlara, özensiz ve derinliksiz siyaseti bu topraklara reva gören, elit ve imtiyazlı konformistlere Behçet Saatcı’nın Fethiye düşkünlüğünün ötesinde “Seçilerek gelenlerin mazeret lüksü yoktur” sözünü hatırlatmak isteriz.
Okurlarımıza, özellikle de Fethiyeli hemşehrilerimize samimiyetle ifade etmek isteriz ki, Başkan Saatcı ile bu konuda bir görüşme yapmış değiliz.
Meraklıları bilsinler ki yukarıda yer alan bu tespit; günahıyla sevabıyla bize aittir ve bu tespit Fethiye’nin il olması durumunda geçerlidir.
Ayrıca Fethiye’nin geleceğine yönelik tespitlerimiz bu kadarla da sınırlı değildir.
Fethiye’nin il olmaması durumunda (!) Başkan Behçet Saatcı’yı bu süreçte kendisine sağlanan siyasi zeminle, büyükşehir belediye başkan adayı olarak görebiliriz…
Son bir tespitle de yazıyı bitirmek isteriz.
Fethiye’nin il olmaması durumunda Behçet Saatcı’nın belediye başkanlığı defterini kapatacağını tahmin ediyoruz. Bunca çaba ve gayretin sonunda Fethiye eğer il olamaz, statüsünü değiştiremezse siyasetle olan ilişkisi devam etse de Başkan Saatcı’nın yerel yönetim defterini ‘yeter’ diyerek kapatmak isteyeceğini tahmin ediyoruz.
Peki; Fethiye’nin son 17 yılına damga vuran Behçet Saatcı, belediye başkanlığını bırakırsa Fethiye’de seçimi hangi parti
kazanır? ve Saatcı’nın yerine kim oturur?
Fethiye’de seçimi; CHP alır.
Peki, Saatcı’nın koltuğuna kim oturur?
O koltuğa da büyük ve yüksek ihtimal; xxxx xxxxx oturur.
Onu şimdiden yazmak CHP’li genç siyasetçiye zarar verebilir, ayrıca bu konu ayrı bir yazı konusudur.