CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan facebook sayfasında CHP’lilerin dikkatine başlığı altında bir açıklama yaptı. Açıklamada partinin 9 Eylül kuruluş yıldönümü kutlama gecesine protesto etmek amacı ile katılmadığını ifade etti. Kent gündeminde ve CHP kulislerinde bomba etkisi yapan açıklama hakkında hiçbir yorum yapmadan bu açıklamayı sizlere aynen aktaralım. Aslında ne olduğuna bir bakalım.
***
İşte Ömer Süha Aldan’ın açıklaması:
“Muğla’daki Değerli Cumhuriyet Halk Partililerin dikkatine;
Partimizin kuruluş yıldönümü nedeniyle 09 Eylül 2013 günü Muğla İl Başkanlığımızca düzenlenen yemeğe katılmadım. Bu konuyla ilgili bazı spekülatif haberler duyduğumdan, konuya açıklık getirme gereği gördüm. Öncelikle Ankara’da olduğumdan yemeğe katılmadığım biçimindeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. 9 Eylül sabahı yeni kurulanSeydikemer İlçe Örgütümüzün çelenk koyma törenine iştirak ettim. Akşamüzeri ise, Milas Belediye Başkanlığınca düzenlenen Kültür Şenliklerindeydim. Gerçekte protesto amacıyla Muğla yemeğinde bulunmadım. Nedenlerini açıklıyorum.
Biliyorsunuz bugünlerde yerel seçim heyecanı hepimizi sarmış bulunuyor. İlçelerimizin tümünde iddiamız var ve dolayısıyla çok sayıda aday adayı arasında kıyasıya bir yarış söz konusu. Parti Meclisimiz, belediye başkan adaylarını belirleme yöntemini Merkez Yürütme Kurulumuza vermiş bulunuyor. Bu amaçla parti genel sekreteri ve dört genel başkan yardımcısından oluşan kurul hummalı bir çalışma sergiliyor. Bu kapsamda 4 Eylül 2013 günü genel merkezde Muğla örgütü ele alındı. Oraya gittiğimde ve dile getirilen görüşleri dinlediğimde, ilimiz adına beyanda bulunan bazı kişilerin belli bir organizasyon dahilinde ortak hareket ettiklerine tanık oldum.
Örneğin halen bizim belediye başkanlarımızca yönetilen iki ilçenin birinde sandık talep edilirken, diğerinde atama isteniyordu. Keza tarafsız olması gereken biri tarafından kimi adaylarla ilgili olarak gazete kupürleri gösterilip, adaylar kötüleniyordu. Ciddi iddialarla sarsılan bir ilçede yaşanan sorunlar geçiştirilmeye çalışılıyordu.
Bu duruma kendi yaklaşımım içinde ve medeni ölçülerle karşı çıktım. Şuna emin olun ki, eğer karşı çıkmasaydım Muğla gerçeğinden kısmen habersiz heyetin alacağı kararlar partiyi paramparça edebilecekti. Kimi gerçekleri tüm çıplaklığıyla, belki saygı duyduğum aday arkadaşlarımı da üzecek biçimde dile getirdim.
Bunlardan biri Fethiye ilçemizde her partilinin bildiği, lakin nedense ifade etmeye çekindiği yönetim anlayışı ve kişilikten kaynaklanan sorunlardı. Aynı anlayış bir süreden beri hiç bir etkim olmadığı halde Bodrum Belediye Başkanının partiye katılımını benim organize ettiğimi, sırada Fethiye Belediye Başkanının olduğu dedikodusunu pompalıyordu. İthal aday girişimine başından beri karşı olmama ve bunu sayısız kereler tekrarlamama rağmen, bu asılsız haberlerin yayılmasının elbette bir nedeni vardı. Aslında bu lafları yayanlar perde gerisinde ithal adaylarla anlaşanlardı. Ancak çok masumlarmış gibi kendilerini dışarıda tutma adına hem konuyu bana atfediyor ve hem de örgütünün tepkisini bana yönlendirerek, adaylarla aramı açmaya çalışıyorlardı. Yani bir taşla iki kuş…
Bu oyunu anlamak için Fethiye’deki bir önceki yerel seçim sürecine bakmak yeterliydi.
Keza bu oyunu bozmanın yolunun, Ankara’daki komisyon huzurunda ithal adaya neden karşı çıktığımı açıkça dile getirmek olduğunu düşündüm ve ithal belediye başkanının partiye davet edilmesinin doğru olmadığını nedenleriyle anlattım. İşte! O andan itibaren bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya kaldım. Çünkü düzeni bozmuştum.
Öte yandan bu toplantıda takındığım tutum dolayısıyla, karakteri tüm Muğla tarafından ve özellikle Fethiye’ce bilinen bir ilçe başkanı tarafından facebook aracılığıyla bana yönelik olarak hakarette bulunuldu. Öncelikle belirtmek isterim ki, bir milletvekiline hakaret parti suçudur ve gereği il yönetimince bir an önce yapılmalıdır. Aksi davranış bu yöneticilerin de sorumluluğunu gerektirir. Ayrıca insani ilişkiler yönünden eleştiri bir hak olsa da, hakaret, zayıflık belirtisidir.
