90’lı yıllar, Türkiye yine sıkıntılı günlerden geçiyor. Herkes, özellikle de basın, büyük bir baskı altına alınıyordu. Gazeteciler, oluşan baskı sonrasında ne yazacaklarını bilemez duruma gelmişti.
Aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyıktı.
90’larda, faili meçhul cinayetlerle ortalık kan gölüne dönmüştü. O süreçte, 32. Gün ekibi işkence ve kayıplar dosyasını ekranlar aracılığı ile geniş kitlelere duyurmuştu. Mehmet Ali Birand ve ekibi ardından gazeteciler dosyasını açmış ve yayıncılığın sınırlarını zorlamıştı.
Mehmet Ali Birand ve Deniz Arman, 32. Gün’de yaptıkları haber dolayısı ile ‘Halkı askerlikten soğutmak’ suçlamasıyla yargılanmışlardı. Basının üzerinde çok ciddi bir baskı vardı. O süreçte Gazeteci Deniz Arman, gazeteciliğin içine düştüğü bu zor durumdan bahseden bir haber program yapmış ve basın tarihinin en marjinal programına imza atmıştı.
Arman, “Madem gazetecilik yapamıyoruz, gelin size fasulyenin faydalarından bahsedelim” diyerek kuru fasulye tarifi yapmıştı. Program yanılmıyorsak evinin mutfağında çekilmiş, Arman üzerinde önlük, detaylı bir tarifle kuru fasulye pişirmişti. Kuru fasulye tarifini bir haber ciddiyetiyle sunan Arman fasulyenin protein değerinden, yararlarından bahsetmiş; sadesinin, kıymalısının, pastırmalısının ve sucuklusunun lezzetine dikkat çekmişti. Yemek pişince Arman, esas duruşa geçip baş selamı vermiş, “Uygun mudur, arz ederim.” demişti. Programı “Bugünlük bu kadar.” diyerek sonlamıştı.
***
Geride bıraktığımız cumartesi, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü idi. Aynı gün CHP İl Kadın Kolları “Dayanışma” kahvaltısına CHP İl Başkanlığı’ndan aldığımız davet üzerine katılmıştık. Kadın Kollarının dayanışma kahvaltısında konuşan hatipleri basına ayrılan masadan takip ettik. Dayanışma etkinliğinde yaptığı konuşmada Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün, “Birbirimizle uğraşmayı, kara propaganda ile politika yapmak yerine pozitif propaganda yapmalıyız. Sonuçta 6 Milletvekili adayımız bu süreçten tertemiz çıkmalı ve biz onlara halkın önünde oy istemeliyiz. 3’ü 4, 4’ü 5, 5’i 6 yapmalıyız. Hedefimizin bu olması lazım. Allah aşkına birbirimizle uğraşmayalım. Yeteri kadar konuşan var. Başka konuları malzeme etmeyip de CHP’yi malzeme eden sakız gibi çiğneyen ama partiye zarar vermek isteyen insanlar var. Bunlara kesinlikle imkân vermeyelim. Buluşacağız ve zafere hep birlikte ulaşacağız” dedi.
***
Başkan Gürün “başka konuları malzeme etmeyip de CHP’yi malzeme eden sakız gibi çiğneyen ama partiye zarar vermek isteyen insanlar var. Bunlara kesinlikle imkân vermeyelim” tepsiyle biz gazetecileri kas ediyor olabilir. Sayın Başkan partililerinden, il başkanlığı sürecini yakından takip eden biz gazetecilerin demokrasi ve hukuk temelli hak arayışına itibar etmemelerini istiyor olabilir. Eğer öyleyse bu sorun gazetecilikle ilgili bir sorun olmanın ötesinde, demokrasi anlayışı ile ilgili bir sorundur.
***
Başkan Gürün’ün “Bıdı bıdıyı bırakalım” mesajı ise biz gazetecilere değil, örgütlere yönelik bir mesajdır. Cevap hakkı da CHP’lilerindir. Bize düşen CHP’lilerin cevabını sizlere taşımaktır. Başkan Gürün’ün bıdı bıdı mesajına CHP’lilerden gelen; “İl başkanlığı sürecinde tüzük uygulansaydı, insanlara iddia edildiği gibi istifa baskısı yapılmasaydı kimse bıdı bıdı yapmayacaktı” cevabını bilginize sunalım.
***
Yereli yazan bir gazeteci olarak belirtelim ki, bizim derdimiz hukuk ve demokrasi. Aydın tavrına eşdeğer gazeteci tavrıyla biz, içinde yaşadığımız bu ülkenin demokratikleşmesinin her türden görüşe ve fikre saygı duymakla mümkün olabileceğine inanıyoruz.
Ancak tartışma ve uzlaşma kültürünün gelişmesi için siyasi kültürün değişmesi gerektiğine, kendini demokrasi havarisi gören ancak iş uygulamaya gelince yan çizen otorite meraklısı siyasetçilerin sığ ve özensiz uygulamalarından kurtulmamız gerektiğini de biliyoruz.
Siyaset bunu yapacak gücü kendinde bulamadığı için demokrasinin dördüncü kuvveti olarak biz gazeteciler devreye giriyor, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü tehdit eden statik ve köhneleşmiş yapıları bu yüzden eleştiriyoruz.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde her türlü uyarı yapılmasına karşın, bizi ziyaret ederek gazetecilik itibarımıza saygı duyduğunu gösteren kişi ve kurumlara teşekkür ederek sonlayalım…