Bozüyük Pınarbaşı Buluşması’nın ardından Ege’nin güneyinde yakılan yüzlerce Çoban Ateşi sonrasında gittikçe çoğalan buluşmalar ve CHP İl Danışma Kurulu’ndan ve İlçe Başkanları Toplantısından genel merkeze yansıtılan, olmazsa olmaz ön seçim isteği. O günden bu güne CHP’de çok yol alındı.
***
Ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Büyükşehir statülü seçimlerde belediye başkan adaylarını tüm üyelerin katılacağı temayül yoklaması ile belirleme yöntemini açıkladı. 2014 yerel seçimleri öncesinde CHP’de ufukta sandık göründü.
***
Örgütsel emek oranı, CHP’de bu süreçte aday adaylığının temel şartı. Bu köşede defalarca kaleme aldığımız Çoban Ateşi’nin repertuarında da ilk sırada ön seçim, ikinci sırada da örgütsel emek oranı ve örgütün sol geleneği bulunuyordu. Büyükşehir statülü seçimler öncesinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan gelen müjdeli haber ile CHP’de parti geleneğinden gelmeyen ya da örgütsel hiçbir emeğe sahip olmayanların seçilme dönemi, adaylıkların popülerlikte aranması dönemi de kapandı.
***
Hepimizi bu konuda uyandıran, kendine getiren Musa Gökbel’di. Son 15 yıldır CHP’nin çözümü popülerlikte aramasının siyasetin alanını iyice daralttığını Gökbel sayesinde algıladık. Gökbel,siyasetin bir çember içine yerleştirildiğini bu nedenle de halka, hizmete giden kutsal yolunun tıkandığına işaret ediyordu. Bu yanlış bir gidişti ve Musa Gökbel bu durumdan en çok rahatsız olan siyasetçiydi. Sorunu tespit etmiş çözümü de önümüze koymuştu. Siyaset kurumlarının alanını yükseltmek sadece halkın desteği ve güveni ile aşılabilecek bir sorundu. Kendisini örgütün üzerinde gören bazı CHP’li belediye başkanları yönetimler ve uygulamaları nedeniyle halkın CHP’ye olan inancını, desteği ve güveni yok etmek üzereydi. Çoban Ateşi tam yerinde ve zamanında Musa Gökbel’in ve Sezai Avşar’ın ellerinde yakıldı. Gökbel ve arkadaşları CHP ile toplumun arasında var olan güven çelişkisini ortadan kaldırmanın formülünü bulmuştu. Çözüm; parti geleneğine ve örgüt emeğine geri dönmekte yatıyordu.
***
Doğrusunu söylemek gerekirse Muğla CHP örgütü Çoban Ateşi ile yattığı derin kış uykusundan uyandı. Büyük şehir statülü seçimler öncesinde örgütün ortak ön seçim isteği ve kararı, genel merkezin bu kararlılığa gösterdiği saygı ile parti geleneği ve örgütsel emek yeniden geçerli kılındı. Bu karar ile CHP 2014 büyük şehir statülü seçimler öncesin de tıpkı geçmişte olduğu gibi büyük bir halk projesine dönüştü. CHP kültürel ve örgütsel kodlarına geri döndü. Bu projenin önün de artık durulamaz…
***
CHP; büyük şehir statülü seçimlere giderken, aday belirleme yöntemini tüm üyelerin katılımı ile ön seçim olarak belirledi. Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimi olarak nitelendirilen 2014 yerel seçimlerinde belediye başkanlıklarına aday adayı olacak örgütsel emeği olan siyasetçiler rahat olsunlar. Önlerinde artık statik engeller yok. ***
Büyük şehir statülü seçimler öncesinde toplumsal hayatımızın kaçınılmaz türevi olan ve bir ahtapot gibi bizi saran siyaseti, kirinden pasından kurtulması olanaksız duruma getiren, kendi zemininden, onu halktan ve tabanından uzaklaştıran, kendini iktidarla özdeşleştiren siyasetçi döneminde sona geldik. CHP’de cesaret sandığı getirdi şimdi de sandık cesareti getirecek. Bu süreci siyasi tarihimize partinin kendi kodlarına geri dönüşü olarak not düşeceğiz. ***
Yazının “Her İsa’nın bir Musa’sı, Musa’nın da Asa’sı vardır” başlığı ilginizi çekmiştir. Biraz geri gidelim. Musa Peygamber kendisine inananlarla birlikte Firavun ve ordusu ile savaşırken Kızıldeniz’e kadar gelir. Musa, elindeki asa ile Kızıldenizi ikiye ayırır ve halkını bu yöntemle Firavun’dan kurtarır. Asa, o dönemin en marifetli ve geçerli sihri olarak kabul edilir. Musa’nın asa’sında bir keramet vardır.
***
Çoban Ateşi, Musa Gökbel’in elinde bizi siyasetin firavunlarından kurtaran bir asa’dır. CHP örgütüne yüklediği misyonu ile Çoban Ateşi bu dönemin en marifetli ve geçerli siyasi sihridir. Musa Gökbel ve arkadaşları Çoban Ateşi ile CHP’de içerisindeki statik yapıların kapattığı, önüne dağları, denizleri koyduğu yolu açmışlardır. Çoban Ateşi; Musa Gökbel’in elindeki asasıdır. Unutulmasın! Her nerede bir İsa varsa, o İsa’nın bir Musa’sı, Musa’nında bir asası vardır.