Hala hissedilmiyor.
Erdoğan ile İhsanoğlu üzerinden yürütülen ve neredeyse referanduma dönüşen Cumhurbaşkanlığı seçiminde siyaseti Ak Parti ile CHP belirliyor.
Hissedilmeyen MHP’nin durumu (!)
HDP kendi adayını çıkararak siyasetin ana ekseninde kalmasını becerirken MHP, CHP ittifakıyla biraz işin dışında kaldı.
Bugüne kadar Ak Parti-CHP rekabeti karşısında seçmene üçüncü bir yol sunan MHP, ittifaktan kaynaklanan eksen kaymasıyla siyasi bir erozyona uğrayabilir.
Seçimlere üç gün var.
Anlaşılan o ki; Milliyetçi muhafazakar seçmen MHP’nin CHP eksenine katılmasını sindirebilmiş değil.
Sorun sadece bu kadar değil.
Görüştüğümüz MHP’lilerin birçoğu
MHP’nin kendi ekseninde kalmak yerine CHP eksenini tercih etmesini kabul etmiş gibi görünmüyor.
Onlara göre; Siyasetin AK Parti-CHP arasına sıkıştığı dönemlerde üçüncü alternatif olarak seçmenin oy verdiği MHP, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde oluşturulan Çatı Aday ittifakıyla bu özelliğini yitirdi. Keskin ve köşeli etnik reflekslerin sahibi olan MHP tabanı, MHP yüksek siyasetinin CHP eksenini tercih etmesini bir hata olarak görüyor.
Siyasette her hatanın bir karşılığı var.
MHP, bu işe başlarken etnik yapıda birleşen iki farklı seçmen grubuna sahipti. Ancak bu süreçte yaşanan eksen kayması MHP’ye oy veren her iki grupta da sıkıntı yarattı.
Bu süreçte Erdoğan’a yönelik söylemlerini keskinleştiren Devlet Bahçeli’nin eksen kaymasından rahatsız olan her iki grubu geri döndürmek için önünde üç günü var…
***
Hissedilmeyen bir diğer durum da çatı ittifakının büyük ortağı CHP’de.
CHP içerisinde Çatı Aday’dan, adayın bulunuş şeklinden ve dayatılmasından rahatsız olan grup sayısı sanılanın çok üzerinde…
Şimdi hissedilmiyor ama bu durum üç gün sonra sandığa yansıyabilir.
“Mecbur değiliz” tespiti bizi arayan, bizimle görüşen bazı CHP’li grupların ortak söylemine dönüştü. Muğla CHP tabanında ve örgütleri içerisinde yer alan bazı gruplar genel merkezin Çatı Aday dayatmasına mecbur olmadıklarını açıkca ifade etmekten çekinmiyorlar.
Onlara göre; CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı mutlak örgütten çıkmalıydı. Örgütle hiçbir siyasal bağı olmayan bir adayın önerilmesi siyasi bir hataydı. Son yerel seçimde örgüt iradesini yok sayan, belediye başkan adaylarının büyük çoğunluğunu atama yoluyla belirleyen CHP genel merkezinin daha aradan beş ay geçmeden örgütlerine ve tabanına yeni bir dayatmada bulunması CHP’li muhalif grupları harekete geçirdi.
Mart 2014 yerel seçimlerinde belediye başkan adaylarının büyük çoğunluğunu atama yoluyla belirleyen CHP genel merkezinin Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aynı yöntemi seçmenine dayatması işin suyunu çıkardı.
CHP’de bunun farkına varan bazı gruplar bu süreçte ““Mecbur değiliz” söyleminde birleştiler.
Çoğunluğunu ulusalcıların oluşturduğu CHP’li gruplar, yılın ikinci seçiminde Kılıçdaroğlu liderliğindeki Yeni CHP’nin örgütsel iradeden yoksun kararlarına “dur” demeye hazırlanıyor.
Bu karşı duruşla genel merkezin 2015 genel seçimlerinde örgütsel iradeye dayalı karar almasını sağlamak istiyorlar.
Bu nedenle dayatılan adaya değil, HDP adayı Selahattin Demirtaş’a oy vereceklerini CHP Genel Merkezi ve Kılıçdaroğlu’nu son kez uyaracaklarını ifade ediyorlar…