Kent bir organizma. Bu organizmanın yaşam kalitesini biraz olsun arttırmak için öncelikle hasta, kırılgan yapıyı iyileştirmek ve tıkanan damarları açmak, her şeyden önce de kentin geleceğini geri dönülmez biçimde yok edecek proje ve uygulamaları durdurmak gerekiyor. Çünkü bu tür projelerin kente ve insana kattığı bir değer yok. Bu projelerle vizyon oluşmuyor. Bu projeler o kadar ileri gidiyor ki , aksine kente karşı işlenmiş suç kapsamında değerlendiriliyor. 12 Haziran sonrasında olur da yeni bir anayasamız olursa, umarız kente karşı suç kavramı da yeni anayasada açık bir biçimde tanımlanır.
Kentte yaşayan en büyük aktör halk. Halkı, kentin yaşam alanlarını ilgilendiren yanlış karar ve uygulamalara karşı çıkabilmesi için doğru bilgilendirmek gerek. Kentlilik Bilincinin oluşturulması gerek. Olan bitenin farkında olan ve kentlilik bilinci gelişmiş halkın desteği ve talebi olmadan, ne modernlik ne de gelecek yaratabilir !
Yapmamız gereken, temeli; demokratik karar verebilme ve bu karara saygı duyabilme yetisine dayanan politik bir yaşam biçimi oluşturmak.
Bu biçim oluşmadan ya da oluşturulmadan kentin kırılgan, yöneticinin kaotik yapısı karşısında yanlış tercih ve uygulamalar devam eder.
Artık, nasıl bir kentte yaşamak istediğimiz konusunda temel politik kararlar almalıyız.
Kenti yanlış ve kötü yönetenlerin elinden kurtarmak, kararlarına karşı çıkmak için politik erk’e de sınırlar koymak zorundayız.
Nefes alınan, bisiklete binilen, yürünebilir, otomobil işgali olmayan, gereği kadar çağdaş taşıma sistemi olan, parklarında gezip oynanan, fikirlere saygılı, herkese özgür yaşam hakkı sağlayan, kaldırım taşları; insan ve kentli hakları ile döşenmiş, demokrasinin kol gezdiği bir kent için yapılması gerekenleri, bunu yapabileceklerine güvendiğimiz insanlarla birlikte yapmanın yollarını bulmalıyız.
Biz bulduk !
Kentin 2014-15 politik planlamasına da başladık. Daha yaşanabilir kent kurmak, yaşanabilir kenti korumak, kentte yaşayanların demokratik biçimde verecekleri politik kararlar ve bu kararlara saygı duyan vizyon sahipleri ile mümkün olabilir. Kentin her tür kaynakları tüketilmeden, kalkınma ve moderleşme adına yapılanlara dur ! diyebilmek gerek. “Kenti Geleceğe Taşımak, Kentin Geleceğini Yaratmak ve Sürdürülebilir Kent” kavramı politikanın ve politikacının ağzında özensiz bir slogana dönüştü. Özensiz ve derinliksiz sloganlarla kentin geleceği oluşturulamaz…