Hava kirliliği, çevre kirliliği, su kirliliği olur da bilgi kirliliği olmaz mı?
Olur (!)
Hava kirliliği, çevre kirliliği ve su kirliliği alınan bir takım tedbirlerle bir şekilde önlenebilir ancak bilgi kirliliği ne tedbir dinler, ne de önlem…
Alır başını gider, dağ olur deniz olur, zira onun telafisi yoktur.
Peki; bilgi kirliliğini ne oluşturur?
Bilgi kirliliğini; tıpkı gıybet gibi kirli haberde oluşturur.
Gıybeti sorgulamak bize düşmez.
Bizi kirli haber içine çeker.
İfade etmeliyiz ki; son zamanlarda kamuoyu haber adına yapılanlardan dolayı birçok konuda bilgi kirliliği yaşıyor, özensiz ve berbat bir kirlilik sağanağına maruz kalıyor.
Kirli bilginin, kirli haberin oluşturduğu algı karışıklığı ile vatandaş şaşkına dönüyor.
Böyle olunca da haber kaynaklarına, habercilere olan güven dip yapıyor.
Bu ara yayıncılığı ters yüz eden, gazetecilik ilkelerini yok sayan sanal bir medya ile rekabet etmek zorunda kalıyoruz.
Kirlilik bizi de içine çekiyor.
Ruhunu sosyal medyaya teslim etmiş insanların oluşturduğu müşteri tipinden beslenen bu özensiz yapı, her konudaki engin görüşleri ile attımı mangalda kül bırakmıyor, seni-beni gazeteciden saymıyor.
İş bununla kalmıyor.
Sanal medya fenomenleri kişi yada kurumlara yönelik kuyuya bir taş atıyor, 40 akıllı da taşı kuyudan çıkarmaya çalışıyor.
Sizinde dikkatinizi çekmiştir.
Bu ara sosyal medyada canı sıkılanın haber portalı adı altında yutturduğu yalancı dolmalardan geçilmiyor.
Gerçek bilgiden uzak, kişi ya da kişilere hizmet eden bu yalancı dolma ne yazık ki, halkın haber alma özgürlüğünü sağlayan basın yayın kurumları ve gazetecileri de etkiliyor.
Üstü salçalı-bol soğanlı, kişi ya da kurumlara yönelik asılsız ve gerçek dışı abuk-subuk siyasi manüpilasyonlarla bu siteler; bilgi kirliliği yaratmanın ötesinde, bilgiyi de haberi de kolay tüketilen bir fast food ürününe çeviriyor.
Bu durum gazeteciliği ya da haberciliği itibarsızlaştırıyor, bunun ötesinde yarattığı bilgi kirliliği ile kamusal algının içine ediyor.
Bir çoğunun künyesi, mali kaydı, yazı işleri, muhabiri hatta adresi bile belli değil.
Kopyala-yapıştır yöntemiyle emek hırsızlığının en seçkin örneklemesini oluşturan bu siteler sonuçta kağıt üstünde yoklar (!) ama toplum hafızasında oluşturdukları spekülasyon ya da manüplasyonlarla kendilerine yer bulmuş durumdalar.
Geçmişte ve günümüzde korsan yayınlara karşı alınmış bir dizi önlem var. Ancak teknolojiyle birlikte gelen kirli, pervasız ve kayıt dışı bu kültüre karşı alınmış bir önlem var mı? bilmiyoruz.
Bildiğimiz sosyal medyanın her konuda sağladığı fütursuzca görüş bildirme olanağının toplumda büyük bir erozyona neden olduğu.
Bir tespitle sonlayalım.
Teknoloji o kadar çok ilerledi ki; kendi suç türünü bile yarattı. Teknolojinin gelişmesiyle bilişim suçları suç envanterinin en tepesinde yer alır oldu. Sosyal medyada başlayan bu fütursuz çılgınlık, şimdi de internet haber sitesi ya da portalı adı altında karşımıza çıkar oldu.
Basın olmanın hiç bir koşulunu ve sorumluluğunu yerine getirmeden ‘basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü’ kisvesi altında faaliyet gösteren, birilerinin değirmenine su taşıyan bu tür siteler toplumda bilgi kirliliği yaratmaya devam ederken, seyirci kalmak gitgide zorlaşıyor…