DEMOKRASİMİZ İÇİN ZORUNLU TASFİYE
Okurlarımızdan yada darbe girişimi sonrasında geçici statüsüyle bizi takip etmeye başlayan, ekibe yeni katılan okurlarımız, 15 Temmuz darbe girişimine yönelik ne düşündüğümüzü soruyorlar.
Bu soruyu yanıtlamamızı istiyorlar.
“Eski ya da yeni okuru kırmak olmaz, okuru yanıtsız bırakmak bize yakışmaz” diyerek okur merakını giderelim.
Günlerdir yazıp çiziyoruz.
Darbenin her türüne ve her tür darbeciye karşı olan ve sol’da duran birisi olarak ifade etmek isteriz ki; Kamu kurumlarının büyük bir çoğunluğunun, yargının içine sızmış, TSK içerisinde örgütlenen bu ruh hastası, kolonist grubun temel amacı; ülkenin demokratik ve siyasal düzenini ele geçirmek…
İş; bu kadar net.
FETÖ terör örgütünün ülkenin demokratik ve siyasal düzenini ele geçirmek adına önce TSK’ya ve Genel Kurmaya hakim olmak, sonrasında toplumsal algı ve alan kontrolü sağlayarak sıkı yönetim şartlarında yeni bir toplum düzeni yaratmak, bunun ötesinde buna uygun siyasal düzeni inşa etmek istediklerini düşünüyoruz.
Vaizci kalkışmasının nedeninin bu olduğunu düşünüyoruz.
Bu çerçevede her zemin ve koşulda kamuda ve yargıda yürütülen temizlik çalışmalarını, tasfiyeleri ve özellikle TSK’nın yeniden yapılandırılmasını destekliyoruz.
İyi ya da kötü, beğenirsiniz-beğenmezsiniz, halkın iradesine, laik demokratik rejime karşı periyodik olarak darbe girişimini inşa eden, cuntacı-faşist anlayışın ve yapının değişmesi gerektiğine inanıyoruz.
1960 darbesiyle gözünü açmış, 71 Mart muhtırasıyla boy atmış, 1980 darbesiyle aslında ne olduğunu anlamış birisi olarak, kimden hangi sebeble gelirse gelsin darbenin de darbecilerin de alayına karşı olduğumuz bilinsin istiyoruz.
Bu noktada cunta düşkünü FETÖ’cü kolonistlerinin 15 Temmuz kalkışmasını da önceki darbeler gibi şiddetle lanetliyoruz.
Her türlü gericiliğin ve siyasallaşan dinciliğin, hipnotize olmuş akımların ve müridlerinin, cuntacı statik yapıların adı demokrasi olan genç kıza ayranı kabardıkça tecavüz etmesine artık ‘yeter’ diyoruz.
Halkın iradesini yansıtan meclisi ateşe vererek demokrasiyi hedef alan FETÖ’cü teröristlerin kanlı ellerinde şekillenen 15 Temmuz darbe girişimine yönelik biz böyle düşünüyoruz.
Bilinmelidir ki biz demokrasiden, özgürlükten ve sivillikten yanayız.
Bu noktada ifade etmek isteriz ki; iki darbe, bir darbe girişimi, üç muhtıra yaşayan Türk siyasi tarihinde sivil irade ilk kez bu boyutta bir tasfiyenin sahibi olmuştur.
Bu konuyu örneklemek gerekir bunun içinde tarihe bakmak gerekir.
Bu gün yapılan tasfiye, 1960 darbesi sonrasında ‘Eminsular’ adında yapılan tasfiyesinin ötesindedir.
Zira 60 darbesinin sonrasında yapılan tasfiyeyi sivil irade değil ordunun kendisi yapmıştır.
Dönemin Yüksek Askeri Şurası 235 generali, 3 bin 500’e yakın subayı gönderme kararı almasına karşın Harp Okul Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir, “ülke kötüye gidiyor” diyerek 22 Şubat 1962 ve 20 Mayıs 1963’te başarıya ulaşmayan iki darbe girişimine kalkışmıştır. İlk başarısız darbe girişimi sonrasında affedilmesine ve emekli edilmesine karşın darbe yapma konusunda sürekli ayranı kabaran Talat Aydemir ikinci kez darbeye girişmiş ve yine başarısız olmuştur. Sonuçta Aydemir, darbeye kalkışan 12 kişiyle birlikte asılmıştır.
O yıl harp okullarında 1459 harbiyeli de okuldan uzaklaştırılmıştır.
Bir sonraki 12 Eylül darbesinin ardından da 521 subay ordudan atılmıştır.
15 Temmuz darbe girişimine yönelik ne düşündüğümüzü soranların ülkenin yakın siyasi tarihine göz atması gerekir. Sivil iradenin 15 Temmuz tasfiyesi ile 27 Mayıs’ın Milli Birlik Komitesi ve 12 Eylül’ün Hukuk Konseyi’nin tasfiyeleri aynı şey değildir.
15 Temmuz hain darbe kalkışması hiyerarşi dışı bir girişimdir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kamu kurumlarında ve özellikle TSK’da gerçekleştirilen tasfiyelerin sahibi ordu değil, sivil iradedir.
Bu demokrasimiz için zorunlu bir tasfiyedir…