CHP Bodrum örgütü Musa Gökbel’e bir teklifte bulunur. Musa Gökbel kendi örgütünden aldığı teklifi; “Ben CHP’den hiç ayrılmadım ki geri döneyim” diyerek cevaplandırır. Olay henüz kamuoyuna açıklanmadı ancak biz müjdeli haberi sizlerle paylaşalım. Musa Gökbel artık CHP’nin resmen kayıtlı üyesi. Sezai Avşar ile birlikte Bodrum’dan Çoban Ateşini yakan Musa Gökbel, CHP Bodrum İlçe Başkanı Okan Özsu ve örgütün tamamının isteği ve daveti üzerine CHP’nin kayıtlı üyesi oldu. Muğla CHP örgütünde artık hiçbir şey eksisi gibi olmayacak.
***
Biliyorum ki adı, CHP ile özdeşlemiş birisine “CHP’ye geri döndü” denilemez. Bu konuyu kaleme almaya karar verdiğimde yaşanan onca şeyin ardından kendimi “Musa Gökbel mi CHP’ye, CHP’mi Musa Gökbel’e döndü” şeklinde bir sorunun yanıtını ararken buldum. Oysa bu sorunun yanıtı bende değil, Musa Gökbel’deydi. Gökbel’i telefonla aradım. Henüz kamuoyuna üyelik konusunda bir açıklama yapılmamıştı, Musa Gökbel telefon görüşmemizde üyelik olayı nereden öğrendiğimi sordu! ve şöyle devam etti.
***
“Sevgili Nejat; Teklif ilçe başkanından geldi. Ben kendisine ‘başkan, benim üye olmaya ihtiyacım yok’ dedim. Benim CHP’den bir istifam olmadı, tüzük gereği partimden ihraçta edilmedim. Ne istifa ettim, ne de disipline sevk edildim. Ben CHP’den gitmedim ki geri döneyim! 40 yıl bu partinin kayıtlı üyesi olmuşum ve partiyi üç kez sıfırdan zirveye taşıyan bir ekibin önemli bir parçası olmuşum. İlkinde Tufan Doğu ile birlikte bu partiyi 19 bin’den 86 bine çıkarmışız. İkincisi; 12 Eylül darbesinin ardından bu partinin yeniden dirilmesi, ayağa kalkması için Türkiye genelinde 25 il başkanı ile birlikte ilk toplantıyı Muğla’da yapmışız. Üçüncüsü ise; 1993 yılında SHP Parti Meclis üyesi iken, sorgusuz sualsiz CHP’ye geri dönmüşüm. Bugün (il bazlı söylüyorum) CHP’yi yönetenler o zaman farklı partilerde görev yapıyorlardı. Biz o süreçte bunlara rağmen CHP’yi bir iktidar seçeneği olarak savunduk. Benim CHP üyeliğimin ‘tüzüğe’ rağmen silinme süreci Türkiye’de hukukun başında, Baro’da görev yapan Önder Sav’ın elinden çıkmış bir hukuk cinayetidir. Buna rağmen beni hiçbir kimse CHP’den ayıramadı.
***
Yazan için de okuyucu içinde zor olan bu yazıya biraz ara verelim. Musa Gökbel’i anlamak ve onu yazmak öyle kolay iş değil. Merak eden meslektaşlarım şanslarını deneyebilirler. Musa Gökbel ile ilgili kaleme alınan her konunun tarihe bırakılmış bir belge olduğuna inanıyorum. Gazeteci olarak hassasiyetimin nedeni işte bu. Biraz nefeslendiyseniz, Musa Gökbel’in açıklamalarına devam edelim.
***
“Bu süreçte 2004’teki hareketin sözcüsü Durmuş Ali Öztürk’tü. Bugün İlçe başkanımız Okan Özsu ve ekibinin bu daveti örgütün itibarımıza gösterdiği hürmettir. Çünkü biz 2004 yılında insanları uyarmıştık. Bir kısım insanlar o süreçte bu uyarıları suç olarak tariflendirmişlerdi. Ancak biz insanları ne ile uyardıysak, uyardığımız her konu tek tek başlarına geldi. ‘Beyaz Evler operasyonu, Mazlum Ağan’ın atanması ve testici grubun kırık testisi ’… Bunların hepsini biz o süreçte söyledik ve gerekli uyarılarımızı yaptık. Lütfen not alın! Tüm bunları Çoban Ateşi’nin örgütü sarıp sarmalamasından sonra Muğla’da yapılan İl Danışma Kurulunda “Musa Gökbel 15 yıldır neredeydi” sorusuna cevap olarak söylüyorum. CHP’nin onlarca grup toplantısına davet edilmiş ve bu toplantıların onlarcasına katılmış Musa Gökbel’in bugüne kadar hiç kimse önüne geçip ‘sen üye misin değil misin?’ diye sormadı. Mazlum Ağan’ın atama olarak belediye başkan adayı olduğu seçim sürecinde ben Musa Gökbel seçim propaganda konuşması yapmak için üç kez davet aldım ve konuşma yaptım. 37 televizyon programına, onlarca radyo programına katıldım ve CHP’yi anlattım. Çünkü ben bir CHP savunucusuyum. Çünkü ben parti vicdanının CHP’lisiyim. Ben bu partinin 240 bininden birisi, CHP’nin de bizatihi kendisiyim”…
***
Yazıya kısa bir ara daha verelim. Gökbel patentli bu açıklamalar birilerinin keyfini kaçırabilir, huzurunu bozabilir. Pınarbaşı’nda yakılan Çoban Ateşi’nin Akyaka Kadın Azmağı’nda kora dönüşmesi sürecine şahitlik etmiş ve bu ateşin bir parçası olmuş bir gazeteci olarak biliyorum ki artık CHP’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Partinin gediklisi Dalaman’lı Abdullah Akdeniz, partinin geldiği noktadaki üzüntüsünü “Musa Gökbel! Parti bu durumdayken sen hangi yavşak mazeretin arkasına sığınıyorsun” sözleri ile dile getirmiş, artık bir şeyler yapılması gerektiğini hatırlatmıştı. Biliyoruz ki Musa Gökbel’i mazeretler noktasına “siyasetin kendi zemininden uzaklaşması gerçeği” götürmüştü. İşte yine bu gerçek onun geri dönüşünü sağladı. Arayı uzatmayalım. Benim de bu konuda söyleyecek ve yazacak çok şeyim var ama şu günde hiç birisi Musa Gökbel’in sözleri kadar önem taşımıyor. Dün yaptığım ve uzunca süren telefon görüşmesinin son kısmında yer alan Musa Gökbel açıklamaları ile yazıyı sonlayalım.
***
“Sevgili Nejat; Bu süreçte partimden davet aldım. Parlamento da CHP’nin basına kapalı olarak yapılan toplantılarına ismen ve yeri ayrılmış olarak katılan Musa Gökbel’in parti üyeliğine ihtiyacı yoktur. Ancak örgütümün bu çağrısına katkı vermek adına şerefle parti üyeliğimi aldım. Bugün partiye katılışım yakılan Çoban Ateş’lerinden birisidir. Bildiğim kadarı ile Bodrum örgütü bir iki gün içinde bu konuyla ilgili kamuoyuna bir açıklama yapmaya hazırlanıyor. Bunun fiili ve fiziki sonuçlarını herkes ibretle gözleyecektir”.
***
Sonlayalım dedim ama! Murathan Mungan’ın şu dizesini yazmazsam çatlarım. “Kimdi giden, kimdi kalan? Aslında giden değil, kalandır terk eden. Giden de bu yüzden gitmiştir zaten”…