GAZETECİLİĞİN ‘MAYDANOZ OLMA’ DURUMU
Toplumsal adalet,
Hesap verebilirlik,
Çoğulculuk,
Toplumsal güvence,
Toplumsal menfaat,
Toplumsal denge, denetleme ve saygınlık…
İnadına denge,
İnadına denetleme,
Temel hak ve özgürlükleri savunmak…
Haber alma ve haber verme hürriyeti.
Farklı görüşlere saygı,
Sivil toplum örgütleriyle ve halkla yakın ilişki,
Karar verme sürecinde toplumsallık,
Karar verme sürecinde etkinlik…
Kamu kaynaklarının verimli kullanılması,
Yönetimlerden hesap sorma,
Yönetimlerde şeffaflık meselesi…
Temsiliyet sağlayan seçim sistemi,
İleri demokrasi temelli bir Anayasa…
Parti içi demokrasi,
Seçme, seçilme hakkı,
Mutlak hürriyet ve
Mutlak demokrasi…
Ahlak ve ötesi;
Temel değerler,
İnsan hakları,
Hak ihlalleri,
Yurttaşlık,
Adil olma,
Bağımsızlık ve bağlantısızlık,
Bir gruba değil, topluma hizmet etmek,
Ve mutlak toplumculuk…
Tüm bunları çoğaltmak mümkün.
Ancak bilinmelidir ki;
Yukarıda yer alan her bir tanım,
Gazetecilik mesleğinin temel ilkelerinin yanında bize ait olan temel değer ve ilkelerdir.
Bu çorak arazide;
Kim ne yapıyorsa yapıyor (!)
Cebini, cepkenini dolduruyor,
Dönen filmin bir parçası oluyor,
Hamaset değirmenine su taşıyor olsa da (!)
Bu pespaye durum;
Artık bizi pek ilgilendirmiyor.
Zira her zeminde ve her koşulda biz;
Kentin gerçeğini, gerçek kenti aramaya,
Sorma-soruşturma ve yakadan tutmaya,
Kısacası hesap sormaya devam etmekten yanayız.
Bu nedenle arada bir;
Demokrasinin 4. kuvveti olarak; ‘haberi kutsal, yorumu hür’ gören gazeteciliğin ‘maydanoz olma’ durumuna ilişkin, körlere ve sağırlara dönemsel hatırlatmalar yapmak zorunda kalıyoruz.