Yılın ilk 6 ayının içindeyiz.
Bu altı aylık süreçte turizmin geldiği nokta ortada. Turizmde yüzde 30 doluluk oranıyla, ilk yarıyı tamamladık. Görünen o ki; ikinci yarıda da skor değişmeyecek.
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olmuştu.
Yılın ikinci ayında, Şubat ortalarında bu işin böyle olacağı sektör temsilcileri tarafından dile getirilmişti.
Bodrum Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (BOYD) Başkanı Karcılıoğlu, 2016 Yılı Turizm Sezonu değerlendirme toplantısında kimselerin duymak istemediği açıklamalarda bulunmuş, haklı bir uyarı yapmıştı.
Şubat ayının ortalarıydı. Karcılıoğlu, ‘turizmciyim’ diyerek ortalıkta dolaşanların yanlış söylemlerini, turizmi güllük gülistanlık gösterenleri, kendisini kriz doktoru gösterip “Bunu da çözeriz” diyenleri eleştirmiş, “O iş öyle değil” demeye getirmişti.
O süreçte, Şubat ortasında Avrupalı hükümetlerinin resmî ağızdan, ‘Türkiye’ye gitmeyin’ çağrısında bulunduğunu dile getiren Karcılıoğlu, Hindistan’dan turist getireceklerini söyleyenlerin de hayal peşinde koştuklarını belirtmiş, kriz ortamında İngiliz ve Alman gelmezken, Hintli turistlerin gelmesinin hayal olduğunu ifade etmişti.
Turizmin bir matematik olduğunu belirten Karcılıoğlu, tur operatörlerinin paket tur satışlarında uyguladıkları sigortanın, brokerler tarafından askıya alınmasını vahim bir konu olarak değerlendirmiş ve şunları söylemişti; “Sigorta olmayınca, Türkiye’ye yapılacak tur satışları imkânsız ya da çok sınırlı olacak. İşte matematik olan bu. Hâl böyle iken ‘Turizm sezonunu, yüzde 10-15 ile kapatırız!’ diyenler var. Bu yıl tasarruf önlemleri ile geçecek. Bir yerde patronlarımızı korumak zorundayız.”
Turizm Acil Önlem Planı’nı olumlu bulduğunu ancak planın alelacele, turizmi tozpembe gören ve mavi boncuk dağıtanların öngörüsü ile hazırlandığına dikkat çeken Karcılıoğlu, konaklama tesisçilerinin ihracatçı sayılmasını, ecrimisil ve kiralık otel bedellerinin ertelenmesini faydalı bulduğunu ifade ederek “Hangi ecrimisili erteleyeceksiniz? 2016 yılı için tahakkuk edeni mi, yoksa 2015 yılı için borçlu olunan ecrimisili mi?” diye sormuş, ertelemenin her iki yılı kapsaması gerektiğini söylemişti.
Güney Ege’de, yerli müşteriye ağırlık veren tesislerin döviz girdi baremlerinin düşürülüp, cirosuna göre prim almasının sağlanması Karcılıoğlu’nun önerileri içinde yer almıştı.
Karcılıoğlu, Turizm Acil Önlem Planı’nın, gerçek profesyonel yöneticilerin bilgi ve fikirleri alınmadan hazırlanması gerektiğini hatırlatmıştı.
Karcılıoğlu’nun ardından aynı türde, bakanlıkla sektör temsilcilerinin birlikte çalışması önerisi Güney Ege Turistik Otelciler Birliği (GETOB) Başkanı Bülent Bülbüloğlu’ndan gelmişti.
Geçmişte yaşanan krizlere yönelik eleştirilerinde haklı çıkan sektör temsilcileri, bu türde bir talebin yaşanacak olası bir krizde ya da kriz döneminde sektöre daha fazla katkı koyacağını öne sürmüşlerdi.
Sektör temsilcilerini ve uyarılarını ipine takan olmadı (!)
Hükümetin Turizm Acil Önlem Planı’nda yer alan uygulamalar ne durumda? Muğla bu uygulamaların neresinde? Henüz bilmiyoruz.
Özellikle icracı milletvekillerinin bu konuda bir açıklama yapmasını bekliyoruz.
Bu konudaki hassasiyeti sadece onlardan değil, muhalefet milletvekillerinden de bu konuda bir gayret ve hassasiyet görmek istiyoruz. Hükümete ya da ilgili bakanlıklara Turizm Acil Önlem Planı kapsamında Muğla’ya yönelik ne gibi uygulamalar yapıldığına dair bilgi paylaşımını ‘bugün değilse ne zaman?’ yapacaklar merak ediyoruz.
Aralarında Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın da bulunduğu 20 MHP’li milletvekilinin imzasını taşıyan Turizm Sektörünün Sorunlarının Araştırılması İçin Komisyon Kurulması Önerisi dışında bu konuda atılmış tek bir adım yok. Biliyorsunuz meclise sunulan bu öneri Ak Partili milletvekillerinin oylarıyla reddedilmişti.
(Niye reddettiniz diye sormak bizim görevimiz olsada bu soruyu sormak seçmenin hakkıdır.)
“Yaşanan sorunlar karşısında kendisini var eden seçmene ve seçildiği toprağa karşı kendisini sorumlu hissetmek, her siyasetçinin harcı değildir” diyelim ve lafı uzatmadan yazıyı bitirelim.
Son 30 yılın en kötü sezonunu geçirdiğimizi görmek için turizmci olmaya, siyasetçi ve uzman olmaya gerek yok. Turizmde 2016 yılı “Kayıp Yıl” olarak kayıtlara geçerken, nüfusun yarısından fazlası böylesi bir krizle boğuşurken, krize çözüm aramak yerine etkinlik kurdelesinin ucundan tutarak sünnet törenlerinde, deve güreşlerinde ve bilimum etkinliklerde boy gösteren siyasetçiler, bir sonraki seçime şimdiden hazır olsunlar.
Bu tür siyasetçiler, aday adayı olmadan önce mutlaka Kavaklıdere’ye uğramalılar…
Sektör temsilcilerine ve uzmanlara göre; Türkiye normalleşse bile bu normalleşmenin turizm sektöründeki geri dönüşümünün 3 ya da 5 yıl alacağı algısı genel bir kanıya dönüşmüş durumda.
“Telaşa mahal yok” diyerek kendisini ‘kriz doktoru’ görenlerden şu ana kadar ses seda çıkmadı.
Muhtemeldir, önümüzdeki yılda da çıkmayacak.
Peki ne olacak?