Muğla kamuoyunda şöyle bir algı var.
“Büyükşehir Belediyesi doğal gaz’ın gelmesini istemiyor, doğal gazın gelmesine zorluk çıkartıyor”…
Peki, gazetelerde bu konuda tek bir görüşe yer verilmez, bu konuda tek bir resmi açıklama yapılmazken bu algı nasıl oluştu?
Kimler bu algının oluşmasına katkı koydu?
İtiraf etmeliyiz ki “Büyükşehir Belediyesi doğal gaz’ın gelmesini istemiyor, doğal gazın gelmesine zorluk çıkartıyor” yalancı dolmasını bizde yedik.
Yememeliydik ama yedik.
‘Muğla kamusunda geçerli olan sözdür’ gerçeğinin kurbanı olduk.
Kamuda geçerli olanın yazı olduğunu, kamu dilinin evrak olduğunu unuttuk.
Biliyorsunuz, Mahalli Çevre Kurulu’nun doğalgaz kullanımına ilişkin kararını içeren bir duyuru yayınlanmıştı. Duyuruda 2015-2016 kış sezonunda Menteşe ve Yatağan ilçelerindeki cadde ve sokaklarından doğal gaz hattı geçen kamu kurum ve kuruluşları ile merkezi ısıtma sistemi kullanan konut ve işyerlerinde doğalgaz kullanımı zorunlu hale getirildiği, Menteşe ve Yatağan’da cadde ve sokaklarından doğalgaz hattı geçen kamu kurum ve kuruluşları ile merkezi ısıtma sistemi kullanan konut ve işyerlerinde yakıt olarak doğalgaz kullanılması gerektiği ancak kullanmayan site veya apartmanlar için apartman yöneticilerine yasa gereği konut başına idari para cezası uygulanacağı belirtilmişti.
Bu duyurunun ardından ilk tepki muhtarlardan geldi. Muhtarlar Eylül ayında duyurusu yapılan ve 7 bin TL’ye mal olduğu iddia edilen doğalgaz bağlatma zorunluluğunu vatandaşın karşılayamayacağını bu nedenle sürenin 1 yıl uzatılmasını istedi. Bu kapsamda muhtarlar başka illerdeki uygulamaları örnek gösterdi.
Ancak muhtarların isteği, hava kirliliği gerekçesiyle geri çevrildi.
Bu konuda taraflardan görüş almak için bir dizi ziyaret gerçekleştirdik. Bu kapsamda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nü ve Muğla Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ederek kaygılarımızı dile getirdik, vatandaş taleplerini kendilerine ilettik. İl Müdürü Sayın Uğur Şeren, önümüzdeki günlerde kamuoyunu bilgilendirmek için bu konuda kapsamlı bir açıklama yapılacağını ifade etti.
Muğla Büyükşehir Belediyesi ziyaretinde ise Sayıştay’ın denetleme raporunu, MUÇEV’in İztuzu, Ölüdeniz (Kumburnu ve Belcekız), Akbük Koyu ve Akçapınar Sörf Alanı’na yönelik hukuka aykırı kiralama işlemleri üzerine görüş alışverişinde bulunduk.
Bu arada Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaşların ve muhtarların isteği üzerine doğalgaza geçiş süresinin uzatılmasına yönelik “Mahalli Çevre Kurulu” kararının değiştirilmesi için müracaat edeceğini de bu ziyarette öğrendik.
Ardından söz döndü dolaştı, kamuoyunda oluşan “Büyükşehir Belediyesi doğal gaz’ın gelmesini istemiyor, doğal gazın gelmesine zorluk çıkartıyor” algısına geldi.
Büyükşehir yetkilileri doğalgaz konusunda toplumun yanlış bilgilendirildiğine dikkat çekerek, doğalgaz ihalesini kazanan firma ile yaşananları kronolojik olarak sıraladı.
Bu konuda kapsamlı olarak hazırlanan meslek odaları ve muhtarlarla paylaşılan dosyayı gecikmişte olsa bizimle de paylaştı.
Burada kapsamlı dosyanın detaylarını, içeriğinde yer alan mevzuat ve yasaları sizlerle paylaşarak sizi boğacak değiliz.
