Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan’ın istifasına yönelik belki de en önemli açıklama Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar’dan geldi.
Sayın Ali Acar, refiki Şener Tokcan’ın istifasına ilişkin “Büyükşehir yasası sağlıklı değildir ancak Büyükşehir yasası ile ilgili sorunların çoğu uygulamada hata yapan yöneticilerden kaynaklanmaktadır” açıklaması yaptı.
Bu açıklama yetkileri ve ekonomik kaynakları elinden alınan ve burnundan soluyan ilçe belediye başkanlarının duygularına tercüman olmuş görünüyor.
Zira bu konuda özellikle belediye başkanlarına yakın isimlerden ve bazı meclis üyelerinden çok sayıda ileti geldi.
Peki, Ali Acar ne dedi?
Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar, Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan’ın istifası ile ilgili yaptığı açıklamasında Büyükşehir Belediyesi Yöneticileri ile ilçe Belediye Başkanları arasında koordinasyon olmadığını, sürekli yetki kargaşası yaşandığını ve bu nedenlerle vatandaşa sağlıklı hizmet götüremediklerini kaydetti.
Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan’ın istifası sonrasında büyükşehir yasasının özellikle turizm ilçelerinde büyük sorunlara neden olduğuna bir kez daha vurgulayan Başkan Acar; “Büyükşehir yasası doğru bir yasa değil. Biz bunu her zaman söyledik. Genel merkezimizde yasanın iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. Büyükşehir Belediyesi Yöneticileri ile aynı partili aynı siyasi görüşe sahip olmasına rağmen ilçe Belediye Başkanları arasında da büyük sıkıntılar var. Aramızda koordinasyon yok. Büyükşehir Belediyesi yöneticileri hassas davranmıyor. Aramızda yaşanan yetki kargaşası nedeniyle hizmet bekleyen vatandaşa hizmet götüremiyoruz. Şener Başkanımız söyledikleri ve hatta söyleyemedikleri vardır ve kendince istifa etmekte haklıdır” dedi.
Şener Başkan’ın söyleyemedikleri nelerdir bilmiyoruz.
Bildiğimiz Sayın Ali Acar’ın “CHP’li belediyeler arasında koordinasyon yok, Büyükşehir yöneticileri hassas davranmıyor” tespiti bizi tek bir noktaya; büyükşehrin karar organı olan Muğla Büyükşehir Belediye Meclisine, oradan da Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’e götürüyor.
Sayın Ali Acar; “Hepimiz aynı taraftayız. Bu yasayı Osman Gürün yapmadı. Ancak Başkan Gürün yasanın yetkilendirdiği koltukta oturuyor ve bizim halimizi görüyor, daha hassas davranabilir, daha iyi koordinasyon sağlayabilirdi” demeye getiriyor.
Sonuçta daha hassas olunması ve koordinasyonun sağlanması için CHP’li bir belediye başkanı, çaresizlikten CHP’li bir belediye başkanını eleştiriyor.
Peki, ilçe belediyeleri bu kadar sıkıntı içerisindeyken, bu kadar yetkisizleştirilirken, belediye başkanları burnundan solurken, Muğla Büyükşehir Belediyesinin karar organı Büyükşehir Meclisi; ne yapıyor?
Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde belediye başkanları dâhil, 43 CHP’li meclis üyesi bulunuyor.
Meclisin büyük çoğunluğunu da turizm ilçelerinden gelen meclis üyeleri oluşturuyor.
Ali Acar köyün delisi mi?
Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar’la birlikte aynı zamanda Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği yapan CHP’li üyeler; Hakkı Şevket Bayındır, Ali Fuat Fidan, Mehmet Oktay, İsmet Kamil Öner (!) Onlar bu konuda ne düşünüyor?
Yasanın getirdiği yeni yönetim şekli nedeniyle turizm ilçeleri Marmaris, Fethiye, Bodrum, Datça ve Milas’ta bıçak kemiğe dayanmış durumdayken neden yaşanan sıkıntılardan dolayı 43 meclis üyesinden tek bir açıklama ya da tepki gelmiyor?
CHP’li 43 büyükşehir meclis üyesi daha hassas olunması ve koordinasyonun sağlanması için neden harekete geçip, ortak bir karar alamıyor?
Yasa bunu da mı engelliyor? diyerek bir tespitte bulunalım.
Mecbur kalmasa Ali Acar bu açıklamayı yapmaz, Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı daha ilk günden isyan bayrağını açmaz, Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan’da görevinden istifa etmezdi.
Mecbur kalmasa Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Muğla’nın büyükşehir olması ile birlikte gelirlerinin büyük bölümünden mahrum kaldıklarını ifade etmez “Büyükşehir yasası nedeniyle, Bodrum Otobüs Garajı’nı Muğla Belediyesi teslim aldı. Yıllık 5 milyon liralık gelirimiz de böylece gitmiş oldu. Borçlarımızı, bir şekilde, kapatmaya çalışacağız” diyerek ödeyemediği 70 milyonluk borcu için 21 CHP’li meclis üyesinin kararıyla taşınmazlarını satışa çıkarmaz, takasa girmezdi.
Mecbur kalmasa Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat; “Yaptığımız şey gizli saklı bir şey değil. Büyükşehir Yasası sonrasında bütün ilçe belediyeleri gibi biz de büyük mali sıkıntı yaşıyoruz. Datça Belediye Başkanımız, daha dün, yasa nedeniyle hizmet üretemediğini belirterek Belediye Başkanlığı’ndan istifa etti. Biz de pek çok sıkıntı yaşadık ve yaşıyoruz. Üstelik biz, tarihimizin en büyük altyapı yatırımını yapmış durumdayız ” diyerek hizmet edebilmek için taşınmazlarını satışa çıkarmazdı.
İlçe belediyeleri bu kadar sıkıntı içerisindeyken, bu kadar yetkisizleştirilirken, her biri taşınmazlarını tek tek elden çıkarmaya başlamışken ve ilçe belediye başkanlarının ensesinde boza pişerken başta Muğla Büyükşehir Belediyesinin karar organında görev yapan 43 CHP’li meclis üyesi ve CHP örgütleri ‘ortada hiçbir sorun yokmuş, ortalık güllük gülistanlıkmış’ gibi davranmaya devam edemezler.
Herkes biliyor ve hissediyor ki; Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri arasında yasadan kaynaklanan ve gittikçe daha da boyut kazanan sorunlar var.
Bu sorunlar karşısında sessiz kalan, parti disipliniyle hareket edildiğini iddia eden yöneticiler, meclis üyeleri ve örgütler CHP yerel yönetim anlayışını tartışılır noktaya getirdiler.
Parti disiplini sadece susmayı, sessiz kalmayı gerektirmez. CHP’li belediyeler arası koordinasyonun sağlanması da parti disiplininin sorumluluk alanındadır.
“Siyasetin yol açtığı her bir sorunun çözümü yine siyasettedir” diyerek sonlayalım.