KESK’İ ES GEÇMEK
CHP Genel Merkezi Ekonomi Buluşmaları adı altında ülke genelinde ekonomik krizin toplum üzerindeki etkileri araştırmak için kolları sıvadı.
Bu kapsamda CHP Antalya Milletvekili ve Parti Meclis Üyesi Çetin Osman Budak, Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Muğla Milletvekilleri Mürsel Alban, Suat Özcan, Burak Erbay ve CHP İl Başkanı Adem Zeybekoğlu ile il yönetiminden oluşan bir heyet, Muğla’da çeşitli kurumları, meslek odaları ve sendikaları ziyaret etti.
Bu anlamlı çalışmaya ilişkin haberler, ötesinde sosyal medya üzerinden de paylaşımlar yapıldı.
CHP heyetinin ziyaretlere ilişkin paylaşım ve haberlerinde ne yazık ki Eğitim Sen, SES gibi sendikaların çatı örgütü olan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı sendikaları göremedik.
Merak ettik, sorduk.
CHP heyetinin KESK’e bağlı Eğitim Sen ya da SES gibi sendikaları ziyaret etmediğini öğrendik.
Ülke genelinde ekonomik krizin toplum üzerindeki etkileri araştırmak adına yaptığı il turunda CHP heyetinin Kamu Sen il yöneticilerini ziyaret ederek görüş almasını ise takdirle ve saygıyla karşıladık.
Şüphe yok. Geniş çaplı, ulusal ölçekli bir araştırma için bu tür ziyaretlerin her platformda ve her zeminde yapılması gerekiyor.
Ancak büyük çoğunluğu sol ve sosyal demokrat kimlikli olan, siyasal tercihini CHP’den yana kullanan ve bu haliyle CHP seçmen grubu içerisinde yer alan KESK’e bağlı sendikaların ziyaret edilmemesini anlamakta zorlandık.
CHP heyeti, merkezi otoritenin yöntem, uygulama ve politikalarına karşı birçok konuda yan yana duran, gerektiğinde birlikte mücadele veren KESK’e bağlı sendikaları ‘Ziyaret etmeye gerek yok. Onlar nasılsa bizimle beraber’ diyerek es geçmiş olabilir mi?
Bilindiği gibi sendikaların siyasal partilerle, siyasi partilerin de sendikalarla ilişki kurma gerekçeleri bellidir.
Bu gerekçe; ekonomik ve ideolojiktir.
Yani sendika ile siyasi parti arasındaki ilişki ‘karşılıklı fayda yaklaşımı’ üzerine inşa edilir.
Sendikalar, üyelerinin hak ve çıkarlarını daha iyi savunabilmek, yasama ve yürütme organlarını etkileyebilmek amacıyla siyasal partilerle ilişki kurarken, siyasi partilerde yerelde ve genelde iktidar olabilmek için ihtiyaç duyduğu seçmen desteğine, örgütlülüğünü geniş tabana yaymış sendikalardan karşılar.
Soru şu;
Muğla’da bu ilişki değişti mi?
Ya da bu ilişki değiştirilmek mi isteniyor?
Siyasi parti-sendika ilişkilerinin ülkenin ekonomik ve siyasi politikalarındaki değişimlere paralel olarak belirli dönemlerde belirli farklılıklara uğradığını biliyoruz.
Ancak son genel seçimler sendika-siyasi parti ilişkisi için iyi bir örnektir.
Bu ilişkide Süleyman Girgin gibi bir örnekleme ortadadır.
Partilerden seçilen sendika kökenli milletvekillerinin çaba ve gayretlerinin henüz partinin genel politikalarına yansımasını beklemesek de CHP gibi bir partinin yerel politikada bazı ilişkilere özen ve hassasiyet göstermesi gerekmez mi?
Yukarıda ifade ettik.
Ekonomik krizin toplum üzerindeki etkileri araştırmak için il genelinde buluşmalar gerçekleştiren CHP heyetinin birçoğu yakın dostumuz olan Kamu Sen il yöneticilerini ziyaret etmesini, onların görüşlerini almasını takdirle ve saygıyla karşılıyoruz.
Kamu Sen çatısı altında faaliyet gösteren sendikacı dostlarımız alınmasın.
Onlarda yerelde ve genelde haklı bir mücadeleyi sürdürüyorlar ve kentin sendikal yaşamına, demokrasisine önemli katkılar koyuyorlar.
Meselenin onlarla bir ilgisi yok.
Aralarında parti meclisi üyesi, Muğla milletvekilleri, il başkanı ve bazı il yöneticilerinde bulunduğu CHP’li heyetin siyasal tercihini büyük oranda CHP’den yana kullanan, KESK’e bağlı sendikaları es geçmelerini anlamakta zorlanıyoruz.
Bir soru ile bitirelim.
Türkiye altı (6) ay sonra yerel seçimlere gidiyor.
KESK çatısı altında binlerce üyesi bulunan sendikalar; “Bizi yok sayanı biz de yok sayarız” diyerek tepki gösterirler mi?
***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir.