Dikkat ettik.
CHP’nin milletvekili adaylarının neredeyse tamamına yakını CHP’lilere CHP’yi anlatıyor. CHP’de adaylık meşruiyetini ve aday olma kriterini Ak Parti refleksi oluşturuyor.
Adayların kendilerini tanıttığı broşür ve ilanlarda tam demokrasi, demokratik ve katılımcı anayasa, bağımsız yargı, çağdaş hukuk ve eğitim sistemi gibi genel söylemler öne çıkıyor.
Bunlar tamam.
Bunlara kimsenin bir şey söylediği yok.
Ancak bu tür söylemler biliyoruz ki sahibini en şampiyon CHP’li yapmıyor, örgüt bazında da seçilmesini sağlamıyor.
Ak Parti refleksine direnç gösteren bir seçmen yapısı ve tabanı varken, bu gerçek ortadayken bu tür genel söylemlerle ne yazık ki yol alınmıyor.
Aday adaylığından adaylığa giden yolu genel söylemler değil, örgütsel ilişkiler ve yerel söylemler sağlıyor.
Yerel söylem sahibi aday adayları genel söylem sahibi aday adaylarının hep bir adım önünde yer alıyor.
Bu farkı yerel söylemler yaratıyor…
***
Gazeteci soruyor?
-Neden milletvekili adayı oldunuz?
Milletvekili adayı soruyu yanıtlarken, ülkenin içinde bulunduğu durumu özetleyerek söze başlıyor. Açıyor ağzını yumuyor gözünü. Ak Parti’yi çarmıha geriyor asıyor, kesiyor, biçiyor.
Gazeteci tekrar soruyor?
-Ülkenin durumu tamam (!)
-Peki ya Muğla’nın durumu?
-Bir milletvekili olarak siz Muğla’nın bekleyen sorunları için ne yapacaksınız?
Milletvekili adayı kısa bir duraklamanın ardından “Ama biz iktidar partisi değiliz ki” yanıtını veriyor.
Gazeteci ısrarla sormaya devam ediyor.
-Muğla’nın bekleyen sorunlarını çözmek için illa iktidar mı olmak gerekiyor?
Açıklamasıyla gazeteciyi tatmin edemediğini, gaf yaptığını anlayan milletvekili aday adayı “İşte bu yüzden önce CHP’nin iktidar olmasını sağlayacağız” diyerek eveleyip gevelemeye başlıyor.
Gazeteci tekrar soruyor.
-Sizin milletvekili seçilmeniz, CHP’nin iktidar olmasını sağlayabilir mi?
Milletvekili aday adayını ter basıyor.
Soru aday adayında dermotolojik bir etki yaratıyor.
Aday adayından yerele, kente ilişkin cevap alamayan gazeteci, yerele ilişkin sorularını yağmur gibi sıralıyor.
-Muğla’nın kaç gümrük kapısı olduğunu biliyor musunuz?
-Peki, kişi başı düşen milli gelirin farkında mısınız?
-Muğla’nın üretim değerleri ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
-Büyükşehir yasası Muğla’da neden bir cezaya dönüştü?

-Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-Günlük 400 ton süt üreten Muğla’da sütün üç otuz paraya üreticinin elinden alınıp, tedarikçilere verilmesini nasıl karşılıyorsunuz?
-Ülkenin yüzde 90 bal ihtiyacını karşılayan arıcılık sektörünün hala bir yasaya sahip olmaması sizin içinde sorun teşkil ediyor mu? …
Sağanak gibi gelen sorulardan ikna edici yanıtlar alamayan gazeteci son soruyla işi iyice çığırından çıkartıyor.
-Sayın vekil adayı, siyasetle bize ne yapacağınızı söyler misiniz?
-Bir milletvekili aday adayı olarak siyaseti kimin için yapıyorsunuz?
***
Belirtelim ki; CHP milletvekili aday adaylarının tamamına yakınının broşür ve el ilanları, seçmenin Ak Parti refleksine yönelik hamasi sloganlarla dolu.
Seçilebilme gayretini Ak Parti refleksi üzerine kurgulayan, adaylığını bu yolla meşrulaştırmak isteyen aday adayları bu süreçte siyasetin özensiz ve derinliksiz aktörleri olmanın ötesine geçemeyecekler.
Aday adaylarının büyük bir çoğunluğunun ne elinde ne de dilinde Muğla var. CHP’den seçilebilme kriterleri içinde tabi ki genel söylemlerde olmalıdır. CHP örgütlülüğü içinde genel söylemlerin mutlaka bir karşılığı vardır. Ama bir milletvekili aday adayının yaşadığı topraklar üzerine de söyleyecek sözü olmalıdır.
CHP’de şu ana kadar bu topraklar için sözü olan üç aday çıktı. Kazım TuranEmrah Doğu ve Necati Ocak dışında yerel, kente ilişkin sorunları dile getiren, çözüm öneren başka aday adayı yok.
‘Bilen duyan varsa bize de iletsin’ diyerek sonlayalım.