ÇAM BALI TESCİLİ -II-
Bir önceki yazıda Muğla Çam Balı tescilinin Eli Kulağında olduğunu yazmıştık.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Karakuş’un Mermer ve Çevre Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada Muğla Çam Balı tesciline ilişkin müjde verdiğini, Muğla Çam Balı’nın yakın bir süreçte, 10-15 gün içerisinde Muğla Arı Yetiştiricileri MAYBİR tarafından tescilinin alınacağını ifade etmiştik.
Muğla Çam Balının üretici birlik (MAYBİR) adına tescilleniyor olmasında duyduğumuz memnuniyeti dile getirmiştik.
Zira dünya çam balı üretiminin yüzde 92’sini, ülke genelindeki çam balı üretiminin ise yüzde 75’ini gerçekleştiren Muğla’nın geçte olsa bu üretim değerine tescil almasını çok önemsemiştik.
3 milyon kovan kapasitesi yaklaşık 20 bin ton üretimi ile sektörün lokomotifi olan Muğla; en önemli üretim değerleri arasında yer alan çam balının kimliği ve tescili konusunda yıllara dayanan çabanın sonucunu aldı.
Türkiye’de 60 bin arıcı ve 8 milyona yakın arı kovanı bulunuyor.
Çam balı üretim alanlarının arı kovan sayısındaki artışa göre artırılması gerekiyor. Alanlar arttıkça kovan sayısıda artıyor ve bu artış üretimi tetikliyor.
Arıcılık sektörü ülke ekonomisine katkı koyarken, üreticiye sağladığı ekonomik girdileri ile de binlerce istihdam sağlıyor.
Ancak bu üretim değerinin ve sektörde yarattığı istihdamın korunması ve öteye taşınması için çam balı üretim alanlarının genişlemesi gerekiyor.
Yıllık 5 ila 15 bin ton bal, Avrupa ve Arap ülkelerine ihraç ediliyor.
Ancak ihracatın neredeyse büyük bir oranı ‘dökme bal’ olarak yapılıyor.
Oysa uzmanlar ihracatın dökme yöntemiyle değil, paketleme yoluyla yapılması gerektiğini vurguluyor.
İşte çam balı üretim standardı ve tescili bu noktada devreye giriyor.
Tescil, dökme bal ithalatından, marka değeri oluşan paketli ihracata geçmemizi sağlıyor.
Zira bütün dünya (!) çam balının Muğla’da üretildiğini biliyor.
Bu süreçte Türk balının kimliğine kavuşmasıyla ihracatın kat kat artacağını her fırsatta dile getiren MAYBİR Başkanı Ziya Şahin’in “Bir kilo çam balı üretseniz bile satabilecek potansiyelimiz var. Avrupa çam balını istiyor. Biz yeter ki kalite ölçütlerini yakalayalım. Balımızın kimliğini belirleyelim. Çam balının yüzde 92’sini üretiyoruz ama biz kendi kodeksimizi koyamamışız” sözünü hatırlatmak gerekiyor.
Biliyoruz ki MAYBİR bu konuda çalışmalar yürütüyor ve Türk çam ballarının kimliklendirilmesi için yürütülen çalışmalarda da sona gelindi.
Üniversiteler ve Araştırma Enstitüleri’ nden 34 kişilik bilim kurulunun görev yaptığı proje ile çam balının kodeksi (standardı) belirlenecek.
Kodeksi (standart) belirlenmiş, coğrafi işaret tescili almış Muğla çam balı ile inanıyoruz ki sektöründe, ihracatında önü açılacak.
Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı ve Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin’in ve binlerce üreticinin tescil konusunda gelecek açıklama için günleri iple çektiğini biliyoruz.
Bizde farklı durumda değiliz.
Türk Patent Enstitüsü’nden gelecek resmi açıklamayı bekliyoruz.
“Sen bu işlere neden bu kadar kafa yoruyorsun, siyaset yazmaya devam etsene” şeklinde okuyucudan gelen iletilere yanıt vererek yazıyı bitirelim istiyoruz.
Bizi yakından takip eden okurlarımız bilirler.
İlin gıda ve tarım ürünlerine, üretim kapasitesine, bu ürünlerin yarattığı istihdama, yerel kalkınma modellerine ve kentin marka değerine kafa yoran bir gazeteciyiz.
Bilindiği gibi günlük haberler üzerinden yürüyen genel gazetecilik tanımı, günü aktarma noktasına odaklıdır. Biz, bu tür gazeteciliğin ötesinde bir köşe yazarı olarak ilin ekonomisine ilişkin yazılarımızla kendimizi eğilim haber ve yorum yapan, alan gazeteciliğinin içinde bulabiliyoruz.
Gazeteci olarak haber ağırlığımızı günlük haberler oluşturuyor olsa da bir köşe yazarı olarak zaman zaman alan gazeteciliğinin sınırlarına kadar gidip geliyoruz.
Bu nedenle kentin ticari ve ekonomik yaşamı, tarımsal üretim, yatırım, istihdam gibi konular, odalar, borsalar ve üretici birliklerinin menzilindeyiz.
Biliyoruz ki bu bakış açısı bizi elbette bir yerlere taşıyacaktır.
Ancak alan gazeteciliği için zemin ve derinlik gerekiyor.
Şimdilik gidip gelmekle yetiniyor, gelecekte de başarmayı ümit ediyoruz.