“BU ŞEHİR TAKIMI SAHİPLENMİYOR, KİMSE YARDIM ETMİYOR” NE DEMEK?
Uzun süredir Muğlaspor yönetimlerinin “Bu şehir bu takımı sahiplenmiyor, kimse yardım etmiyor” teranesinden bıktık usandık.
Kulübün ekonomik altyapısına yönelik, yardım ve bağış devşirmekten başka model üretemeyenler, “Kimse yardım etmiyor” diyerek yapılan yardımları da itibarsızlaştırıyorlar.
Dolayısıyla yardımda bulunan kişi ve kurumlar “Kimse yardım etmiyor, şehir takıma sahip çıkmıyor” söyleminin üzerine elini eteğini çekiyor…
Bu yönetimin içinde de “Bu şehir bu takımı sahiplenmiyor, kimse yardım etmiyor” diyen yöneticiler mevcut.
O zaman sormak gerekiyor:
Muğla Valisi Sayın Amir Çiçek, Muğlaspor’a yardım etmiyor mu?
Ediyor…
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün, Muğlaspor’a yardım etmiyor mu?
O da ediyor…
Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, yardım etmiyor mu?
Başkan Gümüş yardım etmenin ötesinde bir taraftar olarak tek bir maçı bile kaçırmıyor.
Ya iş dünyası?
İş adamları yardım etmiyor mu?
Tabi ki ediyor.
Peki tüm bu yardımlar ve destekler ortadayken nereden çıkıyor; “Bu şehir bu takımı sahiplenmiyor, kimse yardım etmiyor” teranesi?
Yapılan yardım ve bağışlara ilişkin kulüp başkanı külup yönetimini bilgilendirilmiyor mu?
Muğlaspor Kulübü Başkanı Haluk Beyimoğlu, yönetimine “Şuradan şu kadar yardım aldık, şu kadar bağış topladık” demiyor mu?
Yani bir kulüp yöneticisi 2015-2016, 2016-2017 sezonunda resmi kurum ve kuruluşlardan, iş adamlarından yapılan yardım ve bağışları bilmiyorda mı (!) bu tespitte bulunuyor?
Ne demek; “Bu şehir bu takımı sahiplenmiyor, kimse yardım etmiyor”
Bu iş nasıl oluyor da nankörlük derecesine kadar geliyor?
Bırakın yönetimi.
Yapılan bağış ve yardımlara ilişkin kulüp yönetiminin kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmiyor mu?
“Biz hesabı genel kurulda veririz” mantığı ile hareket etmek ne kadar doğru?
Bu mantık kime, ne fayda sağlıyor?
Muğlaspor yönetimi bu konuda; yani ortak eylem-ortak söylem konusunda neden bir disiplin sağlamıyor?
Yönetimden birileri çıkıyor yardım yapılmadığını, takıma sahip çıkılmadığını ifade ediyor, ertesi gün Kulüp Başkanı çıkıp, yardımlardan dolayı teşekkür konuşması yapıyor.
Peki bu tutarsızlık karşısında bizim kendilerini alkışlamamız mı gerekiyor?
Kimseye haksızlık yapılmasın.
Biliyoruz ki; Muğlaspor’a elden geldiğince yardım yapılıyor.
Yine biliyoruz ki herkes bu yardımı kendi bütçesine ve olanaklarına göre yapıyor.
Maddi durumu olmayan, kıt kanaat geçinen bir taraftarın maça bilet alarak girmesi, takımı desteklemesi de kulüp bütçesine az da olsa katkı sağlamıyor mu?
Herkes kucak dolusu yardımda bulunmak zorunda mı?
Yukarıda altını çizdik.
Yönetimlerin kulübün ekonomik altyapısına yönelik, yardım ve bağış devşirmekten başka model üretemediğini ifade ettik. Bugün geldiğimiz noktada yardım yapan ve bağışta bulunan, kulübe ekonomik destek sağlayanların hala tartışılıyor olmasını üzülerek izliyor ve bir anlam veremiyoruz. Bunu bir yönetim zaafiyeti olarak değerlendiriyoruz.
Kırk kere söyledik:
Muğlaspor’un nostaljik bir dekor olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, geçmişin başarılarıyla iç geçirmek, efkârlanmak, suni, dönemsel algı ve hedeflerle romantikleşmek yerine kulübün bir iktisadi işletme gibi, bir şirket gibi yönetilmesini sağlayacak, ona-buna avuç açmadan, kimseye muhtaç olmadan kendi kaynaklarını kendisini yaratacak, ekonomik ve sportif alt yapısını kurabilecek bir yönetime ihtiyaç duyduğunu; kırk kere söyledik…