“Abu yetivesingare, şişirdin bizi Nejat Altınsoy. Muğla’da siyaset bu kadar yapılıyor. Biz de biliyoruz bizim oğlan bu siyasetin elle tutulur yanı yok. Kabak tadında yani iş”…
***
Yukarıda yer alan okur iletisi aslında her şeyi özetliyor.
Siyasette yaşananlar artık insana;
Kabak tadı veriyor.
Kabağı seven var, sevmeyen var…
***
Ben mesela (!)
Kabağı hiç sevmem.
Ne kıymalı dolmasını,
Ne de kavurmasını.
Benim kabaktaki sınırım:
Un ve yumurta ile çırpılıp, zeytinyağında kızartılmış mücver kadardır.
İstesem de geçemem kabakla olan ilişkimde mücverden öteye…
***
Kabak tadında sınırımız mücvere kadar…
Kabak tadı veren siyasette seçmenin sınırı nereye kadar?
Bilmiyorum…
Bildiğim, her seçim döneminde seçmenine kabak dolması yediren siyasetin zamanı geldiğinde kabağın 38 türünü hazırlayıp yedirdiğidir…
***
Siyasetin kabak tadı veren menüsünde ne ararsanız var.
Kıymalısı, dolmalısı,
Kavurmalısı, yumurtalısı,
Acılısı, tatlılısı…
***
Menü zengin yani (!)
Hangisini yersen;
Seç-beğen-al…
Karnını tıka basa doyur,
Aksırıncaya kadar,
Tıksırıncaya kadar ye.
Böyle mükellef sofra;
Dört yılda bir kurulur.
***
Kabaklı ‘sufle’,
Kabaklı ‘tart’,
Kabak ‘köftesi’,
Kabaklı ‘kebab’…
***
Yemeğin üzerine bir de kabak tatlısı patlat.
Şöyle rendelenmiş cevizli,
Bir tutam kaymaklı.
Ye bitir, yala.
Şurubu sakın gitmesin yabana,
Onu da dik kafana…
Sen bunları ye, iç;
Siyaset girsin yoluna…
***
Benim börülceye olan merakım işte bundandır.
Yerli tomateye,
Galle badılcana…
Merakım börülceden,
İsyanım kabaktandır,
Yediğim içtiğim;
Süt’tür yoğurt’tur,
Söylediğim de;
Vırt’tır, zırt’tır,
Gider yabana yabana…