Bu köşeden 21-22 Mayıs tarihlerinde ardı ardına yayınlanan “CHP’de Sol Duyulular ve Siyasette Öztürk’ler dönemi” başlıklı iki yazıda hafta sonu yapılan CHP İl Başkanlığı kongresini değerlendirmiş ve kısaca şunları söylemiştik. “Sol Duyulu CHP’lilere bakacağız. Sol Duyulu CHP’lileri yakından takip edeceğiz. Partinin işgal altında olduğunu düşünen, iddia eden Sol Duyulu CHP’liler, parti içinde egemen olması istenen sol düşüncenin, ‘istenilen iradenin’ temsilcisi olarak mücadele edecekler. Ancak karşılarında sürekli ‘isteyen irade’ durumunda olan ve partideki ‘yöneten irade’ konumunu korumak isteyen yerel yönetim ağırlıklı statik yapı olacak. Bu yapı ezberini korumak, alışkanlıklarına devam etmek, her dönemin kazananı ünvanını korumak isteyecek. Sonuçları itibariyle bu kongre; CHP içerisindeki Sol Duyulu’lar için ‘Günah bizden gitti’ diyebilecekleri bir ayrışma kongresine dönüşebilir. Kongreye kadar yaşanacak tüm süreçteki davranış şekillerini, ilişkilenmeleri, isteyen irade ile istenilen iradenin tüm çelişkilerini ve özellikle de ‘Sol Duyulu’ CHP’lilerin hemen yanında olacağımızı belirtmek isteriz. Sol Duyulu’lar; ‘Günah bizden gitti’ diyene kadar”…
***
Bunları 21 Mayıs tarihinde kaleme almışız. Ben söylemiştim, ben yazmıştım demek istemem ama bu haklılığın keyfini çıkarmadan da olmaz . Bizim yaptığımız bu günün anlamlı zaferine gidilen yolun bir öncesindeki kavşağında yapılan bir tespitti. Kimse kusura kalmasın ama ilk kez “evet ben yazmıştım” demek istiyorum. CHP’de Sol Duyulular kazandı. Tamam! kongreyi Sol Duyulular kazandı, peki kim kaybetti? Kaybedenlerin listesi bir hayli uzun. Acelemiz yok, oraya da geleceğiz. Ama önce zaferi konuşalım, kazananları kutlayalım. Hiçbir şekilde kaybedenlerin kazananların önüne geçmesine izin vermeyelim. Son kertede popülizme pabuç bırakmayalım. Bu kongreyi örgüt kazandı. Bu kongre; ilişkilerin kongresi değil ideolojinin kongresi oldu ve ilişkileri ile parti üzerinde tahakkümün sahibi olan yerel yöneticiler CHP ideolojisine ve bu ideolojiye sahip çıkan örgüte yenildiler. Örgüt artık siyasetçisine “siyasetle ne yapmak istediğini soruyor” siyasetçinin “kem küm” açıklamalarından da ikna olmuyor.
***
Uzunca bir süredir işgal altında olan CHP, 10 Haziran 2012 Pazar günü bu işgalden kurtulurken bizde kentin başına bela olan statükodan kurtulduk. Statüko artık yerle bir oldu. Bu statik yapının artık geçmişte kazanılmış mevkilerinden ve mevzilerinden başka elinde bir şeyi kalmadı. Artık ne kentin nede CHP’nin geleceğinde yoklar. CHP örgütü siyaseti yerel yönetimlerin ve statik yapının elinden kurtarıp kendi zeminine çekti. Bu zeminde artık
“Hem karnım doysun hem pastam dursun” anlayışına yer yok.
***
Kongrede CHP örgütü “istenilen iradenin” temsilcisi olarak mücadele etti ve kazandı. Karşılarında bir türlü doymak bilmeyen ve sürekli olarak “isteyen irade” durumunda olanlar “yöneten irade” pozisyonlarını korumak adına çaba gösterseler de son sözü örgüt söyledi. Yerel yönetim ağırlıklı statik yapı, alışkanlıklarına devam etmek ve her dönemin kazananı olmayı bu sefer beceremedi. Kendilerine “höyt” diyen bir örgüt buldu.
CHP’de ezber bozuldu.
***
Kongrenin bizim açımızdan en unutulmaz anlarından birisi partinin kanaat önderlerinden birisi olan Tuncer Besi’nin salonu yaptığı konuşmaydı. Efsane İl Başkanı olarak bilinen Tuncer Besi’nin Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’e yönelik konuşması belki de binlerce CHP’linin söylemek isteyip de söyleyemediği türdendi. Ancak gün gelmiş, devran dönmüştü. 34. Olağan kongrede Tuncer Besi konuşma yapmak için divana müracaat etti ve kürsüye çıktı, konuştu. Tuncer Besi, daha önceden kendisine “Sen Kimsin” diye seslendiğini iddia ettiği Başkan Gürün’e, “Osman Gürün Sen Kimsin” diyerek rövanşı aldı. Kongrenin ruhu işte bu “rest” çekişte gizliydi. Tuncer Besi gibi deneyimli bir siyasetçi, siyasetin cennet ve cehenneminin bu dünyada olduğunu bir kez daha gösterdi.
***
CHP’nin 34. Olağan Kongresinde ortaya çıkan fotoğrafı doğru okuyalım. Siyasetin kendi zeminine çekilmesini sağlayan CHP örgütü bu kongre ile kent siyasetini de yeniden dizayn edecek. Artık sadece CHP’de değil diğer tüm siyasi partilerde de siyaset; kendi zeminine çekilmek zorunda. CHP örgütünün yeni yapılanması karşısında kendisini yeniden organize edemeyen siyasi partileri büyük bir hüsranın beklediğini belirtelim. Parti rozetini yakasına takıp, partili olmanın avantajını ideolojinin dışında, ikbalde arayanlar seçmenin ve örgütlerinin hışmına uğrayacak. Uyaralım, bir daha ve bir daha uyaralım. Artık siyaset elit ve imtiyazlılara ikbal sağlayan bir unsur olmaktan çıktı.
Hafta sonu Fethiye’de meydana gelen depremde can kaybı yok! ancak Muğla Gazi Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yaşanan depremde çok sayıda siyasetçi, ideolojinin enkazı altında kaldı.