İkinci olarak, kişisel açıdan böylesi bir hakaretin altında kalmayacağımı herkes bilmelidir. Hakarete yönelik en anlamlı sözü yüzyıllar öncesinden yüce insan Mevlana söylemiştir:
‘Önce lafa bakarım laf mı diye, sonra lafı söyleyene bakarım adam mı diye.’
Üçüncü olarak; beni üzen bir husus da, bu facebook mesajının, Muğla il başkanı Mustafa Öztürk tarafından beğenilmiş olmasıdır. Bir hakareti yapmak kadar, bunu onaylamak da suçtur. Ey! il başkanı; o kişinin sana yönelik hoş olmayan girişimlerine alışmış ve bu olguyu kabul etmiş olabilirsin, lakin ortada milletvekili kimliğine yönelik bir hakareti nasıl hoş görebilirsin? Bir il başkanı parti suçu işleyen birinin demecini nasıl olumlu bulabilir? Unutma seni seçenler birkaç kişiden ibaret değil ve de konumun gereği Genel Başkanımızı temsil eden biri olarak bu tür bir davranışla o makamı hak etmiyorsun.
Dördüncü olarak bir sözüm de tüm Muğla örgütünde bir yerleri işgal edenlere; Marmaris Belediye Başkanımıza yönelik alçakça saldırı olduğunda belediye başkanına sahip çıkma basiretini gösterenler, bana yönelik hakarete duyarsız olmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kadar mı korkuyorsunuz? Nemelazımcılık duygusu birilerini o denli sarmış olmalı ki, kötülüğe karşı çıkmak, ayıplamak ve de direnme anlayışı yok olmuş. Bir kınamada bulunma gereği dahi duymayanları vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Tabi ki bu olay karşısında gereken tepkiyi gösteren yiğit partili arkadaşlarımı ayrık tutarak…
Beşinci sözüm gerçek CHP’lilere; sizler ne milletvekili, ne belediye başkanı ve ne de meclis üyeliği beklemeksizin sadece partinize hizmet eden parti emekçilerisiniz. Lütfen sadece kendi çıkarını düşünen makam mevki için bu güzelim partiyi bir araç haline getirenlere, bu amaçla sahtekarlığı, bisküvi sandığından oy çalmayı, masa başında delege yazmayı, yalan söylemeyi, partili arkadaşına kazık atmayı, iki yüzlülüğü siyaset haline getirenlere hadlerini bildirin. Çünkü tek başıma benim yaptığım mücadelenin bir anlamı olmaz.
Değerli Dostlarım; İşte! Bu nedenlerle yemeğe katılmadım. Keza bu açıklama için de yemeğin geçmesini bekledim. Zira öncesinde yaptığım bir açıklama, yemeğe gelecekleri etkileyebilir ve de fatura bana çıkarılabilirdi. Saygılarımla…
***
Bu açıklamanın ardından CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk’ten yanıt gecikmedi. Öztürk’te bu konudaki mesajını yine facebook üzerinde paylaştı.
***
İşte Mustafa Öztürk’ün mesajı:
“Çok değerli partili yol arkadaşlarımız. Sayın Milletvekilimiz Ömer Süha ALDAN’ın sosyal medyada paylaşmış olduğu, “Muğla’daki Değerli Cumhuriyet Halk Partililerin dikkatine” başlıklı yazısını okuduk, değerlendirdik. Kendisine aynı yöntemi kullanarak yanıt vermeyeceğiz. Ancak bilinmesini isteriz ki; Cumhuriyet Halk Partililik kültüründe, yetkili kurul ve komisyonlarda, basına veya kamuoyuna kapalı olarak değerlendirilen ve görüşülen konuları ve ayrıca parti içi sorunları sosyal medya üzerinden paylaşmak gibi bir gelenek yoktur, olamaz. Görüş bildirme, partimizin Yönetim Kurulları, Danışma Kurulları ve Kongrelerinde yapılır. Cumhuriyet Halk Partisi üyelerimize ve konuyla ilgilenen kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.”
***
Hani bazen insana yeri dar gelir ya!
Bugün işte öyle bir gün.
Bir yazar olarak gazetelerde bize ayrılan yer belli.
Sınırı zorlamanın da alemi yok.
Yüksek yargıda görev yapan ve arkasından kontenjan kadrosu ile örgüt iradesinin arasına sıkıştırılarak vekil olan Sayın Ömer Süha Aldan’ın Muğla CHP örgütleri hakkında yaptığı açıklama hakkındaki görüşlerimizi bir sonraki yazıda sizlerle paylaşalım.
Yarın devam edelim.