Kent Yazıları dili ağırlaştı. Okuyucu bu dilden “şikayetçi”.
Halim Yazıcı: “Yazı bir yoldur” der. Anlaşılan bizim yolda sorun var.
Dili değiştirmek gerek ama “dili değiştirmek” öyle kolay değil.
Bir anda olmayacak. Yine de denemekte fayda var.
Bu işte, okuyucu memnuniyeti her şeyin üstünde ve müşteri her zaman haklı.
Okuyucu daha basit tanımlamalar istiyor.
Bu benim için “zor” ama imkânsız değil.
Bu günden tezi yok…
***
Hafta sonu yattık yuvarlandık. “Çamaşır bulaşık” derken gün güzelliğinin içine ettik.
Havalar bu kadar güzelken ne işin var çamaşırda bulaşıkta?
“Diri Bekar” olunca böyle oluyor.
Bu işte kimsenin suçu yok. Bekârlığın suçu bizim, dirilik başkasının.
Diri Bekar: bir “Fettah Bardakçı” tanımı.
Benim gibi “gedikli dulların” tariflenmesinde kullanılıyor.
Yerel Muğla Ağzı.
***
Yeni formatla gündeme dönelim.
Büyük şehir aday adayları listesi gittikçe kabarıyor.
Adaylar tek tek konuşuluyor, değerlendiriliyor.
Büyük şehir’in ne olduğu, neler getireceği hala tartışılıyor.
Siyasi partiler “büyük şehre büyük adaylarla” gitmek istiyor.
Kimseleri beğenmez tavırları,
Armudun sapı, üzümün çöpü hikayesi hep bu yüzden. Bu haliyle siyasi partiler kendi adaylarını kendileri kıymetsizleştiriyor.
***
Sizi bilmeyiz.
Biz bu süreçte net bir sonuca ulaştık.
Sonuçta “şuna” kanaat getirdik ki: “CHP ön seçim yaparsa” sorun yok. Ancak “CHP ön seçim yapmazsa” seçim riske girecek.
Seçimi AKP kazanacak olursa…
Bu “AKP’nin zaferi” değil, CHP’nin “hediyesi” olacak.
CHP örgütü hediye sunar mı?
Ak Parti “hediyenin” farkına varır mı?
***
Musa Gökbel CHP Büyük Şehir Başkan Aday Adayı.
“18 dönem milletvekili”.
Aktif siyasete dön” çağrısına kulak verdi. CHP bu haldeyken “hangi yavşak mazeretin arkasına sığınıyorsun” sözleri üzerine geri döndü.
CHP’de “Çoban Ateşi” yaktı. Ateş her yeri sarıp sarmaladı.
“Çoban Ateşi bu, çabuk söner” denildi. Ama olmadı.
Ateş bir türlü sönmedi.
Gökbel, Çoban Ateşi ile CHP örgütlerini heveskârlıktan kurtardı ve “ön seçim talebi” resmileşti. Ardından örgütün birbiri ardı sıra aldığı “kemik gibi kararlar”geldi.
***
CHP yüksek siyaseti süreci yakından izledi ve sonuçta Kılıçdaroğlu yöntem konusunda İl Başkanı Mustafa Öztürk ile örgüte mesajını yolladı.
“Tüm üyelerin katılımı ile temayül yoklaması” .
Örgüt belli, yöntem belliydi.
“Adaylık söz konusu olamaz, kararı genel merkez verir” diyenler, Kılıçdaroğlu’nun mesajı ile “örgütün karanına saygı duyarız” diyerek çark ettiler.
CHP’de “kültüralist yolculuk” başladı.CHP kodlarına geri dönüyor.
Atama yöntemi ile artık siyasi meşruluk sağlanamazdı.
Anladılar.
Seçilebilmek adına, sünnet törenlerinde, 52 mevlitlerinde boy gösterdiler. 2B’de saf tuttular.
Sonuçta makosenleri kırsalın çamurunda kirlenmeden, “örgütsel emek” olmadan bir şey olamayacaklarını anladılar.
***
“Geleceğe Kural Konulamaz”
Büyük şehir statülü seçimler öncesinde örgüt iradesine ipotek koyan ve son 15 yıldır hüküm süren “yerel statükonun” dümeni bozuldu.
CHP: maddecilik diyenlerin önüne kültürü, mülk diyenlerin önüne eseri koyacak.  “Anarşist” olmaya gerek yok.