Fethiyeli okurlar uyarıyor.
Çoğunluğu CHP’li olan okurlar “Bu büyükşehir yüzünden biz Fethiye’de oy kaybediyoruz” diyor.
Fethiye’nin büyükşehir statülü seçimlerinde aldığı oyu 41 bin olarak açıklayan Fethiye CHP’li okurlar, önümüzdeki milletvekilliği seçiminde CHP’nin ancak 30 bin oy alabileceğini iddia ediyorlar.
Neden böyle düşündüklerini sorduğumuzda birçoğu büyükşehir yasasıyla gelen yeni yönetim şeklini, dolayısıyla Muğla Büyükşehir Belediyesi’ni ve Başkan Osman Gürün’ü suçluyorlar.
CHP’liler büyükşehir uygulamasıyla değişen başta su, taksi, minibüs, dolmuş hattı tarifelerinin büyük tepki topladığını bu nedenle CHP’nin Fethiye’de oy kaybedeceğini iddia ediyorlar.
“İnanmıyorsan gel Fethiye’ye sıradan vatandaşla konuş” dediler.
Atladık gittik Fethiye’ye.
Orada 4 saat kaldık, sokaktaki insanla konuştuk.
Fethiye’de gördük ki taşıma ücretlerinin yeni tarifesi oldukça sıkıntı yaratmış. Önceden 75 kuruş olan belediye otobüs ücretleri, kent kartlı olursan 1.25 kuruşa, kent kartlı olmazsan 2 TL’ye yükselmiş.
Fethiyeli’nin kent kart alışkanlığı yok.
Her binişte iki, inişte iki lira sonuçta Fethiyeli’nin canını yakmış.
Kim bu işin sorumlusu?
Büyükşehir (!)
Kim var başında?
Osman Gürün.
Fethiye’de Gürün’e veryansın başlamış.
Fethiye’de son seçimde 41 bin oy alan CHP, büyük şehrin değişen tarifeleri nedeniyle önümüzdeki seçimlerde 30 bin almakta zorlanır mı? Bilmiyoruz.
Bildiğimiz, Bodrum’unda aynı konuda sıkıntı yaşadığı.
Ancak Bodrumlular henüz işi sallama boyutuna getirmemişler.
Bodrum’da büyükşehire sallayan vatandaş değil.
Bodrum’da büyükşehire sallayanlar genellikle dolmuşçular, minibüsçüler, taksi durakları ve taksiciler…
Bodrum’da başlayan yeni ring seferleri taşıma sektörünün tadını kaçırmış durumda.
Tıpkı Bodrum’da olduğu gibi Fethiye’de de saat 23’e kadar olan uzatılan yeni ring seferleri Fethiyeli dolmuşçuların ve taksicilerin tepkisine yol açabilir. Gökben-Bozyer-Fethiye, Göcek-Yanıklar-Kargı-Fethiye, Eldirek-Çamköy-Fethiye’de oluşturulan yeni güzergâhlar, Seydikemer-Fethiye şebekesinde arttırılan sefer sayısı ve aktarma istasyonu taşımacılık konusundaki görev değişikliğinde sıkıntılara yol açabilir.
Biliyorsunuz Bodrum’da da şehir içi hizmet veren otobüslerin hizmet süreleri 17.30’dan 23’e kadar uzatıldı.
Vatandaşların gün boyu otobüslerden yararlanmasını isteyen büyükşehir belediyesi aktarma istasyonlarını Bodrum’da da uygulamaya koydu.
Bodrum-Ortakent, Bodrum-Turgutreis, Bodrum Yalıkavak ring seferleri saat 23’e kadar, Dereköy-Gümüşlük seferleri 22’ye kadar uzatıldı.
Bir konuya açıklık getirerek yazıya devam edelim.
Bir yerel yönetici olarak Sayın Osman Gürün’ü yöntem ve uygulamaları nedeniyle en çok eleştiren iki üç kişiden birisiyim. Ancak büyükşehir statüsü ile gelen yeni yönetim şeklinde sadece Sayın Gürün’ün suçlanmasına, hedef olarak seçilmesine karşıyım.
O kadar da değil.
Salt başkanı suçlayarak işin kolayına kaçanlara bu yasanın hiç mi suçu yok? Diye sormak gerekir.
Soralım o zaman.
“Bu yasanın hiç mi suçu yok”?
Sonuçta bu yasayı Osman Gürün yapmadı.
Dolayısıyla yasanın günlük yaşamı etkileyen yeni yönetim şekli konusunda Osman Gürün’ün yapacağı çok fazla şey yok. Sayın Başkan büyükşehir olarak belediyecilik hizmetini kendi kafasına, kendi algısına göre değil yasaya ve mevzuata göre yapıyor.
Zaten çok fazla esnemeyen, statik bir yönetim anlayışı ile tanınan Başkan Gürün’ün büyükşehirle gelen yeni yönetim şekliyle daha mevzuatçı bir hal alması kaçınılmazdır, ayrıca doğal karşılanmalıdır.
