31 Mart yerel seçimleriyle el değiştiren her bir ilçe belediyesi ve belediye başkanı ortak bir sorun yaşıyor.
Sorun şu:
Bir önceki dönemin yönetim alışkanlıkları, yönetim değişmiş olsa da devam ediyor.
Her ne kadar aksi iddia ediliyor olsa da belediyeler birer siyasi kurum.
Zira belediyeler kazananına göre şekilleniyor.
Ardı ardına gelen seçim başarısıyla da belediyeler, siyasi yıllanmanın olumlu-olumsuz örneklerini yeni gelenin kucağına miras bırakıyor.
Üç ya da dört dönemde ister istemez statik bir yönetim yapısı ve alışkanlıklar oluşuyor.
Biliyoruz ki Fethiye, Dalaman, Ortaca, Ula ve Yatağan belediyelerinde değişiklikten kaynaklanan sorunlar yaşanıyor.
Bu ilçelerde farklı siyasi partiler yerel iktidarı yakalamış olsalar da bu süreçte Fethiye’de CHP’li belediye başkanı ne sorun yaşıyorsa (!) Yatağan’da da üç aşağı beş yukarı Ak Partili belediye başkanı aynı sorunu yaşıyor.
Geride bıraktığımız hafta Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca’dan gelen; “Fethiye Belediyesi’nde sistem yok. Sistemi yerleştirebilmek için tam 2 aydır mücadele veriyoruz. Personelin nerede olduğu belli değil. Araçların nerede olduğu, kimin ne yaptığı belli değil… Maalesef, bakıyoruz, belediyede birçok yerde belediye başkan yardımcılarına bu mekânlar verilmiş ve halkın şu anda oralara girmesi engelleniyor. O insanlar oradan kovuluyor. 6 Aylık süreçte belediyede büyük bir başıboşluk oluşmuş. Bu insanlarla mücadelemizi hukuk çerçevesinde vereceğiz” açıklaması,
Hafta sonunda merkez basını ile bir araya gelen Yatağan Belediye Başkanı Mustafa Toksöz’ün; “İktidar olduk ama henüz muvaffak olamadık. Borç çok, malzeme yok. Daha önce görev yapmaya çalışan arkadaşlarımız ellerinden geldiğince idare etmeye çalışmışlar. Onların bakış açısı ile bizim bakış açımız birbirinden çok farklı. Biz Yatağan Belediyesi’nin çok güçlü bir belediye olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama maalesef hem alet-edevat noktasında, hem de ekonomik olarak sorun yaşıyoruz. Eleman verimliliğiyle performans noktasında sıkıntılarımız var” şeklindeki açıklaması tam da bu konuya işaret ediyor.
Biri CHP’li diğeri Ak Partili iki belediye başkanı da bu süreçte 20 yıllık kemikleşmiş bir kadroyla, ötesinde personel yapısıyla mücadele ediyor.
Şimdilik açıklanmasa da muhtemel; Dalaman, Ortaca ve Ula belediyelerinde de aynı sorunlar yaşanıyor.
Elbette su deresini bulacak.
Ne kadar zor olursa olsun, gelenler kendi yönetim modellerini oluşturacak.
Bu iş biraz zaman alacak olsa da her iki belediyenin (Fethiye-Yatağan) basın ve halkla ilişkiler birimlerinde yapılan değişiklikler, yönetim yapısında ve anlayışında daha büyük değişiklerin de yolda olduğuna işaret ediyor.
Yeni seçilen belediye başkanlarının işleri hiç kolay değil.
Herkese kolaylıklar dileyelim ve bir tespitle bitirelim.
Siyaset; halkın idaresi, kamusal ve siyasal alanın düzenlenmesi, uzlaşma-uyum ve diyalogla kararların alınması, yerel ve genel iktidar üzerinden kaynakların dağıtılması anlamına geliyor.
Aynı zamanda siyaset; karar alma, iktidara gelme, iktidarı kullanma, iktidar üzerinden yaşamın idari, siyasi, ekonomik, kültürel boyutlarını düzenleme erkiyle şehir-ülke ve toplum idaresi kavramlarını da içeriyor.
Şehirler ve şehir yönetimleri, yani belediyeler bu nedenle siyasetin temelini oluşturuyor.
Bu noktada seçimle iş başına gelen her bir yönetim; hizmet erkinin ve anlayışının yanında halkın ve şehir yaşamının da belirleyeni olup çıkıyor.
Kimileri bu güçle yol alırken kimileri de yerinde sayıyor…
***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir. Köşe yazısının yazılı ve görsel yayın kurumlarında ve internet medyasında izinsiz kullanımı yasaktır.