Türkiye Yüksek Öğrenim Stratejisi, Yüksek Öğrenim sisteminin bugünkü yapısı ve performansı YÖK tarafından 2007 yılında yayınlandı. Stratejik planda yer alan tanımda; yükseköğretim sisteminin temel kurumu üniversite. Bir yükseköğretim sisteminin başarısı büyük ölçüde üniversitelerin yenilikçiliğine bağlı. Yenilikçiliğin sağlanabilmesinin yolu ise üniversitelere güvenmek ve onların kurumsal özerkliklerini yüksek tutmak. Bu nedenle sadece üniversitenin organizasyon şeması içindeki yerini belirlemek yetmez, onun özerklik derecesini de ayrıca belirtmek gerekir” deniliyor.
Yine aynı yayında “OECD kurumsal özerklik ölçütlerine göre Türkiye’deki üniversitelerin özerklik düzeyi çok düşüktür” ibaresi yer alıyor.
***
Yazılarımıza konu olan “Sosyal Bilimlerin Kurucu İradesi” aslında üniversite yapısında kendi kendisini kuran iradedir. Ancak kurucu iradenin yanında zamanla kentin konformist temelli sosyal yapısı başta olmak üzere, bir sürü nedenden kaynaklanan ve ideolojik bir zemine oturtulan bir de egemen gücü bulunmaktadır. YÖK’ün olağan iradesi ile oluşan yönetim erkiyle üniversite yerleşkesi içinde gelişen ve zaman içerisinde üniversitenin egemen gücü haline gelen bu iki gücü birbirinden ayırmamız gerektiğini artık anlamış bulunuyoruz. Yıllardır üniversitenin bir bütün olarak değerlendirilmesini sağlayan, “saklambaç” oynayan ve her seferinde ebe olarak akademisyenlerden oluşan yöneticileri öne süren, bunca yıldır sürekli olarak saklanmayı beceren ve asla sobelenmeyen bu kanserli statik yapının “kurucu irade değil kurulmuş irade” olduğunu tüm kamuoyu ile paylaşmak isteriz.
***
Üniversitelerin işleyişinin, hukuk düzeninin yaratıcısı YÖK’tür. Tartışılamayacak düzen olarak bu gerçeği kabul edersek “kurucu irade, kurulmuş irade” ayrımı yapmamızın bir güçlük doğurması beklenemez. Doğurursa da bununla yüzleşmeye hazır olduğumuzu belirtmek isteriz. Üniversitenin yönetim ve işleyiş faaliyetlerinin üzerinde yer alan bir üst kurul var, bu faaliyetleri yerine getiren organları kuran, onların yetkilerini belirleyen, onların işleyişini planlayan işte bu kurucu iradedir.
Ayrımı daha net bir şekilde ortaya koyalım, kurucu irade ile kurulmuş irade arasındaki farkı daha da belirginleştirelim. Kurulmuş irade, önceden saptanmış statik bir düzenin sahibidir ve varlığını sürdürmek için erk’in ideolojik bir temele dayanmasına ihtiyaç duyar. Kurucu irade ise tam tersine önceden saptanmış bir statik düzene ihtiyaç duymaz, YÖK’ün olağan iradesi ile oluşturulacak yeni bir düzen yaratma görevini yerine getirir. Kısaca, bizim için kurulmuş irade; ideolojik temelli egemen gücü, kurucu irade ise yüksek öğrenimin olağan iradesinin tesisi için erk’i temsil eder. Bu düşünceye dayalı olarak üniversite’nin yıllardır kurulmuş bir iradenin işgali altında olduğu iddiaları da gerçeklik kazanacaktır. Üniversitenin kurucu iradesi tarafından oluşturulan organları, yasalar ile belirlenmiş yetkileri, kurulmuş iradeye, statükoya teslim edilemez. Üniversitenin kurduğu yönetim organlarına tanınan yetkilerin bir hak için değil bir işlevin yerine getirilmesi için verildiği unutulmasın. Bu nedenle üniversitenin yönetim organlarındaki yetkiler, kurulmuş iradenin masa başı memurlarına, idelojik algılı zeminlere, vakıflara ve sendikalara velhasıl sivil toplum kuruluşlarına devredilemez.
Yetki devri; anayasanın ve kurucu iradenin üstünlük ilkesinin ihlaline ve erkin zafiyetine neden oluşturur. Kurucu irade erk olmanın hesabını verirken kurulmuş irade yerleşkenin tam göbeğinde saklambaç oynamaya devam edemez. Kısacası sicil verenler, sicil alanların emrine giremez.
***
Bir daha hatırlayalım. “Yükseköğretim sisteminin temel kurumu üniversitedir. Bir yükseköğretim sisteminin başarısı büyük ölçüde üniversitelerin yenilikçiliğine bağlıdır. Yenilikçiliğin sağlanabilmesinin yolu ise üniversitelere güvenmek ve onların kurumsal özerkliklerini yüksek tutmaktır. Bu nedenle sadece üniversitenin organizasyon şeması içindeki yerini belirlemek yetmez, onun özerklik derecesini de ayrıca belirtmek gerekir”.
***
Masa başında oturan memur ve idari personelin amiri statüsünde, bilimsel özerklik statüsünden uzak akademisyenlerden kurulu üniversite senatosu ile birlikte bugün bir masanın etrafında bir araya geleceğiz. Bu toplantıya kent/üniversite ilişkisinin bir taraf’ı olarak gideceğimiz unutulmasın. Üniversitenin kentle olan ilişkilerini sekteye uğratan statik yapılı kurulmuş irade kusura kalmasın! Biz bu toplantıda üniversitenin erk’i, kurucu iradesi ile buluşmayı ümit ediyoruz…