Bir yılımızı doldurmaya az kaldı.
24 Kasım’da yayın hayatımızın ilk yılını dolduracağız.
Yola “söyleyecek sözümüz var” diyerek çıkmıştık.
Kentin günlük yaşamında Muğla vizyonunun ve Muğlalı bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, kalkınması, çevreye duyarlılık, hesap sorma ve hesap verme, demokrasi ve katılım gibi temel ilkeleri savunan bağımsız bir yayın hedeflemiştik.
Kent Gazetesi, kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği ortak aklın ve uzmanlaşmanın esas olduğu demokratik zeminin oluşmasına katkı koyma çabamızın ürünü olarak yayına başladı.
Demokratik katılımın yaygınlaştırılması, hemşehrilik hukuku ve ortak yaşam bilincinin geliştirilmesini amaçlamak kolay bir iş değil. Kentin kimliğine ilişkin tarihi, kültürel, doğal tüm değerlere sahip çıkmak, kent kaynaklarının etkili, verimli ve adil kullanımına katkıda bulunmak, sivil toplumun gelişmesine ve kurumsallaşmasına katkı koymak, kente dair görüş ve fikirlerin yer aldığı bir gazete olmaksa hiç kolay değil.
Muğla malı olmak, Muğla öz sermayesinin ürünü olmak ve bunun ötesinde bağımsız olmak hedeflerimize ulaşmamızda işimizi kolaylaştıran unsurlar.
Biliyorsunuz ki bizim derdimiz Muğla.
Bir yıldır da kimseye bulaşmadan ve kimseyle rekabet etmeden kendi çizgimizde yürüyoruz.
Bu süreçte değerimizi de itibarımızı da Muğla’dan almaya ve büyümeye devam ediyoruz.
Biliyorsunuz sayfa sayımızı da ve baskımızı da arttırdık.
Fiziksel büyümenin yanında içerik anlamında da büyümek için gerekli adımları attık.
Gazeteci-yazar kadromuzu arttırdık.
Bir’dik iki olduk, ikiydik üç olduk, üç’tük dörde ulaştık.
Bu süreçte tali olarak köşe yazarlığı yapan fikir adamlarından ziyade aktif olarak gazetecilik mesleğini sürdüren, haberin içinde yaşayan ve gazetecilik mesleği dışında hiç bir iş yapmayan yazarları düşün-yazın kadromuza dahil ettik.
Kent Yazıların’da bendeniz, Aykırı Köşe’de Mustafa İnci (yeniden), Aydınlık Yazılar’da Hakan Özaydınlık ve Denge Köşesi ile Süleyman Akbulut’tan oluşan 4’lü bir takım kurduk.
Fikir gazetesi olmayı baştan beri önemsiyorduk.
Fikirlerin özgürce dile getirildiği bir platform bizi ‘tek seslilikten çok sesliliğe taşıyacaktı’ biliyorduk.
Bu 4’lü takımla; sağdan soldan, kenardan ortadan, kısacası her açıdan pas yapar bir duruma geleceğimizi biliyoruz.
“Hiç şüphemiz yok, kendimize güveniyoruz” diyelim ve yukarıda Mustafa İnci’nin yanındaki (yeniden) yazısına dikkat çekelim.
Biliyorsunuz Mustafa İnci Kent Gazetesi’ndeki yazılarına bir müddet ara vermişti. Bu süreçte ‘okur baskısı’ nedeniyle İnci ile yeniden pazarlığa tutuştuk ve sonuçta orta yolu bulduk.
Olayları; sokak diliyle, taraftar mantığı ve tribün sesiyle köşesine taşıyan Mustafa İnci bundan böyle gazetenin 6. sayfasındaki köşesinde demir atmış vaziyette huzurunuzda olacak. Hala seçim sonuçlarına ilişkin iddiaları askıda kalmış olsa da (!) sonuçlara ilişkin tahminleri bir türlü tutturamasa da Musty’i çok seviyor ve önemsiyoruz.
Gazetenin 8. sayfasını kendisini çok önemsediğimiz bir meslektaşımıza ayırdık. Hamle Gazetesi’nde yetişen, Devrim Gazetesi’nde pişerek olgunlaşan ve genç yaşta Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı görevini yürüten Süleyman Akbulut, fikir işçisi olarak gazeteye eklenen son halkamız. Akbulut, Denge köşesinde belkide gazetenin fikir açısından dengesini oluşturacak. Siyasi görüş olarak bize uzak yerde; sağda duran Akbulut’un günlük köşe yazılarını kentin çoksesliliği adına çok önemsiyoruz. Akbulut’u günlük yazma konusunda destekleyenlerden bir kaç kişiden birisi olarak ifade etmeliyim ki Akbulut, merkez sağdaki gazeteci-yazar boşluğunu dolduracak. Ayrıca Akbulut’un böyle bir misyonu da olmalı. Zira uzun süredir merkez sağ’da Hüseyin Nizamoğlu, İsmail Atasever ve Ahmet Karataş dışında ‘demokrat yazar’ yetişmedi. Akbulut bu açıdan bakıldığında hem bizim için, hem kent için önem arzediyor.
Gazete’nin 10. sayfasında ise Trakya basınından kopup gelen ve Muğla zemininde kendisine yer arayan bir meslektaşımız Hakan Özaydınlık var. Aydınlık Yazıları ile ‘kent içinden bakan dış göz’ olarak 3.tekil sahış gözlemleri ile bize farklı bir bakış açısı sunan Hakan Özaydınlık; kültür, sanat ve estetik birikimiyle aslında bir görüntü ustası. Özaydınlık, masanın bu tarafına, yazma tarafına geçerek meslekteki yoluna devam ediyor. Köşe yazılarıyla çok kısa sürede okurda kabul gördü. Ben onun yazılarını da önemsiyorum.
Görüldüğü gibi biz yükümüzü aldık yürüyoruz.
Yazın-düşün kadrosunda bir kişilik daha boş gazeteci-yazar kadromuz var.
Hiç acelemiz yok.
Elbet oraya da çok kıymetli bir meslektaşımızı, bir fikir insanını bulacağımızdan kuşkumuz yok.
Haberi kutsal, yorumu hür görmeye devam etmek istiyoruz…