Hafta sonunda Muğla’ya gelen CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından kentin gündemini oluşturan konuları kaleme almaya devam.
Bir önceki yazıda CHP örgütlerinde oluşan görüş ve düşünceleri sizlerle paylaşmıştık. CHP’lilerin iddialarından oluşan bu yazı yine meraklısında tepkiye neden oldu. Bu konuya açıklık getirelim.
Kılıçdaroğlu’nun ziyaretini siyaseten bir fiyasko olarak gören biz değiliz; CHP’liler.
Ayrıca bir gazeteci olarak bu ziyareti pek ala fiyasko olarak gördüğümüzü gerekçelerini ortaya koyarak açıklayabiliriz. Bunu yapabiliriz.
Ancak bunu yapmamıza gerek kalmadı.
Çünkü çok sayıda CHP’li olayın bir fiyasko olduğu görüşünde birleşti ve bu görüşlerini bizimle paylaştı.
Bu konuda gazetecilerin, yazarların görüşleri bir yere kadar.
Ancak bu konuda CHP’lilerin görüşleri daha anlamlı ve daha manidar.
***
Biz eğer bu olayı fiyasko olarak görmüş olsaydık, bu görüşümüz konu ile ilgili yapılan haberlere de yansırdı. Ancak yapılan haberlere bakıldığında haberlerin Sayın Genel Başkan’ın söylemleri üzerine kurulu olduğu görülecektir.
Kılıçdaroğlu’nun Milas, Yatağan, Muğla ve Köyceğiz’de ülke gündemine ilişkin açıklamaları haberlerin detaylarını oluşturdu.
***
Muhalif gazetecileri ve köşe yazarlarını “kara propaganda yapılıyor” iddiası ile suçlayan Muğla Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün’e sormak gerek.
İl Binasının açılışına katılan CHP’liler, onca davete rağmen Arıtma Tesisi açılışına neden gitmediler? Bunun nedeni gazeteciler mi?
Gazeteciler bu protestonun, bu tepkinin neresinde?
***
Aynı gün, aynı saatlerde Karabağlar Yaylası yerleşkesindeki restoranlarda bir araya gelen CHP’li sayısı tesis açılışında bulunanlardan daha fazlaydı.
Tepkilerini açılışa gitmeyerek gösteren, yaylada bir araya gelen CHP’lilerin sofralarını biz gazeteciler mi kurduk?
CHP’lilerin kahrından rakı içmesinin nedeni biz miyiz?
Bu adamlar hangi haberden, hangi köşe yazısından dolayı kahredip içiyorlar?
Örgütü efkara, derin düşünceye sevk eden, sürükleyen uygulamaların sahibi gazeteciler, köşe yazarları mı?
***
Bırakın bu işleri.
Kendi örgütünüzden gelen fiyosko eleştirisine tahammül göstermeyen sürer durumcular; Başkan Gürün’e muhalefeti, CHP’ye muhalefet olarak görmeyi bırakın. Başkan Gürün 14 yıllık hizmet döneminde yöntem ve uygulamalarını bu topluma gösterdi. Eser olarak bıraktıkları, halka hizmet adına reva gördüğü uygulamaları ortada. Bu süreçte, üç hizmet dönemine karşın Başkan Gürün CHP ile özdeşleşecek isimler arasına giremediyse suç bizim mi?
Partililer iddia ediyor.
Erman Şahin, Tufan Doğu, Musa Gökbel, Özer Olgun, Musa Siva, Orhan Çakır gibi partiye mal olmuş isimlerin listesinde ne yazık ki Osman Gürün yok.
Partinin kıymetli listesini de biz gazeteciler mi hazırlıyoruz?
Bırakın bu işleri.
Bunun nedeni biz gazeteciler ve köşe yazarları değiliz.
Bizim CHP ile hiçbir sorunumuz yok.
CHP bizim en değerli mirasımız.
***
Muğla CHP’nin kalesi ünvanını Başkan Gürün’le almadı.
Muğla bu ünvanı; Erman Şahin’le aldı, Orhan Çakır’la korudu.
1980 öncesinde Milliyetçi Cephe Hükümetleri döneminde, 80 ihtilalinde ve sonrasında Sayın Erman Şahin, 83 Anayasası ile şekillenmiş ANAP iktidarları döneminde, üstelik sol düşüncenin ikiye bölündüğü süreçte Orhan Çakır, antidemokratik uygulamalara, faşist ve oligarşik baskılara karşın kısıtlı bütçeleri ile sol ve sosyal belediyecilik anlayışından zerre kadar taviz vermeden görev yaptılar. İlçelerde de aynı şartlarda görev yapan çok değerli CHP’li belediye başkanları mevcuttu. Muğla tüm bunlar için ve bu ünvanı için bedel ödedi.
***
Son 15 yıldır; hazır seçmen, hazır parti, hazır oyların üzerine oturarak seçilme şansını yakalayan yerel yöneticilerin birçoğu ne yazık ki hiçbir bedel ödemeden seçildiler.
Adaylıkların popülerlikte aranması dönemi yaşanmıştı ve o süreçte ayrıntılarla değil, temalarla seçim alınacak olgusu yaratıldı.
Oysa gerçekte CHP’li olmanın ve CHP’li kalmanın bedelini seçilenler değil hep örgüt ve taban ödedi. CHP örgütü için ideoloji her şeyin üzerindedir. Örgüt bu nedenle “seçimi biz kazandık” diyen megaloman tavırlı yöneticilere bile tahammül gösterdi. O süreçte kol kırıldı yen içinde kaldı.
***
Uzunca bir süredir sabrını törpüleyen, sessiz kalan örgüt bugün 2014 büyük şehir statülü seçimler öncesinde suskunluğunu bozdu. CHP örgütü; değişmek isteyen ancak dönüşmek istemeyen seçmenin çağrısına kulak verdi. CHP örgütü; belediye başkanları ya da adayları nedeniyle seçimi kaybetme ihtimalini ve riskini gördü ve harekete geçti.
CHP’nin kalesi ünvanın sahibi olan CHP örgütü 15 yıl süren bir ara rejimden sonra belediye başkanlarının ve sürer durumcuların karşısına bu nedenle dikildi.
CHP’nin kalesi olarak nitelendirilen Belediye başkanlarına duyulan tepki nedeniyle Muğla’da ilk kez bir genel başkanın ziyareti ile yer yerinden oynamadı.
CHP örgütü, Genel Başkanı ile caka satılmasına izin vermedi.
***
CHP örgütü seçilebilme gayretini artık siyasetten saymadığını gösterdi.
CHP örgütü arıtma tesisinin açılışına gitmeyerek Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na ve genel merkez kurmaylarına da mesajını çok açık ve en zararsız şekilde verdi.
CHP örgütleri büyük şehir statülü seçimler öncesinde belediye başkan adaylarını kendisi belirlemek istiyor. Ön seçim CHP’nin kalesi ünvanının sahibi bu örgütün hakkı…