KREDİ KARTININ ARANMADIĞI YER
80’li yıllar.
Faşist darbenin ardından sancılı bir demokrasiye geçiş dönemi.
Turgut Özal’la başlayan sivilleşme süreci, beraberinde gelen ekonomik canlılık ve serbest piyasa ekonomisi.
Yazar kasa, KDV gibi tanımlar hayatımıza girmiş.
Muğla’nın prestij caddelerinden birisi olan ve Zeybek Sineması sokağı olarak bilinen Turgutreis Caddesi cıvıl cıvıl, insan kaynıyor.
Caddenin girişinde Hasan Cin’e ait Mola Spor Evi, karşı çaprazında Terzi Şakirtoğlu, onun hemen yanında bugün Gölcüklü İş Merkezi olarak bilinen yerde Yazlık Zeybek Sineması.
Yanında iki tuhafiyeci; Vilma Mehmet ve Almancı Sadık abiler.
Karşısında Gürsel Eren’in ilk fastfood mekanı Fredburger.
Aynı sırada Gazelle’nin olduğu yerde Kadir Yerli-Şükrü Zeybek ortaklığında Kiler Market ve Opel bayisi.
Tam karşısında Çolokoğlu Eyüp/Süleyman kardeşler, ileride Terzi Avni, Buzdolapçı Vedat, Yüncü Menderes ve Küp Büfe.
Caddenin solunda tüm cazibesiyle Zeybek Sineması.
O tarihlerde de kentin tek kapalı sinema salonu.
Şimdi Paradise ve Türk Spor’un olduğu yer boş arazi.
Çekirekçi Ali Dayı ile Tostçu Süreyya Usta arazinin gözdeleri.
Yanında iki katlı binada altta Bakkal Mehmet Şahin, üstte Terzi Serol.
Bugün Arabacı Restoran’ın girişinde askeri tuhafiyenin olduğu yerde ise iç çamaşırcı Beğeni Tuhafiye.
Ötede Minür Aygökçe’nin Karya Kitap Evi, ve Ercanlar kırtasiye.
Ayakkabıcı Ahmet Türk, Alinda Spor Cemil Abi ve Armutçuoğlu Mehmet Amca sokağın müdavimleri.
Rodi Ergün, Penyelüx Mehmet, yeni trendin temsilcileri.
Kim Plak Halil Abi ise sokağın en hareketlisi.
Son moda pop şarkılar oradan yükseliyor.
Ajda Pekkan’dan Uykusuz Her Gece, Barış Manço’dan Dönence, MFÖ’den Güllerin içinden, arada bir Chery Chery Lady şehir gürültüsüne karışıyor.
Sinem Spor Memduh Zorlu’nun hikâyesi de işte o süreçte başlıyor.
1988’de Beğeni Tuhafiye el değiştirir.
25 yıllık yolculuk işte burada başlar, Memduh Zorlu, caddeye ve esnaflığa ilk adımını böyle atar.
1994’te Sinem Spor Giyim olarak karşıya taşınır ve bugünkü işyerine geçer.
Memduh Zorlu, bir yerden esnaflığa devam ederken bir yandan da futbol hakemliğini sürdürür. Zorlu, Zülfikar Türedi ve Halil Arslan’la birlikte yüzlerce maçı yöneten üçlü arasında yer alır.
90 yılında Sinem Spor Mağazası ile erkek giyimine geçen Zorlu, o gün bugündür Pazar günleri bile işyerini açan birkaç esnaftan biridir.
Bu yanıyla Zorlu, ezberleri bozan hayli ilginç birisidir.
“Birilerinin ihtiyacı olabilir. Hastası olan vardır, okula gidecek vardır, memur olacak vardır, şehir dışına gidecek vardır, adamın düğünü, derneği, sünneti vardır. Kartı olan vardır olmayan vardır, parası olan vardır olmayan vardır” düşüncesiyle Memduh Zorlu, insani bir ilişkinin ve fazladan bir Pazar mesaisinin de sahibidir.
Ancak Zorlu’nun en büyük özelliği bu değildir.
Onun en büyük özelliği müşterisiyle kurduğu güven ilişkisidir.
Güvene dayalı alış-verişin son temsilcilerinden birisi olan Memduh Zorlu’nun mağazasında kredi kartı aranmaz, kredi kartı sorulmaz.
Orada senet-sepet yerine, söz geçerlidir.
İnsani, vicdani ve ötesinde nefesli imkânları ile Memduh Zorlu, yok olmaya yüz tutmuş ancak direnmeye devam eden Arasta kültürünün son temsilcilerinden birisidir.
Kumaşı kumaş, ürünü üründür.
Memduh’tan alınan bir giysiyi beş yılda eskitemezsiniz, sonra da isterseniz pijama niyetine giyersiniz…
Orada, fason bir şey bulunmaz.
Memduh Zorlu fasonu; ne mağazasına ne de size yakıştırmaz.
Bizim Birteks ürünlerine, kanvas pantolona ve yandan cepli kotlara düşkünlüğümüz onun, Memduh Zorlu’nun sayesindedir.
Uzatmayalım.
Yukarıda yer alan hikâye içimizden birisinin hayat hikâyesidir.
Ve bu tür hikâyeler aslında bir yere ait olmanın, o yere sahip çıkmanın ötesinde yitirilen değerlerinde hikâyesidir.
Bireyi çevreleyen sokağın, caddenin ve dolayısıyla kentin de hikâyesidir.
Bu tür insan hikâyeleri vahşi kapitalizmin yol açtığı kültür erozyonu ile kimlik kaybına uğrayan yeni kuşaklar içinde önemlidir.
Bilindiği gibi yerel ekonomiyi oluşturan orta ölçekli işletmelerin, küçük esnafın en temel sorunlarından birisi ulusal ve uluslararası işletmeler karşısında rekabet gücünün olmamasıdır.
Değişen yaşam koşullarının ve ekonominin getirdiği tüm zorlu koşullara karşın; insani, vicdani ve ahlaki değerlerle ötesinde Ahilik düsturuyla ayakta kalmaya çalışan yerel esnafa sahip çıkmak kimin görevi?
Bu yazı ile Memduh Zorlu’yu bilenlere hatırlatmış, bilmeyenlere de tanıtmış olalım.
Memduh Zorlu’nun gıyabında direnmeye çalışan bütün esnaflarımızın kulaklarını çınlatalım.
İsmini hatırlayamadıklarımız, gözden kaçırdıklarımız kusura kalmasın.
Bir anda 80’li yıllara gitmek, o yılları hatırlamak kolay değil.
Bir kent insanı olarak, kimliğini bu kentten ve değerlerinden alan birisi olarak yerel esnafa sahip çıkmaya, alışverişi yerel mağazalardan yapmaya, inatla ve ısrarla devam.
Memduh Zorlu’ya selam…