Bu ara bizden vazgeçmemizi bekliyorlar.
Özgürlüklerden ve demokrasiden,
Seçme-seçilme hakkından vazgeçmek mümkün mü?
Köşe yazarları da yazardan sayılıyor.
Yazar dediğin; Çağının tanığı, yaşananların tanığı.
Kenti yazan bir gazeteci olarak bu tanıklığa sırtını dönmek mümkün değil…
***
Bu dönemin tanıkları olarak;
‘Ben’ duygusunu aştık, dere tepe düz gittik ve yüzümüzü topluma döndük.
Yaşadıklarımızı salt günlük yaşamın getirdikleri çerçevesinde değerlendirmenin ötesine geçtik.
Olayların sosyal, siyasal amaç ve sonuçlarını bu yüzden kaleme aldık, sizlerle paylaştık.
Bir başyapıt derdimiz yoktu,
Kişisel zaferlerin peşinde de koşmadık…
***
Bu dönemin tanıkları olarak;
Toplumsal hafızamız (!)
Yerelde ve genelde baskılar tarafından köreltilirken,
Özgürlük ve demokrasi adına yapılanlar ortadayken,
Karşı duran, soran, sorgulayan, hak arayan,
Özgürlük ve demokrasi içerikli yazılar kaleme aldık.
***
Biliyorsunuz;
Seçim dönemleri, sınav dönemleridir.
Siyaset demokrasi adına en ciddi sınavını bu süreçte verir.
Siyaset bu süreçte aldığı kararlarla ortalığı yangın yerine çevirdi.
Sonuçta adaylar halk ve örgüt iradesiyle değil bir kez daha siyaset eliyle, ilişkisiyle belirlendi.
2014 yerel seçimleri öncesinde başlayan adaylık sürecinde siyasetin bize yaşattığı anti demokratik yöntem ve uygulamalar karşısında; “Başımıza bunlarda mı gelecekti? Bunları da mı görecektik? diye dövünüyorsak (!) Biliniz ki siyaset demokrasi sınavında yine sınıfta kaldı.
***
Siyaset sınıfta kaldı (!) Biz geçtik mi?
Hayır (!) Bizde sınıfta kaldık.
Tüm olan biten karşısında sesimizi çıkarmadık.
Sonuçta özgürlük ve demokrasi derslerinden çaktık.
Halk iradesini siyasete taşıyamadık.
Bir kez daha;
Kentin iradesini siyasete kurban ettik.
Ekonomik ve siyasi rantlarımızı (!)
Kendi ellerimizle siyasete teslim ettik.
***
Merkezi otorite ve siyaset;
Öyle büyük bir yalan üretti ki (!)
Buna karşı çıkamadık,
Karşı koyamadık…
***
Bu konuda hiç savaşmadan teslim olduk.
Kent olarak “Geleceğimizi gerçekçi olarak tasarlamak ve hazırlamak” adına savaşmadık.
Bu konuda savaşmayı öğrenemedik.
Eller pantolon çizgisinde (!)
Tatlı su balıkları gibi,
Merkezi otoritelerin kararlarına boyun eğdik…
Kenti siyasete feda ettik…
***
Daha öncede belirttik.
İnsan baskıcı otorite karşısında anarşist,
Kapitalizm karşısında komünist,
abartılı devletçilik karşısında liberal olabilir…
Ya seçme seçilme hakkı elinden alınmış insan?
O ne yapar?
***
Yazar dediğin çağının tanığıysa eğer;
Kent Yazıları da;
Politik türde bir gazetecilik eylemidir.
Yerel ve genel baskılar karşısında,
Merkezi otoritelerin ve siyasetin yöntem ve uygulamaları karşısında;
Karşı durmaya, sormaya, sorgulamaya ve hak arayışına sonuç alıncaya kadar devam edecektir.
6 Ocak 2014 Pazartesi