Yasanın içeriği uygulamaları daha köşeli ve keskin hale getirmiştir.
Bugün Başkan Gürün’ün uygulamalarını katı bulanlar bu katılığın nedenini sadece Osman Gürün’ün kişiliğinde, mizacında arama yanlışlığına düşmemeliler. Büyükşehir yasasının getirdiği yeni uygulamaların içinde kardeşi kardeşe kırdıracak nitelikte uygulamalar mevcut.
Bu uygulamalara Osman Gürün’ün karşı çıkma şansı yok. Yukarıda ifade ettik bir kez daha yineleyelim.
Bu gün ilçelerde yaşanan sorun Ak Parti hükümeti tarafından hazırlanan büyük şehir mevzuatının CHP’li Osman Gürün eliyle uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Eğer büyükşehir belediyesini Ak Parti kazanmış olsaydı, yasayla gelen yeni yönetim şekli ve uygulamalar tıpkı Antalya ve Denizli’de olduğu gibi halka “devrim” niteliğinde yansıtılacaktı.
Ayrıca plajlar ve onca taşınmaz Muğla’da kalacaktı…
Büyükşehir yasası Ak Parti’nin seçim kazanamadığı illerde başarılı olmak için siyasi mühendislikle, stratejik olarak hazırlanmış bir projeydi.
Siyasi kararlarını ideolojik refleksleriyle, cumhuriyet düşkünlüğüyle veren batı seçmeni ile klasikleşmiş CHP belediyeciliğini karşı karşıya getirerek siyasi başarı hedeflenmişti.
Dar bölgelere sıkışıp kalan CHP belediyeciliğinin farkındaydılar. Ak Parti stratejistlerine göre;
CHP’li belediyelerin yeni yönetim şekliyle başarısız olmaları sonuçta kaçınılmazdı.
Ak Parti seçim bölgesinde seçimi kaybetmiş olsa bile büyükşehir yasasıyla halk-belediye-hizmet ilişkisinde kaotik bir yapı inşa edilecek, bu kaotik yapı bir sonraki seçime de zemin hazırlayacaktı.
Büyükşehir yasasının iki yüzü vardı. Yasa seçim bölgelerinde seçimi Ak Partili adaylar kazanınca; ödüle, CHP’li adaylar kazanınca; cezaya dönüşmek üzere kurgulanmıştı.
CHP yüksek siyaseti ne yazık ki bu kurguya gerekli önlemi alamamış, kurguyu sadece Anayasa Mahkemesine taşıyarak buradan siyasi sonuç elde etmek istemişti.
Olmadı, olamadı buradan bir siyasi sonuç çıkmadı.
Ak Parti bir adım daha attı.
O süreçte CHP’nin yasaya olan direncini ‘vesayet rejimiyle mücadele’ kapsamında görülmesini sağladı.
Toparlayalım.
Büyükşehir statüsü ile gelen yeni yönetim şekliyle yapılan uygulamalar il genelinde, sokaktaki vatandaşta, siyasi partilerde ve örgütlerde belli oranda tahribat ve erozyon yaşatacaktır.
Fethiyelilerin iddia ettiği gibi 10 bin oy kaybının nedeni sadece büyükşehir belediyesi değil yasasının getirdiği yönetim şeklidir, mevzuattır.
Burada sorun mevzuatın Osman Gürün eliyle uygulanmasıdır. Ayrıca bu durumun CHP’yi CHP’liye kırdıran bir durum olarak görülmesi de yanlıştır.
Büyükşehir yasanının içerdiği riskleri, tuzakları daha önceden ifade etmiş ve bu konuda yaptığımız uyarılarla siyasetin daha işin başında bu konuya hazırlık yapmasını istemiştik.
Olmadı (!)
Siyaset kendi içinde hazırlığını yapamadı.
O süreçte uyarılarımızı politik çerçevede değerlendirenler sonuçta kısa sürede yanıldıklarını anladılar.
Konuyu uzattığımızın farkındayız.
Ancak bu konuda yazılması gereken çok şey var ve henüz 2014 Mart yerel seçimleriyle ilgili süreç henüz yazılmadı.
Yazılmanın ötesinde tartışılmadı. O sürece ilişkin “aslında ne olduğunu” hala tartışabilmiş, bundan kent olarak bir ders çıkarabilmiş değiliz.
Bir tespitle huzurunuzdan ayrılalım. Bu yıl içerisinde yapılacak olan milletvekili genel seçimlerinde başta büyükşehir belediyesi olmak üzere CHP’li belediyelerin performansı (!) CHP’nin milletvekili adaylarının kimler olacağı kadar önemli.
Bu süreçte Ak Parti’nin büyükşehir yasasına, her türlü dayatmasına ve merkezi otorite baskısına karşı CHP’nin elinde örgütlülüğünden başka bir şeyi yok…