Ak Parti’nin temel misyonu “milletin iradesi yönünde değişimi ve demokratikleşmeli gerçekleştirmek” olarak açıklanıyor. Partinin genel söylemi bu argüman üzerine kurulu. Ak Parti’nin bu misyonu ile ilgili üç-beş il dışında ülke genelinde pek bir sorunu yok. Biliyorsunuz biz bu üç beş ilin arasında bulunuyoruz. Peki; Ak Parti sorunlu bölge olarak görülen Muğla’da değişimi sağlayabilir mi? Ak Parti teşkilatlarını, yerel politikalarını, merkezi yönetimin hizmet ve yatırımlarını, seçmen ilişkilenmelerini sorgulamadan bu soruyu yanıtlamak mümkün değil.
***
Bu konudaki cevabı akıldaki sorular oluşturacak. İk temel soru ile başlayalım. AKP temel misyonunun oluşturduğu merkezi yönetim iradesinin Muğla ayağını oluşturan AKP teşkilatları yöntem ve uygulamaları, kendi içinde yaşadığı sorunları ile söz konusu değişimi nasıl sağlayacak? Toplumda ve kent siyasetinde güncel ve aşılabilir gibi görünen ve algılanan ancak birçoklarına göre kronikleşen sorunlar ile Muğla AKP teşkilatları kentin değişim isteğini, ihtiyacını karşılayabilecek mi?
***
Bir kent için değişim isteği önemli ve hayati bir karardır. Halkı değişim sürecine taşıyacak olan da siyasi partilerdir. Bu nedenle siyasi oluşumun her mevkisinde görev yapan siyasetçilerin birlikte ve ortak hareket etmek zorunluluğu vardır. Bir siyasi partinin parti programına, partinin sosyal politikalarına, hizmet anlayışına uygun olarak eylem ve söylem birliği sağlanmadan halkın önüne geçmesi, halka kılavuzluk yapması beklenemez. Çünkü aynı çatı altında siyasi birlik ve dirlik oluşturulmadan toplumda güven duygusu inşa edilemez.
***
Muğla AKP Teşkilatları bu açıdan bakıldığında henüz topluma kılavuzluk yapacak durumda değil. AKP İl Başkanı Nihat Öztürk’ün bu konuda olağanüstü bir gayreti olduğu biliniyor. Ancak Başkan Öztürk’ün kişisel gayreti toplumda değişim isteğini tetikleyecek orana ulaşmadı. Ak Parti İl Başkanı Nihat Öztürk, partinin önüne değişim gibi büyük hedefi koymuş olsa da parti içindeki kişisel rekabetler, ikbal ve istikbal rekabeti onun hareket kabiliyetini kısıtlıyor.
***
Milletvekili Yüksel Özden ve İl Başkanlığı arasında estiği iddia edilen soğuk rüzgarlar büyükşehir statülü seçimler öncesinde fırtınaya dönüşmüş durumda. Bu bir iddia. Yine iddiaya göre İl Teşkilatının ve Milletvekili Özden siyaset yapma yöntemi arasındaki farklılık bu ayrışmanın en önemli argümanı olarak görülüyor. Parti içinden gelen bu iddianın bir başka yönü daha var. Vesayet anlayışını yerle bir eden, statüko ile mücadele eden Başbakan Erdoğan’ın partisinin Muğla teşkilatında icazet kültürü yeniden inşa edilmek isteniyor. Birlik ve dirlikten uzak bir görünüm sergileyen partinin içindeki tek sorunu elbette bu kadar değil. Partinin merkez ilçe başkanı Mustafa Çelebi ve ekibinin, İl Başkanlığına karşı Milletvekili Yüksel Özden ile birlikte hareket etmesi de sorun olarak görünüyor.
***
Bu iddialara göre; İl Başkanlığı ile Milletvekili Yüksel Özden arasındaki siyasi rekabet partinin olası bütün seçim başarılarını etkileyecek gibi görünüyor. Ak Parti siyasetinde başarı birilerinin başarısızlığı üzerine kurgulanıyor. Biz böylesine kısır bir çekişmenin, böylesine kişisel bir savaşın bir kazananı olmayacağını biliyoruz. Böyle niteliksiz bir savaştan hiçbir zaman galip çıkmaz. Bu tür kişisel hırsların, ilişkilerin siyasete ve siyasetçiye neler kaybettireceğini tahmin edebiliyoruz. Siyasette ikbal ve istikbal düşkünlüğü maalesef devam ediyor.
***
Büyükşehir seçimleri öncesinde değişimin en önemli argümanı, alternatifi olan Ak Parti kendi içindeki çekişmeleri ile Kramer Kramer’e karşı görüntüsü vermeye devam ediyor. Bu nedenle Ak Parti siyasi hasımlık meselesinde kendi içinde yaşadığı sorunları çözerek bir türlü karşı kaldırıma geçemedi.
***
Ak Parti İl Başkanı Nihat Öztürk’ün işi gerçekten zor. Başkan Öztürk; Merkezi iradenin kente yaptığı hizmet ve yatırımların sağlayacağı geri dönüşümlü seçmen eğilimini mi düşünsün? Büyükşehir statüsü ile gelecek yönetim modelini mi anlatsın? Seçmenin ideolojik refleksini mi hesaplasın? Değişmek isteyen bir kentin dönüşmemek konusundaki ısrarının nasıl aşılacağını mı düşünsün? Değişime “evet”, dönüşüme “hayır” diyen seçmene yönelik ilişkilenme modelini mi oluştursun? Ak Parti ile arasına ön yargı duvarı ören seçmene ne söylesin, hangi garantiyi versin?
***
Başkan Öztürk’ün bu süreçte işi zor. Bu zorluğun farkında olan kamuoyuna göre Ak Parti’nin büyükşehirle kentte gerçekleşmesi beklenen değişim hedefi ve isteği “demogojik” türde bir istek. Siyasi kulislerde genel kanı bu yönde. Onlara göre Muğla’da değişim yaşanacak. Bu değişime göre de yerelde iktidar olan CHP gidecek! Ancak CHP’nin yerel iktidarının ömrünü AKP teşkilatları uzatıyor.
***
1983 Anayasa’sı sonrasında iktidara gelen ve uzun süre orada kalan Anavatan Partisi, tıpkı AKP gibi kurulduğu anda iktidar olmuş muhalefet yüzü görmemişti. Ancak parti iktidarı kaybedip muhalefete düşünce üst düzey ve yerel bir ANAP’lı siyasetçi bu durumu “Şimdi Parti Oluyoruz” sözleri ile açıklamıştı.
***
Ülkenin siyaset sahnesinde üç dönemdir baş aktör olan Ak Parti’nin Muğla Teşkilatları henüz bu kentte parti olmanın evrimini geçirmiş değil. İkbal ve istikbal patentli kargaşası ve kişisel çekişmeleri nedeniyle Muğla Ak Parti; yerel CHP iktidarının ömrünü uzatan parti olma özelliğini koruyor.