Gelen iletilerde deniliyor ki;
“Hesap bozuyorsun (!)
Su uyuyor, ateş uyuyor, dağ-deniz uyuyor sen uyumuyorsun, uyumadığın gibi uykudakilerini de uyandırıyorsun.
Uyanmaları için dürtüklüyorsun.
Sonuçta yazdıklarınla çizdiklerinle sürekli birilerinin hesabını bozuyorsun”
***
Ak Parti kökenlilerden “Sen hesap bozuyorsun” iddiasıyla gelen iletiler benim açımdan felaket.
Bu felaket iletiler şöyle devam ediyor.
“Sen; İl yönetiminin, Nihat Öztürk’ün hesabını bozuyorsun.
Miraç Cin’in, Yusuf Kayacık’ın ve diğerlerinin hesabını bozuyorsun (!)
Yazdıklarınla parti içinde huzursuzluk yaratıyorsun, pişmiş aşa; su katıyorsun (!)
Bu bir değil, iki değil.
Ak Parti’nin gelenekçileri de nereden çıktı? Kim bunlar?
Bunlar bir tek seni mi arayıp buluyor?
Neymiş? Gelenekçi grubun aday profili varmış. Profilin ‘temel kriteri’ ne demek? Neymiş efendim;
İlçe başkanı ticari faaliyet içinde olmayacak, hiçbir ihaleye girmeyecek,
İş takipçiliği yapmayacak ve devletle işi olmayacakmış…
Koskoca parti ve bu partinin yöneticileri ilçe yönetimi oluştururken, ilçe başkanı önerecek ve bunun atanmasını sağlayacakken size mi soracak?
Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?”
***
Bu karma iletileri bize gönderenlere karşı kendimizi savunacak değiliz.
Burada, bu kentte gazetecilik-siyaset ilişkisinden, demokrasinin dördüncü gücünden, denetimden, şeffaflıktan, insanların bilgi edinme hakkından falan söz etmeye de gerek yok.
Anladık ki bunlar burada zaman kaybı…
Biz bir an önce vakit kaybetmeden;
Bozulan hesaplardan,
Hesabı bozulanlardan af diliyoruz.
Bizi bağışlasınlar.
Tamam ‘bi cahilliktir ettik’ (!)
Ama biz bu hatadan geri dönmesini de biliriz. Geri dönmekle kalmayız, istersek bu hatayı fazlasıyla telafi ederiz.
Gerekirse Ak Parti’nin gelenekçileriyle tek tek görüşerek, aday profili ve temel kriterleri geri çekmelerini, geri çekmeyeceklerse de;
“İlçe başkanı olacak muhteremin mutlaka siyaset-ticaret ilişkisinde becerikli, en az 10 yıllık ihale deneyimli, resmi kurumlarda ve bürokrasi de iş bitirici ve mutlaka devletle işi olan” şeklinde değiştirmelerini rica ederiz.
Böylece bunu yapmaya çalışan taşra kurnazı siyasetçilerin elini rahatlatabiliriz.
Evet yapabiliriz…
***
Daha önce; Ak Parti teşkilatlarında görev yapan kimileri için “Muğla siyasi bir alan değil ticari bir alandır” tespitinde bulunmuştuk.
Bu tespit o günlerde kimilerinde sıkıntı yaratmış, birilerinin hesabını bozmuştu.
Siyaseti kendi zeminine çekme gayretimizin üzerinden dört yıl geçmesine, ilişkilerin ve rollerin yer değiştirmesine, kentin siyasi sonuçlarını oluşturan seçimlerin üzerinden bir seçim daha geçmesine karşın bugün değişmemekte kararlı bir zihniyet ile yine karşı karşıya kalmak üzereyiz.
Kent siyasetinde bir türlü meşruiyet sağlayamayan, iktidar olamayan Ak Parti teşkilatlarını bu süreçte Cumhurbaşkanlığı seçimi başta olmak üzere sırasıyla ilçe kongreleri, il kongresi ve genel seçimler bekliyor.
Siyasetin siyaset-ticaret ilişkisiyle değil, dava ve ahlak temelli yapılmasını isteyen bir grup partilinin ortaya attığı iddiaların bizim köşemize taşınmasını ‘siyasete müdahale, pişmiş aşa su katmak ve hesap bozmak’ olarak algılayanları, bunlardan rahatsız olanları uyaralım.
Eğer böyle değilse, eğer böyle olmadığını iddia ediliyorsa o zaman;
Muğla’nın ticari değil, siyasi bir alan olduğunu topluma göstermek gerek.
Kararlar bunun için vardır…