GÖÇEBE TURİZMİ VE PERRİN HELVACI’NIN UYARISI
Bir önceki ‘Krizi dert edinmek’ başlıklı yazıda “biz bu krizi aşabiliriz” demiştik. Ancak bayram tatilinde yaşanan istila ve işgalin ardından ‘krizi böyle aşacaksak hiç açmayalım’ noktasına kadar geldik.
Bayram tatilinin 9 güne uzatılmasının ardından turizmde yaşanan krizi fırsat gören ve soluğu Muğla kıyılarında alan yerli ve milli turistlerin yarattığı izdiham karşısında şaşırdık kaldık…
1480 kilometrelik sahil şeridinin neredeyse her noktasını işgal altında kalması, karayollarında yaşanan trafik keşmekeşi turizmden öteye yüzyılın istilası ve yüzyılın kaosu olarak kayıtlara geçecek.
Marmaris’te yıldızlı tesislerin önüne kurulan günübirlik çadırlar, plajda mangal keyfi, piknik tüpünde pişen bol soğanlı yemekler ve denize nazır demlik çaylar uzun süre hafızalarımızdan silinmeyecek.
Elbette kıyılar halkın kullanımına açılmalı.
Ancak böyle değil…
Bununda bir yolu yordamı olmalı.
Dünya markası olmuş destinasyonların, marka kentlerin mavi bayraklı kıyıları böyle kullanılmamalı.
O kadar da değil…
Gördükleri ve yaşadıkları sonrasında “Biz ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz” diyerek tedirginlik yaşayanların meraklarını gidermek ve aslında 2016 turizm sezonuna ilişkin tarihe not düşmek adına Akyakalı bir okurumuzdan gelen iletiyi sizlerle de paylaşalım istiyoruz.
İletide şu ifadeler yer alıyor:
“Sayın Yazar, 65 yaşındayım ve bu yaşıma kadar böyle bir şey ne yaşadım ne de gördüm. İtiraf etmeliyim ki bizim bu dünyadan göçme vaktimiz gelmiş. Bunları görmesek iyi idi. Nejat Bey, Muğla bu bayramda yeni turizm çeşitleriyle tanıştı. Mesela kamyon turizmi, mezarlık turizmi ve çalı turizmi (!) Şimdi bunlar ne diye soracaksınız. Beyim bunun adı göçebe turizmi. Adam kamyonla, arabasıyla geliyor, çalı dibinde, kaldırımda, sokakta nereyi boş bulursa seccadeyi, battaniyeyi serip orayı kamulaştırıyor. Oralarda yer bulamayanlar bazı aklı evveller ‘mevtadan zarar gelmez’ diyerek mezarlıkta ecdadıyla birlikte kalıyor. Mangal ve piknik tüpü fanteziyi tamamlanıyor. Adam otelde-motelde pansiyonda ya da kampingde kalmıyor,
restoranda-lokanta da yemek yemiyor, tekne turuna katılmıyor. Yiyip içip yan gelip yatıyor, poşetler dolusu çöpü bize kalıyor. Sormak gerekiyor bu tür göçebe turizmi kime ne fayda sağlıyor.”
Muğla’nın turizm potansiyelini, bayramdaki doluluk oranını elbette ki bu tür özensiz ve biçimsiz, anlık gelişmelerle kıyaslayacak değiliz.
Elbette bölgesel ve evrensel kriterleri devreye sokarak değerlendirme yapacağız.
Ancak yaşananları da yok sayamayız.
Marmaris’te mavi bayraklı plajlara keyif çadırları kurulmasını, Akyaka’da çalı dibinin, dört bir yanın mesken tutulmasını turizmden sayarak yaşananları görmezden gelemeyiz.
Buna sevinemeyiz.
Yaşadıklarımızdan ders çıkarmalıyız.
Bu noktada köşe yazarlarımızdan Perrin Helvacı’nın “Başka Muğla Yok” başlıklı yazısını mutlaka okumanızı salık veririz.
Helvacı’nın yaraya parmak basan yazısında yer alan “Ülkedeki sosyolojik değişim tatil yapma biçimini de etkiledi. Daha önce aile ziyaretleri tatil sayılırken 80 sonrası kuşak bunu başka şehirlerde deniz-güneş- eğlence üçlemesine çevirdi, onların çocukları da gelenekleştirdi. 80 milyonluk bir ülkede yeni başlayan bu olgu talebe göre talanda yaratacaktır, kazançta yaratacaktır. Bu değişimdeki yükü Ege alıyor. Muğla’ya turizm için giren her insan, her araba bu toprağa, bu denize bir bedel ödetiyor. Bu bedel para getirse de bir bölgenin değişmesine, yeni baştan şekillenmesine sebep oluyor, aynı zamanda ölmesine de tabi. Tonlarca atık, fosseptik, plastik, karton, naylon ve arabaların yarattığı egzoz salınımıyla oluşan kirlilik ve yıldırım hızıyla betonlaşma. Arıcılığı, büyük ve küçükbaş hayvancılığı, tarımı olan Muğla ili çokta bilinçlice yapılamayan turizmin pençesinde.” tespitleri hayli düşündürücü.
Tam da zamanında “Elinizdeki özgün değerlere sahip çıkın, başka Muğla yok” hatırlatması yapan Perrin Helvacı’ya göre; özellikle turizmi yazlık ev modundan, deniz güneş eğlence üçlemesi çaresizliği ve bakış açısıyla Muğla, 15 sene içerisinde bir beton yığınına dönüşebilir, üretim değerlerini yitirebilir, değişen demografik yapısıyla da büyük ama melez bir şehire dönebilir…