Ancak şu kadarını söylemeden geçemeyeceğiz.
Muğla kamuoyunda oluşturulan “Büyükşehir Belediyesi doğal gaz’ın gelmesini istemiyor, doğal gazın gelmesine zorluk çıkartıyor” algısı muhalefet sofrasına oturup karnını doyurmak isteyenler için bir fırsat yaratmış durumda.
Menünün gözdesi de usta eliyle hazırlanmış bir “yalancı dolma”…
Mesela aslında iki kelimeyle özetlenecek durumda.
Doğalgaz alt yapı ihalesini alan firma, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nden “Kazı harcı ve teminat bedeli” alınmaması yönünde bir talepte bulunmuş.
Firmanın doğalgaz yatırımlarının teminattan muaf tutulması isteği Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından
mevcut hukuki düzenlemeler nedeniyle reddedilmiş (!) firmaya bu bedelleri ödemesi gerektiği bildirilmiş.
Bu süreçte Kocaeli, Ordu, Aydın, İzmir, Balıkesir, Ankara, Antalya, Sakarya, Konya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin Altyapı Koordinasyon Merkezleri’nin (AYKOME) teminat oranları ve yine büyükşehir belediyelerinin zemin tahrip bedelleri hem firmaya hem de Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na bildirilmiş.
Yine bu süreçte fısıltı mekanizması devreye girmiş ve kamuoyunda “Büyükşehir Belediyesi doğal gaz’ın gelmesini istemiyor, doğal gazın gelmesine zorluk çıkartıyor” algısı yaratılmış, sonuçta altın tepside sunulan yalancı dolma herkes tarafından afiyetle yenmiş.
Soru şu;
Böylesi yalancı bir dolma topluma yedirilirken, kamuoyunda “belediye doğalgazı istemiyor” algısı yarıtılırken, kendilerine rapor sunulan meslek odaları; Makina, İnşaat, Harita, Jeoloji, Çevre Mühendisleri, Mimarlar ve Şehir Plancıları Odası neden kamuoyunu aydınlatmak adına çıkıp bir açıklama yapmadı?
Muğla’nın sivil hareketine ne oldu?
Üzerinden tır mı geçti?
Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından doğalgaz ihalesini kazanan firmanın “Kazı harcı ve teminat bedeli” alınmaması talebi ve doğalgaz yatırımlarının teminattan muaf tutulması isteği üzerine Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından 3 Haziran 2015 tarihinde hazırlanan rapor o tarihte, yani 3 Haziran tarihinde basınla da paylaşılmış olsaydı bugün ortada yedirilmiş bir yalancı dolma olmayacaktı.
Muğla’nın kamusal hakları ve kaynakları konusunda mücadele veren Muğla Büyükşehir Belediyesi yetkilileri doğalgaza kesinlikle karşı olmadıklarını aksine böylesi kentin yaşam konforunu arttıracak yatırımları desteklediklerini ve belediye olarak her türlü kolaylığı sağladıklarını ifade etti.
Büyükşehir yetkilileri kendilerinden imtiyaz bekleyenlerin önüne de “Yasa ve prosedürleri koyarız” demeye getirdi.
Temiz ve sağlıklı bir kentte yaşamak için belli oranda doğalgaz kullanımının yeterli olmayacağına dikkat çeken büyükşehir belediyesi, doğalgaz kullanımı dışında kalan yerleşkelerin de hava kirliliği yaratmayacak kalitede katı yakıt kullanmalarına yönelik çalışma başlattıklarını sözlerine ekledi.
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin toplumda oluşturulan yalancı dolmanın aksine; doğal gaza, doğal gazın gelişine ve doğal gaz kullanımına karşı olmadığı tespitiyle sonlayalım.
Muğla’nın kamusal haklarını ve kaynaklarını koruma mücadelesi veren Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin bu süreçte hizmet, uygulama ve yöntem konusunda kamu algısı oluşturacak birimlerini daha aktif duruma getirmesi gerektiğini, böylece kamuda yanlış algıların oluşmasını, halkın yalancı dolma yemesini de engelleyebileceğini hatırlatalım…