Kent Yazıları sitesi 8 Temmuz 2010 tarihinde internet ortamında yayınlanmaya başladı. Sitede ilk olarak yayınlanan köşe yazısı “Kente Sosyolojik Bakış” adı altında yine aynı tarihte yayınlandı. Daha ilk yazıda kent gerçeğinin peşine düşmüştük. Galiba bu site ile de köşe yazılarını kendine ait bir internet sitesinde paylaşan ilk gazeteci olduk. İşin aslı mesleki ve sektörel gelişmelerin ve ilişkilerin bizi “kendine ait bir özgür alan” yaratma noktasına götüreceğini biliyorduk. İçinde yer aldığımız yayın kurumlarının prensipleri, ilişkileri, yayın anlayışı değişse de ülkenin ve dünyanın dört bir yanından okurla bizi sahibi olduğumuz işte bu özgür alan buluşturacaktı. Okurla bu özgür alanda buluştuk.
***
Bu hafta başı itibariyle gazetecilik mesleğine, mesleğin ötesinde bir yaşam şekli olarak  devam etmek adına, büyük bir onurla görev yaptığımız Gazete Şah’tan kendi isteğimizle ve mesleki nedenlerden dolayı ayrıldık. Bugüne kadar gazetelerinde keskin köşe yazılarımıza, kişi ve kurumlardan gelen baskılara rağmen izin veren, bize yazma fırsatı sağlayan Süleyman Şah Gökcan ve eşi Yelda Erol Gökcan hanımefendiye bu vesile ile bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bir kent yazarı olarak kaleme aldığımız köşe yazıları ile onları zaman zaman sıkıntıya soktuğumuzun farkındayız. Ama neylersin ki gazetecilikte böyle şeyler oluyor…
***
Gazeteden ayrıldık. Ancak biz gazeteciyiz ve kendimize ait özgür alanda kenti yazmaya, sorunları kaleme almaya devam edeceğiz. Bu özgür alanın işçisi de, patronu da biziz ve bizim bu alan ile ilgili ödeyeceğimiz herhangi bir bedel yok. Kenti yazmaya inatla ve ısrarla devam. Her ne olursa olsun “Marka Kent” yerine “Maket Kent” olarak kalmak için gayret içerisinde olanlarla mücadelemizi bu sitede, sahibi olduğumuz bu özgür alanda devam edeceğiz.
***
Bir gazeteci ve üstelik bir kent yazarı olarak başımıza ne gelirse gelsin kentin gündeminden şu ya da bu şekilde kopmak mazeretine sığınamayız. Sahip olduğumuz mesleki sorumluluk bizi bu lüksten mahrum bırakıyor. Bu nedenle iki günlük aradan sonra yazılarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
***
Kentin gündeminde Muğla Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri var ve biz bu seçimde kent adına tarafız. Oda seçimlerinde iki dönem görev yapan ve yeniden Anayasa Mahkemesi kararı ile adaylık önündeki engelleri kalkan Sayın Bülent Karakuş ve ekibine “Yeter dur” diyen Gelişim Hareketi’ni ve verdiği mücadeleyi destekliyoruz.
***
Biliyorsunuz; Safa Altaş ve ekibi Gelişim Hareketi olarak kent adına önemli bir göreve talip oldular. Süreci yakından takip ediyoruz ve Gelişim Hareketi’nin her geçen gün halkasını genişlettiğine tanık oluyoruz. Safa Altaş ve ekibi bu süreçte mevcut başkan Karakuş ve yönetimine 8 yıldır; “Benim için ne yaptın ki, bir daha aday olmak istiyorsun?” diyerek hesap sormaya hazırlanan oda üyelerinin umudu, ortak sesi oldu.
***
Bu kent bir kez daha “Bir şeyler yapmaya çalışanlarla bir şeyler yaptırmamaya çalışanların” mücadelesine tanık oluyor. Muğla önemli bir süreçten geçiyor. Köşe yazıları bu nedenle bu tarihsel sürecin yakın tanığı. Safa Altaş ve ekibi Gelişim Hareketi ile bir şeyler yapmaya, kentin önüne hedef koymaya çalışırken, bizim bir kenarda durup olan biteni çekirdek çıtlatarak izlememiz beklenemez. Biz Gelişim Hareketi’nin ne yapmaya çalıştığını biliyoruz. Ama hala bu hareketin ne yapmaya çalıştığını anlamamış, anlayamamış olanlara bir tavsiye de bulunmak isteriz. Gelişim Hareketi’nin kendilerini ve hedeflerini açıkladıkları resmi internet sitesinde yer alan bir tanımlamayı bu nedenle sizlerle paylaşmak istiyoruz. Mutso Gelişim Hareketi internet sitesinde kendisini şu sözlerle tanımlıyor.
***
“Muğla Ticaret ve Sanayi Odası ‘Gelişim Hareketi’ aslında yeni bir hareket değildir. Odamızın geçmişinde iki dönem önce Bülent Karakuş ve Hilmi Giresun arkadaşlarımızla birlikte ortaya ‘Değişim Hareketi’ olarak çıkmıştık. Ne var ki arkadaşlarımız değişimden ‘Oda yönetiminin değişimini’ anlıyorlarmış. Bizler ise ‘değişimden’ Muğla Ticaret ve Sanayi Odası’nın vizyonunun ve misyonunun değişimini; böylelikle Muğla’da sanayileşme, ticaret ve ihracat alanında inovasyon yaratılmasını; stratejik planlama yapılarak odamız üyeleri ile birlikte Muğla’nın önüne yeni hedeflerin konulmasını anlıyorduk. Bu yapılamayınca, odadaki görevlerimizden ayrıldık ve önümüzdeki seçime yönelik ‘Gelişim Hareketi’ni başlattık. Bizlerin ayrılışı ile ‘Değişim hareketi’ bitmiş, geriye ‘Bülent Karakuş & Hilmi Giresun’ ikilisi ve arkadaşlarının yarattığı ‘ARKA BAHÇE HAREKETİ’ kalmıştır. Şimdi biz değişimi gelişimin içinde görüyoruz. Değişerek gelişmeye, gelişerek değişmeye; Muğla’nın 100. Yılında, Muğla’nın ikinci yüzyılına sizlerle birlikte damgamızı vurmaya talibiz. ‘Muğla, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı’ lafını laf olmaktan çıkarmak istiyoruz. Muğla ikinci yüzyılına BÜYÜK ŞEHİR olarak giriyor. Bizler Gelişim Hareketi olarak Büyük Şehir’in KÜÇÜK ODASI olmak istemiyoruz. Bu yeni yüzyılda Odamızın “ARKA BAHÇE” olmadığını, edilgin değil, etkin olduğunu görmek istiyoruz. Sadece istemiyoruz. Odamızı arka bahçe olmaktan çıkarmaya, edilgin değil, etkin yapmaya talibiz”…
***
Bu tanımlamadan sonra fazla söze gerek yok. Safa Altaş ve ekibinin tek yürek olduğu Gelişim Hareketi’nin yukarıda yer alan tanımlaması meraklısına her şeyi anlatıyor. Muğla Ticaret ve Sanayi Odası üyesi olan her meslek erbabının bu sitede kendi gerçeğini bulacağı çok tanımlama mevcut. Sitede 8 yıllık süreçte hizmet adına üretilenlerin işletmeler tarafından hissedilmeyişinin nedenleri var.