Gün geçmiyor ki, birisi dikilmesin karşınıza.
Anket için on dakikanız var mı? sorusuyla kendimizi bir siyasi pazarlamanın içinde buluyoruz.
Artık toplumsal ve siyasal olaylara yönelik ilgi; kamuoyu araştırmaları ve anketlerle tespit ediliyor ve şekilleniyor.
Toplum görüşünü ve kanaatlerini belirleyen anketler sahibinin elinde istatistik verilerine dönüşüyor, içinde yaşadığımız dönemin toplumun siyasal eğilimlerini de belirleniyor.
Mevcut ve yürürlükte olan politikaların başarılı ya da başarısız olduğu bu yöntemle ölçülüyor.
Bu ara “Büyük şehir Belediye Başkanı olarak kimi görmek istersiniz?” anketlerinden geçit yok.
Bu kadar sık yapılması, farklı siyasi partilerin çalışması olarak görülse de aslında durum öyle değil.
***
Bu ara anketler; fikirlerimizi etkilemek için yapılıyor.
Birileri seçme şansımız olduğuna inanmamızı istiyorlar.
Anketler, planlanan siyasi hedefin bir parçası.
Örgütünden, tabanından uzaklaşan yerel iktidar sahipleri seçmene yönelik bir meşruluğun peşindeler.
Ortada bir siyasi ürün var ve anketlerle bu ürün pazarlanmak isteniyor.
Halkın beklentilerine cevap veremeyenler, gözlerini halkın siyasal beklentilerine çevirdiler.
Bu süreçte anketler bir siyasi ürüne dönüştü.
Ortada ciddi bir pazarlama var.
Dikkat Edin!
Anketlerin statik siyasete ve siyasetçiye armağan vereceğini unutmayın.
***
Anketlerin kim ya da kimler? tarafından yapıldığı belli değil.
Belli olan; Bu kadar sıklıkla yapılan sayısız anketle müthiş bir yönlendirme ile karşı karşıya olduğumuz.
Anket bir yönlendirme yöntemi.
Bu noktada anketlerin sonuçlarından bir alamet çıkmaz.
Asıl alamet anket sonuçların etkisi ve kamuoyunu değiştirebilme gücüdür.
Ancak “sahibinin sesi” türde anketlerde durum aynı değil.
Onların tek bir alameti var.
Sokakta ve toplumda algı oluşturmak!
Bunu yapmak için de anket sonuçlarını sır olmaktan kurtarmak gerekiyor.
Herhangi bir siyasi mesele ile ilgili olarak yapılan anket sonuçlarının sokakta, kahvede biliniyor ve tartışılıyor olması işte bu düşüncenin ürünü.
Burada hedeflenen anketin “gerçekmiş” gibi yansıtılarak, bireylerin, dolayısıyla toplumun siyasal eğilimlerine etki yapmaktır.
Kısıtlı seçenek ve sorularla anketin planlanmış verilerini sızdır, tartışmalarla da kargaşa yarat.
Akılları karıştır, eğilimlere müdahele et…
***
Konuyu biraz daha açalım.
Sahibinin elinde siyasi ürüne dönüşmüş bir ankette sorun; yapılan anketin taraflı ya da tarafsız olması değildir. Siyasi bir tespit olarak basın yayın kurumlarında yer alması, sokakta tartışılması ve toplum üzerindeki etkisinin arttırılmasıdır.
Bu etki anketin sızdırılması ile mümkündür.
Gizli bir el, yapılan anketi çaktırmadan sızdırır!
Sızdırılan bilgi; anketin sonucu ne olursa olsun, bireylerin ve toplumun gözünde yerel iktidar ve sahiplerine olumlu bir bakışı beraberinde getirir, bireyleri buna sürükler.
Zira sürer durumcu yerel iktidar sahipleri, meşruluklarını bu tarz sistematik bir yanılsamadan alırlar.
Siyasi ürüne dönmüş bir ankette de bireyler bu sistematiğin bir parçasına dönüşürler.
Denek olarak ankete katılan her birey, belirli bir eleştirinin sahibi olsa da, araştırmaya dahil olduğu için yapılan araştırmayı meşrulaştırmış olur.
Birey bunu farkında olmadan yapar.
Ve bu işte kullanılmaktan başka suçu yoktur.
***
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir ankete dikkatinizi çekmek isteriz.
Geçtiğimiz hafta içinde bir araştırma firması sokakları arşınladı.
Ancak CHP’nin büyük şehir belediye başkan adayı seçeneklerinde “büyük şehir başkanlığına aday olacağını açıklayan” bir siyasetçinin ismi ankette yer almadı.
Büyük şehir belediye başkan aday adayı olarak açıklama yapan siyasetçinin böylesine güncel bir ankette yer almaması son derece dikkat çekiciydi.
İşe çabuk uyandık.
Anladık ki; birileri aday adaylığını açıklayan bu siyasetçi ile ilgili kamuoyunda algı oluşturmak istiyordu. Ankete katılan her birey, bu siyasetçinin isminin olmayışına bir anlam veremedi.
Karşısında konu ile ilgili bir muhatap da yoktu.
Uludağ Üniversitesi’nde okuyan bir anketör de bu sorunun muhatabı değildi.
Aslında her şey son derece açıktı.
Anketle bir yönlendirme yapılmıştı.
Anket sonucu ile bir toplumsal algı yaratılacak ve CHP’lilere şöyle denilecekti.
“Bu adayın adı anketlerde bile yok!”
Bu algının peşinde koşan, seçilebilme ihtimalini bunun üzerine kurgulayan siyasetçinin işi gerçekten zor.
***
İstatistikçiler anketlerin yönlendirme etkisi olduğunu doğrular.
Anketler “güçlüden yana olma” özelliği ile insanı, olumlamaya ortak eder.
Ancak tüm bu yaklaşımlardan çok daha önemli olan bir gerçek vardır.
Anketlerin geri dönüşleri ve geride bıraktıklarıdır.
Bu günlerde yapılan anketler halkın yönetime daha fazla katılımı vurgusuyla, demokrasi yalanı yapılıyor.
Sıklıkla yapılan anketlerin neredeyse tamamı birer siyasi ürün.
Bu siyasi ürünün ve pazarlamanın hedef kitlesi de halk.
Sıklıkla yapılan ve kafa karıştıran bu anketlerle birilerinin hedef kitle üzerindeki etkisinin arttırılması planlanıyor.
2014 yerel seçimleri öncesinde bir daha seçilmek isteyen statik siyasetçiler bu süreçte “uyumlu eğilimleri olan seçmen yaratmak” istiyorlar. Bu amaca ulaşarak kentin ve siyasetin belirleyeni olmaya devam etmek istiyorlar. Örgüt, taban, siyasi ideoloji onların umurunda bile değil.
***
“Belediye başkan adaylarını tüm üyelerin katılımı ile, temayül yoklaması ile yapacağını açıklayan CHP’de yöntem ve uygulamaları nedeniyle örgütten uzaklaşan, yerel düka’lıklar kuran siyasetçiler bir daha seçilebilmek adına her yönteme başvuracaklar” uyarısını daha önceden yapmıştık.
Bu tür statik siyasetçilerin toplumsal etiketli siyasi ürünler pazarlayacağını biliyorduk, buna da hazırdık.
Kimse meraklanmasın.
Zamanın bunları deşifre etme zamanı olduğunu da biliyoruz.