Haber kutsal, yorum hürdür.
Habere kaynak oluşturanlar, haber olanlar,
Yorumlarımıza hedef olanlar, eleştirilenler biz köşe yazarlarını pek tutmuyorlar.
Son iki aydır köşelerde yer alan eleştirilerin sağlamasını dokuz günlük uzun tatilde yapma olanağı bulduk.
Sonuç yine değişmedi.
Yazdıklarımızdan dolayı yine şikâyetler arttı!
Siyasetçi-gazeteci ilişkisinde herkes uslu çocuk arıyor.
***
Hadi diyelim! Bizi çıkarın, alın basından.
Kaynaklarımızı kurutun, yaşam alanımızı daraltın.
Kenti yazan, eleştirenleri defedin gitsin!
Demokratik yapısı ile öğünen bu kentte;
Demokrasinin 4. kuvveti işlevini kim yürütecek?
Toplumun hatta bireylerin rasyonel çıkarlarını,
Tercihlere uygun kararlarını alabilmesi için,
Bilgileri ve yorumları kim sağlayacak?
Alan körlüğüne kapılmış uslu çocuklar mı?
***
Bu kent için söylemek gerekirse;
Gazetecinin siyasetle, siyasetçiyle olan ilişkisini;
Bu toplumsal görevi;
Leğen-su-maşrapa üçlemesine bağlayanlar hariç,
Mesleki sorumlulukla hareket eden,
Toplumcu gazeteciler ve köşe yazarları yerine getirir.
Yerel yönetimleri denetlemek,
Yerel yöneticileri denetlemek,
Kent demokrasisine sahip çıkmak,
Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmemesini,
Yerel ve genel iktidarların kötü yönetimlerini önlemek,
Demokrasinin 4. kuvvetinin görevidir.
Basının görevidir…
***
Son iki aydır köşelerde yer alan eleştirilerin sağlamasını dokuz günlük uzun tatilde yapma olanağı bulduk.
Gördük ki; değişen bir şey yok.
Yazdıklarımız dolayı şikâyetler yine arttı.
Son iki-üç aydır yazılarımızla CHP’de örgüt iradesini, parti içi demokrasiyi ve ön seçimi savunduk!
Ön seçimi, örgüt iradesini ve parti içi demokrasiyi hatırlattık.
Meğer suç işlemişiz.
Yorumlarımızda yer alan demokrasi içerikli tanımlamalarla birilerinin tezgâhına yine çomak sokmuşuz. 4. kuvvetten ne bekliyorlardı?
Bilmiyoruz.
Bildiğimiz biz gazeteciyiz ve öyle de kalmak istiyoruz.
***
Kentin sınırlarını zorlayan,
Gazeteciler ve kenti yazan köşe yazarlarıyla,
Statik siyasetçiler arasında uzunca süredir bir demokrasi rekabeti yaşanıyor.
2014 büyükşehir statülü seçimler öncesinde biz;
Siyasette seçme-seçilme ilişkisinin arasına girerek, yıllarca örgüt iradesini zafiyete uğratan, parti içi demokrasiyi tıkayan bu prostat anlayışla mücadele etmeye kararlıyız.
Bu görevi yerine getirirken, kimsenin gözünün yaşına da bakmıyoruz.
Bu konuda çok yol aldık.
Geri adım atmamız söz konusu değil.
Bizi baştan çıkaracak teklifleri ve ilişkilenmeleri de bu nedenle reddediyoruz.
***
Biliyoruz; Yazdıklarımız sorun yaratıyor?
Bu nedenle;
Görevimizin yerine getirilmesinden kaynaklanan sorunlardan rahatsız olan, dümeni bozulan ve sadece şikâyet edenleri yerel demokrasinin, çoğulculuğun ve katılımcılığın yüz karası olarak görüyoruz.
Siyasette parti içi demokrasi tek tercih olana kadar da görmeye de devam edeceğiz.
Kimsenin şüphesi olmasın.
Can sıkan, dümen bozan yazılarımız devam edecek.
***
Bir gazeteci, kenti yazan bir köşe yazarı olarak;
Kent demokrasisini çoğulculuk ve katılımcılık anlayışı üzerine inşa edebilme gayretimizi birilerinin seçilebilme gayretinin üzerinde gördüğümüz bilinsin istiyoruz.
Dayanışma ve örgütlenme konusunda oluşmaya başlayan bilincin toplumun tüm unsurlarına kadar taşınması hedefindeyiz.
Bizi rehavete gark eyleyen dokuz günlük tatilin arkasından kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Sonlayalım.
Biz demokrasinin 4. kuvvetiyiz.
Siyaseti kent yönetiminin birinci kuvveti gören, kendi dışında bir kuvvetten rahatsızlık duyan statik siyasetçi tipine inat! Eleştirilere, yazıp-çizmeye devam…
21 Ekim 2013 Pazartesi