Telefonlar susmadı.
Arayanların neredeyse tamamı;
“Televizyonda gördüklerimiz doğru mu?” diye soruyordu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın,
Muğla Mitingi;
“Oldu da bitti maşallah”
“Nasıl olsa kazanırız”
“Kazık diksek alırız” diyenlerin,
Dibe vuran kent siyasetinin,
Ocağına incir ağacı dikti.
***
Erdoğan geldi,
Mahşeri bir kalabalığa seslendi (!)
Rehavetlerin kentinde Erdoğan;
Elini kolunun sallama siyasetini bitirdi…
***
Başbakan Erdoğan’ın;
Yerel ve genel siyasete yönelik tespitleri,
O meydanda olan herkesi adeta;
Uçurdu…
***
Başbakan Erdoğan önce Muğla’yı tarifledi.
Büyükşehir Yasasıyla Muğla artık;
“Büyükler Liginde, Biz CHP değiliz, Bunların dikili ağaçları yok. Laf değil icraat ortaya koyduk. Artık 30 yıllık Muğla saltanatını sizler yıkacaksınız” dedi.
Sonra açtı ağzını yumdu gözünü (!)
Şunları söyledi;
“Muğla ve diğer illeri büyükşehir yapınca ilk karşı çıkan CHP oldu. Bu CHP şimdi hangi yüzle sizin karşınıza gelecek de oyunuzu bize verin diyecek? Siz sorun hangi yüzle oy istemeye geliyorsunuz diye. Bunlar kasaba bile yönetemez”…
***
Erdoğan, CHP’nin Muğla’da asılsız korkular pompaladığına şu sözleriyle dikkat çekti.
“CHP korkutma siyaseti ile işi idare ediyor. CHP iftira ile, kasetler ile, istismar siyasetçiliği ile, milli değerleri kullanarak bunları tehdit altında imiş gibi gösteriyor. 12 yıldır hükümetiz. Kimsenin hayat tarzını karışmadık. Kimsenin yediğine içtiğine karışmadık. Giyimine kuşamına, diline, etnik kökenine, milli ve manevi değerlerine karışmadık. Tam tersine özgürlüklerin barışın kardeşliğin bir arada yaşama kültürünün arkasında olduk. CHP geliyor Muğla’da asılsız korkular pompalıyor. Söyleyecek fikirleri olmadığı için korku siyaseti peşindeler”…
***
Erdoğan konuşmasında sıralı sistem gibi saydırdı…
“Muğla’yı çöpe, kokuya, vizyonsuzluğa mahkum ediyor. Bizim devlet olarak yaptıklarımıza bakın bunların belediye olarak yaptıklarına bakın. Duble yollar, okullar, hastaneler hepsi bizim eserimiz. Belediye olarak bunlara bakın bir şey var mı? Yok… Hem belediye hem merkezi yönetimle el ele verelim Muğla’yı yeniden ayağa kaldıralım. 40 yılın yıkımını beraber halledelim bunun kararını siz vereceksiniz. Bu açıdan 30 Mart çok önemli”…
***
Muğla mitingiyle ilgili haberler,
Yerel ve ulusal basın kuruluşlarında yer aldı.
Meraklısı arar bulur,
Bilgi sahibi olur,
Incığına cıncığına kadar öğrenir.
İzin verirseniz biz;
Başka bir şey yapalım.
Başka bir gerçeğe dikkat çekelim.
***
Başbakan Erdoğan’ın,
Muğla mitinginde yaptığı açıklamalar,
Kuşkusuz birilerinde ciddi rahatsızlık yarattı.
Ancak asıl konu bu değil.
Asıl konu rahatsızlık değil,
Asıl konu seçmen davranışının tariflenmesi…
***
Erdoğan belki de ilk kez;
Kente ilişkin çok net tespitlerde,
Tanımlamalarda bulundu.
Bunlardan en önemlisi de;
Büyükler Liginde (!)
Kent-siyaset ilişkisinin,
Seçen-seçilen ilişkisinin,
Korkular, fobiler, dönemsel algılar üzerinden değil,
Hizmet alabilme,
Hizmet verebilme,
Hizmete sahip olabilme mekanizmalarıyla sağlandığı gerçeğiydi.
***
Kimse kimseyi kandırmasın.
Muğla seçmeni yıllardır ideolojik temelli söylemlerle hareket etti.
Bu nedenle de yıllardır en temel ihtiyaçlardan bile mahrum kaldı.
Yaşadığımız kentler ortadayken (!)
Sahip olduğumuz konfor ortadayken (!)
Muğla artık siyasetle ne yapacağının kararını vermeli.
Muğla artık siyasetten ne beklediğini de açıkça söylemeli,
Dile getirmeli, taleplerini de sıralamalı…
***
Yerel yönetim-kent,
Yerel yönetim-insan ilişkisinin temelini oluşturan,
Hizmet etme, hizmet alma unsurlarını dışlayarak,
“Muğla hizmete oy vermez” diyenler,
Bu kez yanılabilirler mi?
Bilmiyoruz…
Bildiğimiz en sıradan, en güncel insani taleplerin,
Siyasi taleplerin önüne geçmiş olduğu…
Ne yazık ki bu süreçte;
CHP’li olmak,
CHP’li kalmak (!)
İyi bir kentte yaşamayı beraberinde getirmeyecek (!)
CHP’nin bunu yapabilecek 40 yıla yakın zamanı ve imkânı olmasına karşın bu sağlanamadıysa?
CHP’ye bir 40 yıl daha verilmeli mi?
***
Bırakın AKP’yi,
Recep Tayyip Erdoğan’ı (!)
Kendi kayıtlı üyesinin önünden sandığı kaçıran,
Örgütsel emeği, örgüt iradesini yok sayan,
Parti içi demokrasiyi rafa kaldırıp,
Adaylarını atama yoluyla (!)
Kendi ilişkisine ve mesafesine göre belirleyen,
Cemaatle birlikte ortalıkta fink atan CHP’ye;
Bir 40 yıl daha verilmeli mi?