CHP KONGRELERİNE ‘ORTA MUĞLA MERKEZ SİYASETİ’ ETKİSİ
CHP’nin kurultay takvimine göre ilçe kongrelerine ilişkin kaleme aldığımız yazılarda ilçe kongrelerinin tamamında Orta Muğla merkez siyasetinin etkisinde gerçekleşeceğini ifade etmiş, ‘CHP Siyasetine Gözlemci Olmak’ başlığı taşıyan bir önceki yazıyı “Bu süreçte bize; eylemci olmak değil, gözlemci olmak düşüyor” tespitiyle bitirmiştik.
Bu tespite Bodrumlu birçok okurdan Orta Muğla merkez siyasetinin ilçe kongrelerine etkisini eleştirmemiz gerektiği yönünde ‘gönül koyan’ türde iletiler aldık.
Aralarında ‘Sende mi Brütüs’ diyenleri bile vardı.
Okur her zaman haklıdır ama (!)
CHP’de parti içi demokrasiyi, örgütsel güce dayalı sandık iradesini, ön seçimi, yok edilmeye çalışılan ideolojiyi ve bireyin seçme-seçilme hakkına dem vuran ve bu düşüncenin ürünü olan yüzlece yazıyı kaleme almış bir kaç gazeteciden birisi olarak hatırlatmak isteriz ki; ‘Gazeteci tavrı demokrasiden ve aydın tavrından soyutlanamaz’ gerçeğini unutmuş filan değiliz.
Geçmişin yükünü bir kenara koyarak geleceği yaratma çabası içerisinde olan yeni CHP’nin yöntem ve uygulamalarını şaşkınlıkla izlemeye devam ediyoruz.
Bu nedenle CHP ile olan ilişkimizi ‘eylem’ düzeyinde değil, ‘gözlem’ düzeyinde devam ettiriyoruz.
Biz CHP’nin kayıtlı üyesi değiliz.
Parti ile olan ilişkimizi ‘gözlem’ düzeyinde tutarken (!) CHP’nin kayıtlı üyelerinin bu vahim durum karşısında ne yaptığını? bu vesile ile öğrenmek isteriz.
Özellikle de Bodrum’dan bize ileti gönderen muhteremlerin varsa bu süreçteki çabalarını bize de ulaştırmalarını isteriz.
Gerek seçmen sayısı, gerekse örgütlü yapısı ile CHP’nin en güçlü yerleşkeleri arasında yer alan Bodrum’da, 3 Aralık tarihinde yapılacak ilçe kongresine (şimdilik) Orta Muğla Merkez siyasetinin desteğini alan tek adayla gidileceğini de hatırlatmak isteriz.
Sahip olduğu insan gücü ve örgütlülüğü ile Bodrum, şu ana kadar ikinci bir aday çıkarmazken, kimse bizden şovalyelik yapmamızı beklemesin.
Hatırlayanlar çıkar mı bilemeyiz?
Sol düşüncede; ‘Her sınıf kendi mücadelesini versin’ düsturu hakimdir.
Her sınıf kendi mücadelesini vermeden, kimseye söz hakkı düşmez (!)
Delege seçimleri ile başlayan süreçte Bodrum Yarımada siyaseti şekillenirken olan bitene turist mesafesinde duranlar, bu süreçte bize görev tanımı yapmaktan uzak durmalılar.
Türkiye’nin her bir köşesinde olduğu gibi Muğla il genelinde CHP’nin en etkin egemen gücü tartışmasız belediyeler ve belediye başkanlarıdır.
40 yıldır merkezi otoriteden, iktidar olmaktan uzak, tek bir bakanı, tek bir genel müdürü ve tek bir müsteşarı olmayan, kendi iç değerleri ile varlığını sürdürmeye çalışan CHP’nin bugünkü otoritesini belediyeler ve belediye başkanlarının oluşturması kaçınılmaz ve talihsiz bir durumdur.
Bugün Orta Muğla Merkez siyasetini de etkin kılan yegane unsur; belediyeler ve belediye başkanlarıdır. 2014 seçimleri ile yürürlüğe giren büyükşehir yasasının getirdiği yönetim şekli ile adeta perçinlenen bu gücün, bu gün siyaseti şekillendirmesi CHP’nin geldiği noktayı ortaya koyması açısından çok önemlidir.
Kongreler takvimi ile başlayan süreçte büyük-küçük her bir ilçenin CHP’li belediye başkanları delege seçimlerine müdahil olurken, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un delege seçimlerine müdahil olmaması (!) Kocadon’un örgüt iradesine saygısını, ötesinde demokratik anlayışını ortaya koymuş olsa da, bu perhizin mevcut siyasi yapıda bir karşılığı bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle sahip olduğu güce karşın Bodrum, CHP’li bir belediyeye sahip olmamalarına rağmen Fethiye ve Köyceğiz’in gösterdiği çabayı gösterememiştir.
CHP’nin kurultay takvimine göre ilçe kongreleri sürecine ilişkin kaleme aldığımız yazılarda yer alan ve kimya bozan; “İlçe kongrelerinin tamamı Orta Muğla Merkez Siyaseti’nin etkisinde gerçekleştirilecek” tespitimizi yenileyerek sonlayalım.