Bir kurumun yaptığı her açıklama krize ve kargaşaya neden oluyor,
Ötesinde her açıklama kamuoyunda tartışma başlatıyor,
Açıklamayı yapan kurum yöneticisi tartışmaların odağında yer alıyor,
Yüzü gözü şişiyorsa (!)
O işte bir terslik, ötesinde büyük bir sorun vardır.
Elbette başka faktörlerde mevcuttur.
Alınan kararların sosyal, siyasal etki ve tepkileri, karar alan siyasetçiye gösterilen refleks, siyasetçinin toplumsal memnuniyet düzeyi krize ve kargaşaya yol açabilir.
Bu sorun siyasal ve sosyal boyutta değerlendirilebilir.
Ancak bu sorunun bize göre bir başka boyutu daha var ve biz bugün o boyutunu değerlendirelim istiyoruz.
‘Siyasal iletişim ve medya planlaması’ boyutunu…
Soru:
Siyaset kurumu eliyle yapılan hizmetleri ve siyasi aktörün görüşlerini topluma aktarmada en önemli ve en etkili araç nedir?
Medyadır.
Eğer en etkili araç medya ise (!)
Meseleye siyaset-medya ilişkileri açısından bakmak gerekir.
Kimse kusura kalmasın.
Siyasetin yönetme üzerine inşa edilen yapısı (!) medya ilişkilerini ilk kez masasında bulan (iyi niyetli de olsa) birkaç bürokratın, memurun algısına ve becerisine bırakılamaz.
Bırakılırsa ne olur?
Açıklamaların büyük çoğunluğu krize ve kargaşaya neden olur.
Yapılan indirim ‘zam’ olur karşınıza dikilir.
“İndirim nasıl olur da, zamma dönüşür?’ diye kafa yorarken medya mahkemeleri kurulur ve siz baş sanık olur çıkar, suçlamaların ve tartışmaların odağında yer alırsınız.
Bizim dediğimiz şu:
Siyaset-medya ilişkileri belirli bir plana oturtulmamışken,
Yapılan hizmetlere yönelik kamu algısı yaratması beklenen haber içeriklerinin söylem yapısında sorun varken, doğru iletişimi sağlamak mümkün değildir.
Hele doğru algı yaratmak hiç mümkün değildir.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu ne diyor?
‘Liyakat’ diyor,
‘İşi ehline vereceksiniz’ diyor.
Kime diyor?
CHP’li belediye başkanlarına…
Aynı doğru/yanlış cetvelinde olmasak da uyarı niteliğindeki bu yazıyı bir tespitle bitirelim.
CHP’li belediyelerden gelen bültenlerin yarattığı mahzurlu durumun detaylarına girerek, birilerini incitmek niyetinde, birilerine de kapı aralama niyetinde değiliz.
Ancak şunu söylemek zorundayız.
Bodrum ve Menteşe Belediyeleri hariç,
CHP’li belediyelerin basın bürolarının tamamında sorun var.
En büyük sorun, en çok kararın alındığı ancak en çok tartışmanın yaşandığı yatırımcı büyükşehir belediyesinde.
Fethiye, Marmaris ve Milas’tan gelen bültenlerin büyük çoğunluğu vasat.
Datça’dan zaten gelen bir şey yok.
Basın birimleri yeniden yapılandırılmalı…
***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir. Köşe yazısının yazılı ve görsel yayın kurumlarında ve internet medyasında izinsiz kullanımı yasaktır.