Siyaset tarihinde CHP, kurultaylar partisi olarak anılıyor.
1923’te kurulan ve 12 Eylül dönemindeki 12 yıllık kesintiyle 79 yıldır siyaset hayatını sürdüren CHP, bugüne kadar 34’ü olağan, toplam 53 kurultay gerçekleştirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olarak 4 yıllık süreçte partiyi 6. kez kurultaya götürdü.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından başlayan tartışmalar CHP’yi 18. Olağanüstü Kurultaya taşıdı.
Kurultay’da beklenen oldu.
Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan seçildi.
Ancak bu kurultayda da başarısızlığın sebebi yine bulunamazken bu arada CHP’nin liderlik sorunu çektiği de iyice ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşması CHP tabanını ikna etmedi.
Tabanın beklediği konuşmayı Muharrem İnce yaptı ancak o konuşmada İnce’yi genel başkanlık koltuğuna taşıyamadı.
Zira CHP’deki tek sorun liderlik sorunu değildi.
Bu tablonun asıl nedeni CHP’nin topluma yönelik politikalarıydı.
Bireysel hak ve özgürlükler,
Ekonomik kalkınma ve refah,
Demokratikleşme,
Eşit gelir dağılımı gibi halkın genel taleplerine karşılık politikalar üretilemedi.
Sonuçta 18. Olağanüstü kurultay başarısızlığı belirlemeye çare olamadı.
Bir araştırma yapılır, halkın CHP’ye oy verme eğilimi ölçülür. Sonuç; “CHP sol-sosyal demokrat bir parti olursa oy veririm” diyenlerin oranı yüzde 38 (!) “Kalkınmacı ve refahı artıran bir parti olursa oy veririm” diyenlerin oranı ise yüzde 50 olarak açıklandı.
CHP’nin 18. Olağanüstü kurultayı ideolojik bir yenileme getirmedi, halktaki algı da değişmedi.
Nasıl değişsin?
CHP’yi var eden bileşenler içinde parti örgütü çok zayıf.
Örgütlerin elleri pantolon çizgisinde…
Partinin temel politika tercihlerinde ve özellikle aday tespitlerinde tabanın hiçbir etkisi yok.
Bırakın CHP’ye oy veren tabanı, üyelerin bile etkisi yok.
Parti yönetimi toplumla iletişimi, ilişkisini medya üzerinden kuruyor.
Genel merkez örgütün, tabanın beklenti ve sorunlarının farkında bile değil.
Sonuçta karşımızda kendi tabanına sahip çıkamayan, kendi dışındaki seçmeni ikna edemeyen bir CHP var. Böyle bir CHP’den ileriye dönük bir planlama beklenebilir mi?
Bu nedenle 18. Olağanüstü kurultayda da örgüt ve ideoloji sorunlarına çözüm getiren bir yenilenme gerçekleşmedi.
Genel Başkan Adayı Muharrem İnce’nin ortaya koyduğu tespitler parti liderliğine ilişkin bir tartışmadan öteye geçemedi. Kılıçdaroğlu kendini savundu, ne kadar devrimci olduğunu anlattı. Örgüt içerisinden gelen muhalif seslere izin vermeyeceğini, onları disipline vereceğini açıkladı. Sosyal demokrat bir program ortaya koymadı, vatandaşlık hakları temelinde sosyal politikalar konusunda özensiz söylemlerle yetindi. Yetinilmesini istedi (!)
Bir kez daha Ak Parti’nin ideolojik hegemonyası altında kaldı.
Kılıçdaroğlu, kurultayda liderlik tartışmasının derinleşmesine izin vermedi, 2015 milletvekili genel seçimlerine kadar süreci taşıyacak bir yönetim hedefinde olduğunu gösterdi.
Muharrem İnce’nin kurultayda yaptığı konuşma “Ben senden daha iyi yönetirim” demekten öteye geçemese de İnce’nin genel başkan adaylığı halının altına süpürülen lider, örgüt ve ideoloji sorununun canlı kalmasını sağladı.
CHP, 2015 genel seçimlerine kadar tüm nitelik ve nicelik sorunlarını erteledi.
“2015 genel seçimlerinde de yaşanacak olası bir başarısızlıkta ne olacağını artık biliyoruz” diyerek sonlayalım.