Bir okur uyarıyor.
Diyor ki; Hizmetin belediye eliyle değil de valilik eliyle gelmesinin ne mahsuru var?
Belediye bizim belediye de,
Valilik bizim valilik değil mi?
Hizmetin belediye eliyle değil de valilik eliyle yapılmasının ne mahsuru var?
Sen diyor;
Sana yazdıklarımı yayınlayabilir misin?
***
Devam ediyor.
Bu memleketin yükünü yıllarca il genel meclisleri taşımadı mı?
İl genel meclislerine son döneme kadar valiler başkanlık etmedi mi?
Hangisinden ne kötülük gördünüz?
Düne kadar;
Bu köy yollarını, içme sularını, okulları, sağlık ocaklarını, camileri, konuk evlerini, fakir fukara yardımını kim yaptı?
Belediyeler mi?
Bırakın bu işleri…
Bugün belediye başkanlığı koltuğunda oturan, mal-miras peşinde koşan belediye başkanları son yerel seçime kadar 5 kilometre mesafedeki köylere, Denizli’nin Çeltikçi’si kadar uzaktı.
Siz Valileri hafife almayın (!)
Yasayla büyükşehir belediyesine geçmesi beklenen alanların kurulan vakıflara devredilmesine elbet sevinecek değiliz.
Ancak ‘valilikte kaldı’ diye de üzülecek değiliz…
***
Siyaseti bir kenara bırakın.
Bırakın Ak’ını Gök’ünü, Oku’nu (!)
Biz halkız…
Önemli olan hizmetin gelmesi, kamu kaynaklarının verimli kullanılması değil mi?
Hizmetin belediye eliyle değil de valilik eliyle gelmesinden neden gocunuluyor?
Siz Valileri hafife almayın (!)
Birçok valimiz;
Sosyal politikalar,
Toplumcu uygulamalar konusunda belediye başkanlarını cebinden çıkarıp kenara koyar.
Beyefendi;
Bizim valilerimiz iyidir…
Lale Aytaman hanımefendi,
Lütfi Yiğenoğlu, Mustafa Temel Koçaklar, Hüseyin Aksoy, Ahmet Altıparmak ve Mustafa Hakan Güvençer beyefendiler…
Bunlar devletin iyi valileridir.
Bugün çok tartışılan Ölüdeniz Kumburnu Plajı’nın nasıl temizlendiğini unutmadık.
Keşmekeşlikten, mafyanın elinden o plajı belediyeler kurtarmadı (!)
Valilik çekip çıkardı ve kamunun hizmetine sundu.
Ulusalcı, devletçi Muğla’ya ne oldu?
Biz bu gün;
Devleti mi, iktidarı mı sorgluyoruz?
Sorgulamanın kaynağında kim var?
İşi miras kavgasına çevirmeyin,
Çevirenlere de alet olmayın…
Devleti bize siyaset eliyle sorgulatmayın…
***
Tüm bu alanların büyükşehir belediyesine verildiğini varsayalım.
Büyükşehir belediyesi de tıpkı MUÇEV benzeri bir şirket kurmayacak mıydı?
İhaleye vermeyecek miydi?
Biz buralara ücretsiz mi girecektik?
Yapmayan Allahaşkına (!)
Bırakın bu işleri.
Kamu kaynaklarının verimli kullanılmasında bizi bir tercihe doğru götüren bu tartışmanın sonu yok.
Bu siyasetçiye mazeret ürettirmekten başka bir işe yaramaz.
Biz halkız, biz bize hizmet edene bakarız.
Siyasetçiler mazeret üretmeyi bırakıp,
iş üretsinler, vatandaşa hizmet götürsünler.
Bizim devletle, devletin valisiyle ilgili bir sorunumuz yok…