Yolun sağ kesiğinden girildiğinde, yılan gibi kıvrımını takip eder, köşedeki ceviz ağacının etrafında yarım tur attıktan sonra antik dönemdeki ev sahibinden, bugünkü sahibi Leğneli Mıstan Dayıya miras kalan havuzları teğetleyerek gelirsin kutsal alana.
Tersten girersin zeytin ve ceviz ağaçlarının kalın gölgeli Lagina kutsal alanına.
2 binli yılların başı ve aylardan Mayıs’tır.
Lagina antik kentin bekçisi, bekçiden ziyade gözcüsü, koruyucusu Abdurrahman, kutsal alanda temizliğe başlar. Abdurrahman alan temizliği için bağlı bulunduğu kurum yetkilisinden 30 lira ödenek ister.
Zira ortalık ottan, börtü böcekten geçilmiyordur, ziyaretçiler için bu temizliği yapmak gerekmektedir.
Otun boyu sütun boyutuna ulaşmış, her bir bulgu yeşil ve arsız bir dokunun arasında kaybolmuştur. Abdurrahman 30 lira ödenek için üç hafta bekler ancak ödenek bir türlü gelmez.
Antik kentin alan temizliği için gereken (zehir) ilacı kendi cebinden alır ve kenti ottan, börtü-böcekten kurtarır, sezona ve ziyaretçilere hazır hale getirir.
Bu anektod (hikâye) nereden çıktı denilmesin.
Geçtiğimiz günlerde Muğla Büyükşehir Belediyesi ile Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü arasında yapılan ayni destek protokolü bizi ister istemez geçmişe, düne götürdü.
Antik kentte temizlik için gereken 30 liralık ödeneğin bulunamadığı bir dönemden arkeolojik kazı çalışmalarının ciddi anlamda desteklendiği bir döneme geçiş bizi gerçekten heyecanlandırdı.
Çağdaş uygarlığın temellerinin Eski Yunan’da değil, Anadolu’da yükseldiğine inanan bizler için uygarlıklar doğuran topraklarda bulduklarımıza sahip çıkmak gerçekten önemliydi.
Müthiş ve yoğun bir yerleşme düzenine, üst üste yığılmış uygarlık mirasına ve o mirasın kalıntılarına sahip çıkmanın Anadolu medeniyetlerinden özür dileme fırsatı yaratacağını biliyorduk.
Böylece sanatın, kültürün, uygarlığın doğum yerinin Eski Yunan değil Anadolu toprakları olduğu savını yüksek sesle dillendirmeye devam edebilirdik.
Muğla Büyükşehir Belediyesi ile Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü arasında imzalanan ayni protokolle il genelinde devam eden kazılara destek verilecek.
Buna göre Stratonikeia, Knidos, Burgaz, Pedasa, Letoon, Tlos, Kaunos, Beçin, Labraunda ve Euromos kazıları her biri ayrı ayrı desteklenecek.
Sadece bu kadar değil.
Protokolle restorasyon projelerinin desteklenmesi, bakım ve onarımı gereken kazı evi, depo, laboratuvar gibi taşınmazların bakım ve onarımlarının yapılması, kazı çalışmaları sırasında kazı başkanlığının ihtiyacı doğrultusunda dozer, vinç, itfaiye aracı gibi araç ve gereçlerin temini sağlanacak.
Dolayısıyla antik kentte bulunan zeytini silkerek zeytin satışından elde edilen gelirle kazıya devam eden bilim insanlarının ve arkeoloji ekiplerinin çilesi sona erecek.
İfade etmek isteriz ki, bir açık hava müzesi konumuna sahip Muğla’nın kültürel mirasının korunmasına ve sahip çıkılmasına yönelik ilk kez böylesine bir karar alınıyor.
Yasa ile Büyükşehir statüsüne kavuşan Muğla’da belediye ve il müdürlüğü arasında imzalanan protokol bu nedenle tarihi bir anlam taşıyor.
Bu anlam protokol töreninde konuşan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’ün açıklamasına da yansıdı. Başkan Gürün, imza töreninde yaptığı konuşmasında Muğla’nın ilk çağlardan bugüne birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını, çok değerli bir coğrafyaya sahip olduğunu ve bu kültürel mirasın korunması için ellerinden gelen her türlü desteği sağlayacaklarını belirterek, şunları söyledi:
“Muğla, geçmişten gelen tarihi ve kültürel zenginliğe sahip illerden biri. Karya ve Likya uygarlıklarına ev sahipliği yapmış ve daha birçok medeniyeti misafir etmiş eşsiz bir coğrafya. Tarihe yön veren, hatta tarihi kaleme alan isimler Herodot ve Hipokrat bu topraklarda yetişmiş bir nevi hemşerimizdir. Yetiştikleri topraklar ve kültür Anadolu Medeniyetidir. Muğla’mızda ortaya çıkarılmayı bekleyen ve bizlere belki de bu toprakları daha iyi anlatacak mirasımız bu kazılarla gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak kanunların bizlere verdiği yetkiler doğrultusunda kazılarımıza destek veriyoruz. İmzaladığımız protokol Muğla’mıza hayırlı olsun.”
Protokolle aslında ne olduğunu ise kazı başkanları dile getirdi.
Tarihin daha iyi anlaşılabilmesi ve tanıtılması için bu desteklerin oldukça önemli olduğunu dile getiren ve kazı başkanları adına konuşan Datça Knidos Antik Kazı Başkanı Doç. Dr. Ertekin Doksanaltı, Muğla’nın kültür varlıklarının gün yüzüne çıkaracak bu projenin önemli olduğunu, gerek yerli gerek yabancı turistlere bu güzelliklerin sunularak Muğla’nın tanıtımına olumlu katkı sağlayacağını söyledi.